"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Safderunluk

Kâzım GÜLEÇYÜZ
10 Ağustos 2018, Cuma
28 Mart 2010’da çıkan “Safdil dindarlar” başlıklı yazımızın ilk bölümünü dün yayınlamıştık.

Devamı şöyle:

Demek ki, dindarları perde yapıp dini siyasete âlet ettirme ve bu durumu bahane ederek sonuçta siyaseti dinsizlik için kullanma tertibinin gerisinde “münafıklar” var.

Üstad, dikkatleri bu arkaplana çekip, “Siyasette dindarları perde yaparak, sonuçta dinsizliğe âlet etmek için kullanan perde gerisi aktörlerin tuzağına düşmeyin” diye, safdil dindarları uyarıyor.

Önce birilerine dini siyasete alet ettirip, sonra onları bahane ederek din üzerindeki baskıları arttırma ve şiddetlendirip yaygınlaştırma politikalarının sonuçlarını halen de yaşamıyor muyuz?

Bir başka çok önemli ikaz da şu ifadelerde:

“Bu asırdaki ehl-i İslâmın fevkalâde safderunluğu ve dehşetli cânileri de âlicenâbâne affetmesi ve bir tek haseneyi (iyiliği), binler seyyiatı (fenalığı) işleyen ve binler manevî ve maddî hukuk-u ibâdı (kul hakkını) mahveden adamdan görse, ona bir nevi taraftar çıkmasıdır. Bu suretle, ekall-i kalîl (azın da azı) olan ehl-i dalâlet ve tuğyan, safdil taraftarla ekseriyet teşkil ederek, ekseriyetin hatasına terettüp eden musîbet-i âmmenin (umumî musîbetin) devamına ve idamesine, belki teşdidine (şiddetlenmesine) kader-i İlâhiyeye fetva verirler; ‘Biz buna müstehakız’ derler.” (Kastamonu Lâhikası, s. 48)

Maalesef bu da son derece vahim bir problem olarak önümüzde durmaya devam ediyor. İlâveten, dine karşı tavrı ve dine yönelik tahripkâr icraatları ayan beyan ortada olan birilerini buna rağmen “dindar” gösterme gayretkeşlikleri ise, bu ifadelerde sözü edilen umumî musîbetin çok daha ileri boyutlarda devamına sebebiyet veriyor.

Hal böyle olunca, iman hizmetinin toplum hayatına dindarlaşma olarak yansıyan tezahürlerini bu tür tuzakların getireceği tahribat ve dejenerasyondan korumak için, safdil dindarlığı şuurlu dindarlığa dönüştürecek ölçülere çok ihtiyaç var.

8.5 yıl önceki bu yazımızda işlediğimiz konunun farklı boyutlarına ayrıca bakalım.

***

- Tireli fedakâr, çilekeş, sadakat örneği okuyucumuz, emekli öğretmen Sezai Sağır’ın değerli hanımı, Nurseza ve Zeynep’in sevgili annesi Nursel Hanımın vefat haberini teessürle öğrendim. Allah’tan rahmet, ailesine sabır diliyorum. Mekânı Cennet olsun. Allah Cennetinde buluştursun.

Okunma Sayısı: 5250
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Muhammed Şeviker

    10.8.2018 11:20:55

    Dünyada modell olarak bula bula, burnumuzun dibinde, onca seyyiatını gördüğümüz Baas rejimi benzeri bir model bulduk. Birçok dindar maalesef buna destek oldu. O iki komşunun geldiği yer ortada. Allah Anadolu halkını muhafaza etsin.

  • Gündüz Alp-3

    10.8.2018 10:10:07

    Vatana, millete ve devlete sahip çıkmak ile bunların dışındaki ve gelip geçici olan iktidarlara sahip çıkmak farklı şeylerdir. İlk üç şey kalıcı iken iktidar geçicidir. İktidarlar yanlış politikalarla ülkeye maddi-manevi zarar verdiklerinde onları alkışlamak, destek vermek vatan ve millet aleyhine netice vereceğinden bu, taraftarlık değildir. Hele hak ve hakikate taraftar olması gereken dindarların, böyle bir gidişat karşısında, içi boşaltılmış, şekil ve slogandan ibaret bir "dindarlık" argümanıyla alkışlamak hiç ama hiç gerçekçi ve inandırıcı değildir. Şu toplumsal hal gösteriyor ki, algı operasyonu başarıya ulaşmış. Demokrasi bilinci ve kültürüne sahip bilinçli dindarlardır ki, menfi siyasetin menfiliklerine perde olmadıkları gibi alet de olmazlar.

  • Gündüz Alp-2

    10.8.2018 09:45:49

    Bediüzzaman'ın yazınızdaki ikazlarını sanki fiilen yaşıyoruz. "Bir tek haseneyi, binler seyyiatı işleyen ve binler manevi ve maddi hukuk-u ibadı mahveden adamdan görse, ona bir nevi taraftar çıkmasıdır" Ve bu durumun, "umumi musibetin devamına ve idamesine, belki teşdidine kader-i ilahiye fetva verirler, 'Biz buna müstahakız' derler" diyerek neticesini nazara veriyor. Peki şu durum aynıyla vaki değil mi? Bunu bilen ehl-i hak ve hakikate ne oluyor ki, böyle umumi bir musibeti sonuç verecek bir gidişata taraftar oluyor, destekliyor ve alkış tutuyorlar? Bunun bir manevi mesuliyeti olmaz mı? "Dindarlık" argümanı bu mesuliyeti ortadan kaldırır mı? On binlerce mağdur ve mazlumun hayatını karartan şu halin bir faili yok mudur? Varsa kimlerdir? Bunlar sorgulanmayacak ve eleştiriye tabi tutulmayacak mı? Kullanmayacak isek, akıl ve iradenin veriliş hikmeti nedir?

  • Gündüz Alp

    10.8.2018 09:24:32

    Sayın Güleçyüz, herkesin mübarek cuma gününü tebrik ederim. Dünün "siyaseti dinsizliğe alet" edenler Türkiye'sine mukabil bugün, "dini siyasete alet" edenler Türkiyesi'ne geldik. Netice aynı:Din de dindarlar da zarar gördü ve görüyor. Her ikisi de yanlış olmakla tahribatı sonuç veriyor. Artık şu safdilliği bırakıp bilinçli olalım. Demokrat siyasetçilerin takip ettiği hürriyetçi demokrasi ve hukukun üstünlüğü devlete hâkim olmadığı sürece, aldatmak da aldanmak da kaçınılmazdır. Sorunun kaynağındaki teşhisi doğru koymak zorundayız. Bugünkü dahili ve harici sorunların kaynağı tekçi sistemi netice veren yanlış iç-dış politikalar, kötü yönetim, kayırmacılık, güven ve istikrarın kaybolması, hukuk ve demokrasinin askıya alınması gibi onlarca ciddi sebepler var. Bu sebepleri ortadan kaldıracak tedbirleri acilen almak gerekirken, tamamen algıya dönük mesajlar veriliyor. Sorunlar "olgu", çözümler "algı". İşimiz "motto" ya kaldı.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı