"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Şaşmaz pusula

Kâzım GÜLEÇYÜZ
23 Mart 2019, Cumartesi
Bediüzzaman gibi, Kur’ân’ın bu çağa mesajlarını büyük vukuf ve isabetle yansıtan, müceddid kimliğine sahip bir âlim ve düşünürün vefat yıl dönümleri, aktüel gündemin çoğu zaman ruhlara kasvet veren boğuculuğundan bunalmış zihinlere, onun Kur’ânî irşad ve ikazlarını hatırlayıp, olup bitenleri Risale-i Nur perspektifinden bir kez daha kuşbakışı bir nazarla gözden geçirme ve rahat bir nefes alıp, tazelenmiş bir enerjiyle yola devam etme fırsatını da veriyor.

Onun hadiseleri yorumlamak için bize verdiği ölçü ve prensipler, iç karartıcı gibi görünen bu kasvetli tablonun arkasında da kaderin nice hikmetli tecellîlerinin bulunduğu dersini önümüze koyuyor.

Son dönemde örnekleri çokça görüldüğü gibi, kader beşerin zalim eliyle adaletin tahakkukuna zemin hazırlıyor. Çetin darbelerle tokatladığı Müslümanları ikaz edip uyandırırken; iman kaynaklı kardeşlik şuurunu zorlu sınavlardan geçiriyor.

Bediüzzaman’ın en önemli özelliklerinden biri, doğrularla yanlışların birbirine karıştığı, kimi münferit doğruların bütün içindeki anlamından koparılıp yanlış maksatlar için kullanıldığı dehşetli ahirzaman ortamında, Kur’ânî ve Nebevî parametrelerden hareketle, en karmaşık hallerde bile istikameti kaybettirmeyen şaşmaz bir pusula ve rehberi Risale-i Nur’daki hizmet prensipleriyle ortaya koymuş olması.

Bu ölçü ve prensipler, dikkatli ve şuurlu okurlarını, günübirlik olayların görünen veya gösterilen yüzüne takılıp kalmayan; perde gerisine de nüfuz ettirip dessas fitne ve oyunların içyüzünü fark ettiren; genel gidişat ve istikameti kuşbakışı bir nazarla görüp ona göre en isabetli tavrı almayı mümkün kılan; herşeyi hem kader programı, hem de ahirete bakan yönleriyle yorumlama kabiliyetini kazandıran engin bir feraset ve basiretle teçhiz ediyor.

Onun için, en olumsuz gibi görünen gelişmeler dahi Risale-i Nur’dan dersini tam almış hizmet erbabını ümitsizliğe sevk edemiyor. Zira herşeyden önce “Vazifemiz hizmettir, netice Allah’a aittir” ölçüsü buna izin vermediği gibi, “Allah Hakim’dir, abes iş yapmaz; Rahîm’dir, ihsanı ve merhameti çoktur” yaklaşımı ile “Bu dünyanın bir de ahireti var” inancı, onu rahatlatıyor.

Okunma Sayısı: 2965
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Gündüz Alp-3

    23.3.2019 15:20:47

    Acı ve esef verici olan şudur ki, "şaşmaz pusula" ellerinde olan İslam Dünyasının perişan ve dağınık halidir. Cehalet, sefalet ve tefrikanın cirit attığı bu dünya, şaşmaz pusulaya sırt çevirmenin faturasını -maalesef- acı ve elem verici hadiselerle ödemektedir. Duamız bu elemlerin ardından sürurlu günler gelsin. Ölçü ve prensiplerin kullanılmadığı her alan (siyasal, sosyal ve ekonomik sahalar) kriz, kaos, paradoksla sonuçlanmaktadır. Mesela yerel seçim dolayısıyla yaşadığımız şu günlerde hangi eylem ve söylem, şu ölçü ve prensiplere uygun? Hiç biri. Sonuç? Toplumsal anlamda yorgun ve yılgın, bezgin ve kırgın kitleler. Ne için? Üç gün daha fazla iktidarda kalmak, üç koltuk daha fazla almak için. Değer mi? Elbette değmez. Görev de bir emanettir. Günü gelince başkasına devredilir. Lakin bunun için yapılan kötü eylem ve kötü söylemler kalp ve kafalarda, ruh ve gönüllerde kalıcı izler, yaralar bırakır.

  • Gündüz Alp-2

    23.3.2019 15:08:59

    Evet, dahilde ve hariçte yaşanan zulümlerin perdesi arkasında ümit ediyoruz ki hakiki adalet tecelli edecektir. Zira tekerrür eden her zalimane teşebbüsten sonra dünyanın ilgi ve alakası (Müslüman İslamı hakkıyla temsil edemese de) bir kez daha İslamın ve Kur'anın hakikatlerine yoğunlaşmaktadır. Artık gidecek yerleri, çalacak kapıları da kalmamıştır. Merhum Cemil Meriç'in "deli gömleği" dediği ideolojilerin dar kalıpları arasında ömür tüketen dünya insanı, aradığı barış, huzur ve mutluluğu maalesef bunca bedel ve cereme ödemesine rağmen bulabilmiş değil. "Din afyondur" felsefesine istinatla insana yalancı cenneti vaat eden Komünizmin ömrü bile bir insan ömrü kadar da olamamıştır. O halde ezelden ebede uzanan baki gerçeklerin hüküm ferma olacağı bir ortam ancak insanı mesud ve bahtiyar edebilir. İnsanlık er ya da geç bu noktaya gelecektir. Zahiren kötü ve olumsuz gördüğümüz her hadise insanı, işte bu noktaya adeta zorla sevk etmektedir.

  • Gündüz Alp

    23.3.2019 14:54:51

    Sayın Güleçyüz, şükür ki, ehli- hak ve hakikati bile savuran ahirzamanın toplumsal kriz, kaos, fitne, tefrika ortamında doğru yönü bulmamıza, doğru karar vermemize yarayan Bediüzzaman'ın Kur'ani ve Nebevi ölçüleri bize takdim eden Risale-i Nur gibi eser var elimizde. Nefis ve akıllarına itimat itimatla kendilerini yeterli gören politik İslamcılar ve ehl-i diyanet -maalesef- Bediüzzaman ve Risalelere karşı müstağni davranıyorlar. Ne var ki kendi akıl ve politikaları sorunları çözmeye kafi de gelmiyor. Yaşadığı dönemin ve bir asır sonrasının alacağı vaziyeti tam ve doğru teşhis eden Bediüzzaman, kendi dönemine ve sonraki dönemlere haklı ve isabetli tespitlerle adeta projektör tutuyor. Ne var ki bir türlü kalın enaniyet duvarını aşamayan ehl-i ilim ve ehl-i siyaset, şaşmaz ve şaşırtmaz bu pusulayı kaale almıyor. "Adavet ve muhabbet" duygularında bile dozu kaçıran, pusulayı şaşıran herkes Risale-i Nur'daki ilke ve prensiplere kesinlikle muhtaçtır.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı