"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Seçim savaş değil, hizmet yarışıdır

Kâzım GÜLEÇYÜZ
12 Aralık 2018, Çarşamba
Türkiye çok partili sisteme geçtikten bu yana birçok genel ve yerel seçim yaptı.

Genel seçimlerden hükümeti değiştireni de oldu, devam ettireni de. Aynı durum yerel seçimlerde de yaşandı. Bir seçimlik ömrü olan belediye başkanları da oldu, üst üste defalarca seçileni de. Genel seçimle yerel seçimin paralel neticeler getirdiği de oldu, tersinin yaşandığı da. Ama sonucu milletin oyları ve tercihi belirlediği için herkes kabullendi.

Demokrasinin gereği bu: Merkezî iktidarda da, yerel yönetimlerde de görev değişiminin—merhum Demirel’in ifadesiyle—kansız, kavgasız, hilesiz, entrikasız gerçekleşmesi.

Burada bilhassa 12 Eylül sonrasındaki seçimlerin, darbe ürünü mevzuatla getirilen eşitsiz ve adaletsiz sistem sebebiyle haksız rekabet ortamında yapıldığı, haksız kazançlar sağladığı ve ciddî mağduriyetlere yol açtığı hususunu kayda geçirmemiz gerekiyor.

Bu kaydımızı mahfuz tutarak diyoruz ki:

Seçimler, müsbet ve yapıcı rekabet içinde bir hizmet yarışının alanı ve yine Demirel’in deyişiyle demokrasi şöleni, bir önceki seçimden bu yana birikmiş tortuları temizleyen Nisan yağmuru. Siyasette bir yenilenme, tazelenme ve beyaz sayfa açma fırsatı.

Seçim yarışının bu olgunlukla cereyan etmesi, demokrasi kültürüyle de ilgili bir konu.

Milletimizin bu olgunluğa sahip olduğu, şimdiye kadar defalarca görüldü, ispatlandı.

Genel anlamda siyasetçilerin de.

Ama son yıllardaki seçim ve referandumlarda bu durumun değiştiğini görmekteyiz.

Seçim yarışının adeta bir “savaş” havasına sokulması, ülkenin ve milletin bekasını kendi iktidarının devamı şartına bağlayan bir anlayışın öne çıkarılması, “Biz vatanseveriz, karşımızdakiler vatan haini ve terör örgütü yandaşı” söylemleriyle dışlayıcı, ötekileştirici, kamplaştırıcı, kutuplaştırıcı politikaların takip edilmesi, bunun üzücü ve düşündürücü göstergeleri.

Bunlar son derece yanlış ve sakıncalı.

Seçimde kazanmak da var, kaybetmek de. İktidara iyice alışmanın sonucu olarak muhtemel seçim yenilgisini hazmedememenin ise demokraside yeri yok. 

Böyle bir anlayışa ders vermenin en iyi fırsatı da yine seçim ve sandık. Bu fırsatı değerlendirmek için korkuları, kaygıları, menfaat hesaplarını, manipülasyonları aşabilen bir irade ve inisiyatife ihtiyaç var.

***

“Mor beyin çözülünce rahat uyudum” diyen Adalet Bakanına

Okunma Sayısı: 2932
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Gündüz Alp-3

    12.12.2018 11:06:42

    Toplumsal barış ve huzuru, ikbal ve istikbalimizi tehdit eden şu savaş söylemine acilen veda etmeliyiz. Sistemi yeniden ve güçlü bir şekilde hürriyetçi demokrasi ve hukuka çevirmeli, adaleti tesis edebilmeliyiz. Beka da güvenlik de geçici iktidarlarla değil demokrasi ve hukuk ile daimdir. Doğru şeyleri yanlış yerlerde aramayalım. Seçim yanlıştan dönmek için bir fırsattır. Bir irade beyanıdır. yeter ki korku ve baskıdan azade hür bir ortamda adil ve eşit koşullarda yapılsın, şüphe ve şaibeden uzak olsun. Kavgayı ve savaşı değil barışı ve huzuru sonuç versin. Seçim hazım ve tahammüldür. İktidar olmak kadar muhalif kalmak da vardır. İşte bunun için hürriyet taraftarı demokrat siyasetçilere çok ihtiyaç vardır. Bu ihtiyaç da şu zamanda daha şiddetlidir.

  • Gündüz Alp-2

    12.12.2018 10:53:07

    Ülkede hürriyetçi demokrasi ve hukukun üstünlüğü hâkim olsun istiyorsak, önce siyasetçiler kendi partilerinde demokrasiyi hakim kılmalıdırlar. Sonra da kendileri demokrasi kültürüne sahip olmaları gerekir. Aynı şekilde toplumda da demokrasi bilinci ve kültürü baskın olmalıdır. Yoksa siyasal hayatın yalan rüzgarına kapılır, demokrasiden bile vazgeçeriz. Şu anda siyasi partilerde -maalesef- lider sultası hâkim olduğu gibi ülkede de tek adamlık sistemi hâkimdir. Yani tam da Ziya Paşa'nın dediği durumdayız:"Kadı ola davacı ve muhzır dahî şahit / Ol mahkemenin hükmüne derler mi adalet." Ve bu antidemokratik sistem, her türlü manipülasyon, spekülasyon, ajitasyon ve atraksiyona müsait ve açık. Yapılıyor da. Bu yüzden bilgiler kirli, kafalar ve işler karışık. Millete hizmet için girilen seçim adeta milletin diğer bir kısmını yok etmek için yapılan meydan muharebesi. Hatalı ve hatarlı bir yoldayız.

  • Gündüz Alp

    12.12.2018 10:40:13

    Sayın Güleçyüz, hürriyetçi demokrasi sandık, sandık da hür ve demokratik bir ortamda, eşit ve adil şartlarda milletin reyinde hür olması, iradesinin tecelli etmesi demektir. Ne var ki seçimde ve sandıkta eksen kayması olmuştur. Seçimlere ve sonuçlarına şüphe ve şaibe ile bakar olduk. Haksız da değiliz. İktidarın sarsıldığı Haziran 2015 genel seçiminden 5 ay sonra yapılan Kasım seçimi ve Nisan 2016 halk oylamasında son dakika mühürsüz oy olayı referandumu şaibeli hale getirmiştir. Bunun birinci derecede sorumlusu da elbette iktidardır. Zira iktidar, seçimlerin demokratik ve hür ortamda, eşit ve adil şartlarda yapılmasından öncelikle mesuldür. Fakat esefle ifade edelim ki, seçimi savaşa, rakiplerini düşmana çeviren de yine iktidar cenahıdır. Kendi ittifakına "cumhur" diyen muhalif ittifaka "zillet" ya da "şer" ittifakı adını takan da yine onlardır. Muhalif olmanın zillet veya şerle ne ilgisi vardır? Üslûb-u beyan aynıyla insan denir.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı