Günümüz medeniyeti, Allah’ın varlık âlemine koyduğu kanunları okuyup keşfeden kolektif aklın, onlardan istifade ederek geliştirdiği ve ayrıca Peygamber mu’cizeleriyle işareti verilip nihaî hudutları çizilen teknoloji ve hayat standartlarıyla meydana geldi.
Bunun sosyal hayattaki tezahürleri ise bireyi, hak ve özgürlükleri, hukuku, demokrasiyi öne çıkaran; devlet ve toplum alanlarındaki düzenlemeleri adım adım fıtrat çizgisine, yaratılış kanunlarına yaklaştıran sistemler geliştirmek oldu.
Temizlik, intizam, çevre duyarlılığı, kalite, düzen, herşeyin insanı merkeze alan bir anlayış ekseninde tanzim edilmesi... yine aynı gerçeğin yansımaları.
Onun için, Avrupa’ya, Amerika’ya, Avustralya’ya... giden Müslümanların ortak tesbiti, İslâmın birçok prensibinin oralarda çok daha iyi yaşandığı yönünde.
Gerçi eksik ve kusurlar oralarda da elbette ki var ve yanı sıra, özellikle dış politikalarda hegemonya ve sömürü yer yer hâlâ hükümferma; ama kendi iç düzenlerinde, adı konulmamış bir “fıtrî şeriat düzeni”ni büyük ölçüde uyguladıklarını söylemek, her halde yanlış olmaz.
Ve işin ümit verici taraflarından biri olarak, medenî âlemde tedricî bir tekâmül seyri içinde, bu eksikleri tamamlayıp kusurları telâfi etme süreci yaşanıyor.
Allah’ın kâinatta ve insanlık âleminde koyduğu yaratılış kanunlarına uyulduğu veya yaklaşıldığı ölçüde, “fıtrî şeriat düzeni”nin öngördüğü huzur ve dengeye kavuşma yolu açılırken, vaki sapmalar ise kaos, kargaşa ve sıkıntı getiriyor.
Sonuçta, medeniyetin hasenatı, iyilik ve güzellikleri olarak ortaya çıkan herşey, yaratılış âleminde hakim kılınan fıtrî şeriata ve beraberinde semavî dinlerin getirdiği—en mükemmel şeklini İslâmda bulan—evrensel değerlere dayanıyor.
Aynı medeniyetin maalesef ağır basan seyyiatı, kötülükleri ise, söz konusu şer’î kanun, ölçü ve değerlere kulak asıp meydan okuyan materyalist ve dünyaperest bakış açısının eseri ve ürünü.
Bunları izale ederek yeniden güzellikleri hakim kılmanın yolu, birbirini tamamlayıp açıklayan her iki şeriatı da doğru anlayıp hakkıyla yaşamaktan geçiyor.
İnsanlığın selâmet ve huzuru için…