"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Soma’dan Ermenek’e

Kâzım GÜLEÇYÜZ
31 Ekim 2014, Cuma
Soma’da 301 işçimizin can verdiği maden faciasından sonra gündem tamamen oraya kilitlenmiş, bütün dikkatler Soma’ya çevrilmiş, bir taraftan olayın sebep ve sorumluları sorgulanırken, diğer taraftan işçi ailelerine yardım kampanyaları açılmıştı.

O hengâmede madencilik sektöründeki işleyiş mercek altına alındı, eksikler tesbit edildi ve yapılması gerekenler tek tek nazara verildi. Sorumluların belirlenmesi ve hesap sorulması çağrıları seslendirildi. Başlatılan takibatta, ocak işletmesinde görevli ve yetkili olanların bir kısmı tutuklandı ve haklarında davalar açıldı.
Facianın yaşandığı ocağa benzer şartlarda üretim yapmaya devam edilen yüzlerce maden ocağı daha bulunduğu vurgulanarak, âcilen tedbir alınmazsa her an çok ölümlü yeni “iş kazaları”nın meydana gelebileceği uyarıları yapıldı. Ancak zaman ilerledikçe, geçmişte yaşanan birçok trajik olay gibi, Soma faciası da giderek unutulmaya yüz tuttu ve gündemden düştü. 

Ama bu süreçte ülkenin farklı yerlerindeki küçük maden ocaklarında yaşanan göçük veya “iş kazaları”nda birer-ikişer işçi can vermeye devam etti, ama bunların çoğu haber bile olmadan geçiştirildi. Tâ Ermenek faciasına kadar. Arada meydana gelen Şişli’deki asansör faciası ve inşaat ölümleri, iş kazalarının diğer alanlardaki versiyonları olarak gündem oluşturdu. Ve bütün sektörlerdeki topyekûn iş kazalarında Türkiye’nin dünya ve Avrupa ortalamalarında ilk sıralarda yer aldığı gerçeği bu vesilelerle tekrar tekrar hatırlatılıp hafızalar tazelendi. Bu arada yaz ortasında ve Ramazan’da Meclis gündemine getirilen torba kanunun ilk şekli tamamen Soma ve maden ocakları eksenliydi, ama bilâhare, Risale-i Nur’un devlet tekeline alınması dahil, ilgisiz birçok madde içine sokuşturuldu. Dahası, torba düzenlemelerinin, Soma’daki başta olmak üzere kazaların açtığı yaraları sarıp, işleyişteki eksikleri tamamlamakta yetersiz kaldığı gibi, yeni sorunlara sebep olduğu anlaşıldı. 

Sonuçta, kâr ve kazanç hırsına dayalı sisteme dokunmayıp, palyatif düzenlemelerle yola devam edildikçe, tedbir ve denetim eksikleri giderilmedikçe, uygulamalar da takipsiz bırakıldığı müddetçe faciaların arkası gelmeyecek. Aynı zamanda demokrasimizin “kalitesi”ni de gösteren bu durum, ancak oy kaynağı olarak el üstünde tutulan millî iradenin, iş ve can güvenliği, işçi hakları gibi reel hayatın somut gerçekleri söz konusu olduğunda çok fazla bir anlam ifade etmediğini gözler önüne seriyor. Felâketlerin manevî boyutu ise ayrı bir konu.

tweet: Hırs ve sorumsuzluk kurbanı işçilerimizin hesabını soralım, Said Nursî’nin aktardığı “Boğularak ölen manevî şehittir” hadisindeki tesellîyi unutmayalım.

Okunma Sayısı: 2130
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı