Suriye’de 7 yılı dolduran iç savaşın gelinen aşamasında, işin başında “gidici” gözüyle bakılıp “Ayları, haftaları, hattâ günleri sayılı” denilen rejim, ülkenin büyük kısmında kontrol ve hakimiyeti ele geçirmişe benziyor.
Son dönemde çatışma bölgelerindeki gidişat da yine rejim lehine görünüyor.
Çok şiddetli çatışmaların devam ettiği Doğu Guta’daki gelişmeler de o yönde gibi.
Burası sürekli olarak, Rusya ve İran destekli rejim güçlerinin yaptığı saldırılar üzerinden gündeme geliyor, ama çatışmanın karşı cenahtaki diğer tarafı hiç konuşulmuyor.
Peki, orada kimler var? En çok “bilinen” isim olarak El Nusra ve beraberindekiler.
Ve bu gruplar için de “Sivilleri kalkan olarak kullanıyorlar” suçlaması yapılıyor.
İnsanî yardım ve sivillerin tahliyesi odaklı geçici ateşkes çağrılarının dahi işe yaramadığı ve tarafların karşılıklı olarak birbirlerini sivil katliamı yapmakla itham ettikleri çok dehşet verici bir durum söz konusu.
Doğu Guta’da yaşananlar, savaş başlayınca El Nusra’nın başını çektiği gruplarca ele geçirilip, şiddetli çatışmalarla harabeye döndükten sonra 2016 sonunda muhaliflerin çekildiği ve şehrin yine rejimin eline geçtiği Halep’te olup bitenleri hatırlatıyor.
Oradaki muhaliflerin çekilmeye ikna edilmesinin, Erdoğan’la Putin arasında yapılan görüşmelerden sonra gerçekleştiğini de.
Halep’i bir müddet ellerinde tutan muhalifler çekilmeye nasıl ve hangi gerekçeyle ikna edildiler, hâlâ öğrenebilmiş değiliz.
Türkiye’nin bu trafikteki rolünü de...
Peki, savaşın sona doğru yaklaştığı bir aşamada Doğu Guta’da şiddetlenen bu çatışmaların anlamı ve izahı ne? Ve bitmesi için nasıl bir yeni pazarlık gerekiyor?!
Bu arada, Doğu Guta’dakine benzer bir durumun Afrin’de de tekrarlanabileceği yönünde endişeler çokça seslendiriliyor.
Ki, Afrin’e yönelik TSK-ÖSO operasyonunun başladığı andan itibaren, YPG militanlarının halkın içine karışıp sivilleri kalkan olarak kullanmaya hazırlandığına dair tahminleri bizzat Başbakan seslendirmişti.
Nitekim en fazla şehit verdiğimiz terör saldırıları da böyle tuzaklarla gerçekleşti.
Sürecin devamında daha ne gibi tuzakların bizi beklediğini ise bilemiyoruz.
Allah Mehmetçiğin yardımcısı olsun.
***
- CB: “Zaman zaman yüksek mahkemelerin, AYM’nin kararlarını eleştirdiğimiz olmuştur. Ama hiçbir zaman bunlara uyup uymama konusunda lâyüs’el değiliz. Mahkeme kararlarına uyuyoruz, uymaya da devam edeceğiz.” AYM’nin Altan ve Alpay için verdiği tahliye kararında olduğu gibi mi?!
- Okurlarımız ve gazetemiz arasında güçlü bir bağ var - http://www.yeniasya.com.tr/video/okurlarimiz-ve-gazetemiz-arasinda-guclu-bir-bag-var_455454