Suriye’de Ankara’nın desteklediği silahlı grupların elindeki son mevzi olan İdlib de Rusya ve İran destekli Suriye güçleri tarafından tekrar geri alınmak üzere. Bu durum Türkiye’nin de bir noktaya kadar dahil olduğu Soçi-Astana süreçlerinin sonuca doğru gittiğini gösteriyor.
Ancak gelinen aşamadaki tuhaflık, Türkiye’nin o birliktelikten uzaklaşıp ABD ile iş tutmayı “tercih” etmesi. Üstelik S-400, F-35 ve Fırat’ın doğusu gerilimlerine rağmen.
Erdoğan’ın ne zamandır tekrarlayageldiği “Fırat’ın doğusuna gireceğiz” sözünü yine dillendirmesi üzerine ABD Savunma Bakanı “Tek taraflı adımları engelleriz” çıkışını yapmış ve ardından ortak harekât merkezi fikri ortaya atılmıştı.
Komuta merkezi Şanlıurfa olarak belirlenen merkez, daha önce Irak’ın parçalanmasında önemli rol üstlenmiş olan Çekiç Güç’ü hatırlattı ve endişeli yorumlara konu oldu.
Beraberindeki güvenli bölge işi ise “Türkiye’yi mi, Suriyelileri mi, YPG’yi mi koruyacak?” sorularının yanı sıra, ABD politikalarının güvenilmezliğini de yine gündeme taşıdı.
Sonuçta Ankara, “Esad’ı devirsin” diye ısrarla davet ettiği ABD’nin, Fırat’ın doğusunu ve Kuzey Suriye’yi “YPG’lilerin üssü” haline getirme emrivakisiyle karşı karşıya kaldı.
İşin garibi, Soçi-Astana süreçlerindeki ortakları Rusya ve İran’dan uzaklaşıp son anda ABD’ye dümen kırarak bu duruma düştü.
Şimdi, ABD ile vardığı mutabakatla elini kolunu bağladığı için, ne zamandır seslendiregeldiği “Fırat’ın doğusuna müdahale”yi yapması da iyice zorlaşmış durumda.
Ve Halep’te olduğu gibi İdlib’de de desteklediği silahlı muhaliflerin çekilmesi ve rejimin buraya tekrar hâkim olmasıyla, başından beri reddettiği Şam’la diyalogdan artık kaçamayacağı bir noktaya doğru gidiyor.
Eğer Morek’teki askerî konvoyumuza, Suriye ordusunun muhaliflere ait öndeki keşif aracını vurarak verdiği uyarı mesajı ve ardından 9 no’lu gözlem noktamızın kuşatmaya alınması, işi farklı bir yere götürmez ise...
Gerçi Suriye krizine müdahil olan taraflar, bu gerilimin sıcak bir çatışmaya dönüşmesine müsaade ederler mi; göreceğiz.
Ama kesin olan şu: Ankara, kendi yanlış tercihleri yüzünden iyice zora girmiş ve bölgede güvenliği sağlamaya gönderdiği Mehmetçiğin güvenliği için dahi endişe duyar hale gelmiş durumda.