Resmî rakamlara Türkiye’de Temmuz-2019 itibarıyla kayıtlı Suriyeli sığınmacı sayısı 3 milyon 630 bin 575’e ulaşmış. Kayıt dışılarla birlikte 6 milyona yaklaştığı söyleniyor.
Bu insanlar niye Türkiye’de? Çünkü ülkelerinde iç savaş var. O yüzden evlerini barklarını, kurulu düzenlerini bırakıp buraya geldiler.
İçlerinde durumu iyi olup burada iş kuranlar var. Fatih başta olmak üzere İstanbul’un bazı semtleri bunun örnekleriyle dolu. Kimi yerler Arap caddesi ve sokağı haline geldi.
Ama perişan halde olan çok insan da var.
Çaresizlikten ülkemize sığınan bu insanlar misafirimiz. Onlara gönülden kucak açtık. Muhacirleri bağrına basan Ensar şefkatiyle.
Ama her toplum gibi Suriyelilerin içinde de her çeşit insan var. Misafirperverliğimizin kıymetini bilmeyen, iyiniyetimizi kötüye kullanan, değişik suçlara karışan kişiler mevcut.
Ama bu kötü örnekleri göstererek sığınmacıların tümünü suçlamak çok yanlış olur; hukuka da, vicdana da, ahlâka da sığmaz.
Hal böyle iken inançlarımıza da, geleneğimize de, töremize de uymayan bir tavırla ve ırkçı saiklerle sığınmacılara karşı insafsız bir kampanya başlatıp “Çekin gidin” diyenler var.
Bu vicdansızlık asla kabul edilemez.
Ama garip olan, iktidarın da bu yönde sinyaller vermeye başlaması. Kaçak diye geri gönderilenlerin sayısının giderek yükselmesi.
Suriye’deki savaş bitmeden ve insanların kendilerini güvende hissedecekleri ortam sağlanmadan kimi nereye gönderiyorsunuz?
Aslında işi buralara getiren yanlışlar baştan yapıldı. Şam yönetimini devirme hesabıyla silahlı muhaliflere verilen destek, ülkedeki iç savaşı kızıştırmaktan başka bir netice getirmedi. Ankara’nın ısrarla çağırdığı ABD başta olmak üzere diğer ülkelerin müdahalesi, işi iyice kontrolden ve çığırından çıkardı.
Suriye, kumandası kimin elinde olduğu bilinmeyen çetelerin cirit attığı bir ülke haline geldi. İlaveten kuzeydeki Kürtler üzerinde, PKK bağlantılı örgüt ekseninde özel projeler hazırlanıp yürürlüğe konuldu. Şimdi bunların yol açtığı yeni problemlerle uğraşılıyor.
İç savaşı bitirme çabaları ise bilhassa İdlib tuzağına takılmış vaziyette. Fırat’ın doğusu ve Menbiç odaklı YPG gerilimi ayrı bir bahis.
Şimdi bunlara, içerideki sığınmacıları hedef almanın getireceği gerilim mi eklenecek!