"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Terörden niye korunamıyoruz?

Kâzım GÜLEÇYÜZ
03 Ocak 2017, Salı
Kısa aralıklarla peş peşe gelen Dolmabahçe ve Kayseri saldırıları, Rus Büyükelçi suikastı ve Fırat Kalkanı şehitleriyle kapattığımız senenin ardından, yeni yılın daha ilk saatlerinde İstanbul’u bir kez daha vuran yeni bir saldırı ile sarsıldık.

Açıkça belli ki, sonu belirsiz bir terör dalgasının hedefiyiz. Cumhurbaşkanı başta olmak üzere iktidar cenahı bu vahim durumu “ikinci istiklal savaşı” olarak değerlendiriyor.

Ancak ard arda gelen saldırılar karşısındaki “korumasızlığımız,” toplumdaki tedirginlik ve endişeleri giderek daha da güçlendiriyor.

Bir taraftan sınır güvenliğimizi garantiye alma gerekçesiyle sınırötesinde askerî harekât yaparken, diğer taraftan büyük şehirlerin en merkezî yerlerinde saldırıya uğruyoruz.

Hem de ard arda ve daha birinin şokunu atlatamadan bir başkasının hedefi oluyoruz.

Ama hiçbirinin arkaplanı aydınlatılamıyor.

Her saldırı sonrası daha yüksek tonlarda tekrarlanan “Yanlarına bırakmayacağız, teröristleri akıttıkları kanda boğacağız” söylemleri ile toplumdaki tepki yatıştırılmaya çalışılıyor.

Yüzlerce şehit verdiğimiz terör saldırılarındaki istihbarat ve güvenlik zaafiyeti, ihmal iddiaları sorgulanamıyor ve tartışılamıyor.

7 Haziran seçiminden sonra düğmesine basılarak sürekli tırmandırılan terör sürecindeki, her birinde çok ağır zayiat verdiğimiz diğer büyük terör saldırıları çoktan unutuldu bile.

Onlar bir yana, geçen Aralık’taki saldırılar dahi farklı gündemlerle örtülüp geçiştirildi.

Bunda, terör gündemine teslim olmamak ve topluma gerek normal hayatını hiç bozmadan sürdürmesi, gerekse ülkenin herşeye rağmen yolunda ilerlemeye devam ettiği mesajı vermek gibi gerekçelerin de payı olabilir.

Ama hedef olunan ve ağır zayiat verilen saldırılarda ilgili birimlerin tedbir ve hazırlık noktasında zaaf ve boşlukları varsa, göründüğü kadarıyla devamının gelmesi kuvvetle muhtemel yeni terör taarruzlarının tahribatını önlemek açısından, bu zaaf ve kusurların âcilen masaya yatırılıp giderilmesi gerekmez mi?

Görünen o ki, her olay sonrası toplanan güvenlik zirveleri ve brifingler yeterli olmuyor.

Bir yerlerde aksayan birşeyler var.

Ve bu aksamaların, devletin ilgili birimlerinde hız kesmeden devam eden görülmemiş tasfiye dalgalarıyla bir alâkası olup olmadığının da ayrıca sorgulanması icab etmiyor mu?

Terör asla cihad değildir ve olamaz, bu zamanın cihadı manevî ve fikrîdir - http://www.yeniasya.com.tr/kazim-gulecyuz/ manevi-cihad_349012

Çağın afeti teröre Said Nursi'den çözümler - http://www.yeniasya.com.tr/video/cagin-afeti-terore-said-nursi-den-cozumler_399195

Said Nursî, 70 yıl öncesinden uyarmıştı... - http://www.yeniasya.com.tr/video/said-nursi-70-yil-oncesinden-uyarmisti_418204

Okunma Sayısı: 5714
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Özcan Erkiş

    3.1.2017 15:51:52

    (2) Anarşi ve terörü, yalnızca "dış mihrakların" oyunu "düşman ülkeler"in bizi kıskanmaları gibi sebeplere bağlayıp, ülke ve ittifakları düşman haline getirmekle tüm dünyanın ortak belâsı olan terörle mücadelede uluslararası yeterli destek almak da mümkün olmaz. Terör belâsı tüm ülkeleri hedef almış ise, tedbir ve mücadele de umumi ve ittifaklar halinde olmalı değil mi? Devletleri yahut ittifakları suçlayıp, halk nazarında düşman ilân etmekle, terör örgütlerinin cirit attığı bir coğrafyada düşmanı çoğaltmak akıllıca bir dış politika olabilir mi? Bizim gibi dünyanın barışa ve huzura ihtiyacı vardır. Dost ve müttefik devletlere bilhassa şu zamanda daha fazla ihtiyacımız vardır.

  • Özcan Erkiş

    3.1.2017 15:31:30

    (1) Ülkede yaşayan 79 milyon vatandaşın emniyet ve asayişinden, can ve mal güvenliğinden birinci derece sorumlu Devletin işlerini, halktan aldığı yetkilerle deruhte eden hükûmetin vazifesidir. Hoş 15 Temmuz sonrası bazı siyasiler "halkı silahlandırmak"gibi absürd teklif ve tedbirler de düşünmüşlerdi. Her terör saldırısından sonra gündeme getirilen istihbarat ve güvenlik zaafiyetinin ciddi anlamda sorgulandığına dair bir çalışma bulunmamaktadır. Acaba toplanan güvenlik zirvelerinde başta tasfiyeler olmak üzere, istihbarat birimlerinin ihmali, kusuru ve hatalarının yanı başında hükûmetin de ciddi ve samimi bir şekilde kendileri hakkında özeleştiri yapıyorlar mı? Yoksa her olaydan sonra şiddet, hiddet ve öfke yüklü "ceğiz, cağız" tarzında beyanlarla anarşi ve terör önlemeye kifayet etmemektedir. Silahlı mücadele devam ederken, terörün neşvünema bulacağı ortamlar oluşmaması için de siyasî, iktisadî ve içtimai tedbirlere de riayet edilmelidir. Zira terör netice olup sebepleri vardır.

  • Dayanacak halimiz kalmadı

    3.1.2017 14:13:01

    Sadece sendika yüzünden 1 eylülden beri aç ve açıkta bekliyoruz . 3 çocuğum bana baktıkça sadece yutkunuyorum.iş için aradığım yerler en iyisi döneriz diyorlar .Bize bunu yapanları Allah bildiği gibi yapsın.içimdeki hüznü sana şikayet ediyorum rabbim yeteeer bu çile adalet bir gün sizede lazım olsun inşallah.

  • ramiz

    3.1.2017 10:15:20

    ülkenin altı üstüne gelmişse zaaf ,boşluk,herşey olabilir.Sürdüğümüz ,görevden uzaklaştırdığımız,işten attığımız uzmanları tekrar işe almadan.niyetlerimizi değiştirmeden,pirincin içindeki beyaz taşları ayıklamadan bu sarmaldan asla kurutlamayız

  • Rüstem Garzanlı

    3.1.2017 08:53:07

    Sabahın erken saatlerinde ağzımızı ve ellimizi hayra açmamız lâzım iken; belânın hayrı olmadığı için şu terör belâsını içten naletliyorum!... 1870'li yıllardan beri üzerimizde oynanan ingiliz ve fransızlar, bugün ABD, üçlü şeytan üçgenin kıskacında İslâm alemi sıkıştırılmıştır. Binlerce kilometre uzaklıkta bulunan ABD, komşu ülkemiz ve müslüman kardeşimiz olan Irak'ı dün perişan etti, bugün Suriye'yi, kim bilir yarın hangi müslüman ülkeye sıra gelecektir. Uyan ey islam alemi! Artık itihad-i islâm zamanı gelmedi mi? Hane bir söz var: "Domuzdan post, gavurdan dost olmaz." Hayın ve hıyanet içerisinde pusu havayı seven acımasız canavarların dostluğunu istemiyoruz!. Dün sayın Cumhur başkanımız açıkça ifade ettiler: DAİŞ'ın elindeki silahların ABD'nin ürettiği silahlardır, bunu belgelerle ispat ediyoruz." İşte ABD'nın dostluğu, işte bizi parçalara bölen İngilizlerin dostluğu.... Bir oyundur üzerimizde oynanıyor!...

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı