"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Terörün hedefi demokrasiyi tahrip

Kâzım GÜLEÇYÜZ
14 Aralık 2016, Çarşamba
Toplum olarak yaşadığımız tecrübeler de gösteriyor ki, demokrasinin karşı karşıya olduğu en büyük tuzak ve tehditlerin başında terör geliyor.

Demokrasiyi kesintiye uğratan 27 Mayıs, 12 Mart ve 12 Eylül müdahalelerinin en önemli gerekçesi anarşi ve terördü.

Her üç darbenin de öncesinde bilhassa üniversitelerde öğrenci eylemleri adıyla başlatılıp sonra anarşi ve teröre dönüşen olaylarla müdahalenin zemini hazırlandı.

Özellikle 12 Eylül’de bu senaryo çok açık bir şekilde sahneye konuldu. Terör bir yıl boyunca tırmandırıldı, “tedbir” olarak ilan edilen sıkıyönetimler bile işe yaramadığı gibi, tam tersine olaylar daha da azdırıldı.

Dönemin Başbakanı merhum Demirel’in ifadesiyle nerede sıkıyönetim ilan edildiyse orada anarşi ve terör hadiseleri arttı.

Bilâhare ihtilal kadrosundan bir generalin itirafıyla, darbe ortamı olgunlaşsın diye olaylara seyirci kalındığı ortaya çıktı.

Daha ötesinde, bu tür hadiselerin bazı eski darbeciler tarafından organize ve tahrik edildiği yönünde ifşaatlar da yapıldı.

Neticede 12 Eylül halk nazarında “meşruiyet” kazanmak için en önemli dayanak olarak terörü kullandı; 11 Eylül akşamına kadar tırmanışına seyirci kaldığı anarşiyi darbe sabahından itibaren “kontrol” altına aldı, ama 1984’te PKK terörünü doğurdu.

Askerî yönetim ve ardından bölgede uzun yıllar uygulanan OHAL rejimi, terörü bitirmek şöyle dursun, daha da büyüttü.

Ve zaman içinde iyice kronikleşen bu sorun, demokratikleşmenin de en büyük engeli olarak karşımıza çıktı. Antidemokratik ve hukuk dışı uygulamalar terörü beslerken, terör olayları demokrasiyi geliştirecek adımların önünü kesen bir takoz işlevi gördü. Bir kısır döngüye girdik.

Güvenlik gerekçesiyle demokrasiyi kıstıkça, bundan palazlanan terörün oluşturduğu güvenlik sorunu daha da kronikleşti.

2016’nın son günlerinde gelinen nokta da yine bu ikilem ve fasit dairenin içinde hapsolduğumuz bir tabloya işaret ediyor.

Demokrasi ve hukuk kriterlerini geri plana iten güvenlikçi politikaların sivil yöneticiler eliyle öne çıkarıldığı ve tehdit söylemleriyle hayata geçirildiği bu tablo, yeni ve derin endişeleri beraberinde getiriyor.

Terörle mücadele öfkeyle ve sokak ağzı söylemlerle değil, doğru teşhis, tesbit, çözümler ekseninde üretilecek akılcı stratejilerle yapılmalı.

Beşiktaş’taki terör saldırısının düşündürdükleri ve yine Said Nursî çözümü http://www.yeniasya.com.tr/video/terore-said-nursi-den-cozumler_418115

 

Okunma Sayısı: 3844
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Reşid Özcan

    14.12.2016 22:22:19

    Şartları olgunlaştırmak için teröre göz yumanlar, demokrasiyi değil kendi iktidarlarını tesis etmek için maalesef demokrasiyi katlettiler. Fakat gerekçe demokratik düzeni yeniden tesis etmekti. Niyet maksad ve hedeflerini, halktan hep gizlediler. Demokrasi diye diye onu tahrip ettiler. Adalete, hürriyete, hukukun üstünlüğüne kelepçe taktılar. Demokrasi,adalet,hürriyet ve hukukun üstünlüğünün olmadığı bir yerde sizce ne vardır?...

  • Özcan Erkiş

    14.12.2016 16:42:26

    (2) Çözüm ve çıkış yolu, terör ve anarşinin neşvünema bulamayacağı hakiki mânâda bir demokratik sistemdir. Gerek askerî gerek sivil vesayetin hükümferma olduğu baskıcı otoriter rejimlerde terör katiyen bitmez. Otuz yıldır terörle mücadelemiz bunun en büyük delili. Darbeler, ara rejimler, süreçler demokrasiyi terör karşısında hep zayıflatmış, faturasını halk canı ve malıyla ödemiştir. Terörün hedefi demokrasi deniyorsa, çare, onu hürriyet,adalet, hukukun üstünlüğü, şura ve ittifaklarla güçlendirmektir. Yoksa onu bir şahsın emir ve iradesine vermek değildir.

  • Özcan Erkiş

    14.12.2016 16:25:08

    (2) Yazınızda da icmâlen aslında terör ve anarşinin doğup büyüdüğü zeminin antidemokratik ortam ve uygulamalardan kaynaklandığını ifade etmekle doğru ve isabetli bir tesbitte bulunmuşsunuz. İşin özü ve özeti de budur. İşte asıl sorun, terörün doğmasına sebep olan antidemokratik ve hukuksuz uygulamaların neden yapıldığı ve adeta teröre zemin hazırlandığıdır. Terörle mücadele deyip demokrasiyi rafa kaldırmakla, terörün beklediği fırsatı vermiş oluyoruz.Bu fasit daireden çıkmamız gerekiyor. Terörle mücadele ederken, bilhassa siyasiler, halkı terörize etmeden, araya nifak sokmadan, kışkırtıcı ve ayrıştırıcı beyanlardan katiyen uzak durmalıdırlar. Bu ülkede kiracı unsur yoktur. Hepimiz ülkenin birinci sınıf vatandaşı olarak birlikte, barış ve kardeşlik ortamında yaşamanın yollarını aramak mecburiyetindeyiz. Başka Türkiye yoktur. İttihada medar o kadar çok yüzlerce " bir...bir"lerimiz var ki.

  • Özcan Erkiş

    14.12.2016 15:58:03

    (1) 7 Haziran'dan bu yana yirmi küsur bombalı eylemde 500 küsur insanımız hayatını kaybetmiş. Peki 7 Haziran seçiminde tek parti iktidarını kaybeden siyasî kadro, tek parti iktidar olmazsa kaos olur diye, halkıkorkutarak beş ay sonra Kasım seçiminde, eski bir Bakanın da ifadesiyle "kahır oylarıyla" yeniden tek başına iktidar oldular. Peki kaos bitti mi? Demek ki izlenen politikada bir yanlışlık var. Bugün da aynı siyasiler tek adam rejimi gelmezse bölünme olur, diyorlar. Sorun sistemde mi yoksa sistemi sorunlu hale getiren siyasilerde mi? Teşhisi dosdoğru koymak gerekir. Terör ve anarşi bir sonuç olduğuna göre sebepleri üzerine kafa yormak ve çözüm yolları bulmak gerekmezmi?

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı