Sultan Ikinci Abdülhamid devrinde yaygınlaşan modern okullarla, eskiden beri devam edip gelen medrese ve tekke kurumlarındaki eğitim arasında ortaya çıkan farklılıklar Bediüzzaman’ı endişelendirmiş ve bu durumun sebebiyet vereceği mahzurları gidermek için formül arayışına sevk etmişti.
Bulduğu formül de şu temel prensipti:
Vicdan dinî ilimlerle, akıl modern fenlerle aydınlanır. Ve hakikate, bu ikisinin kaynaştırılmasıyla ulaşılır. Dinî ilimlerle modern fenler ayrı ayrı okutulursa, sadece din okuyanların taassuba, modern fenlerle yetinenlerin ise şüphe ve inkâra düşme tehlikesi vardır.
Said Nursî bu noktadan hareketle, mektep-medrese-tekke üçlüsünü böyle bir temel üzerinde kaynaştıracak bir eğitim felsefe ve modelini önermiş; ayrıca bu esasa göre çalışacak bir üniversite tesisini teklif etmişti.
Farklı kanallarda eğitim gören nesiller arasında uçurum oluşması tehlikesini cumhuriyet yönetimi de gördü ve bu tehlikeye karşı tevhid-i tedrisat sistemini yürürlüğe koydu.
Ne var ki, bu uygulamadaki eğitim birliği anlayışı, Said Nursî’ninkinden çok farklıydı.
Bediüzzaman yüzyıllar ötesinden devam edip gelen medrese ve tekke geleneğini kaldırmak yerine, mekteple ortak bir müfredat çerçevesinde ıslah etmeyi, böylece üç kanalda aynı müşterek temel değerlerle donatılmış nesiller yetiştirilmesini öngörüyordu.
Buna mukabil cumhuriyet idaresi tekke ve medreseleri tamamen kapatarak eğitim sistemini münhasıran mektebe bina etmeyi tercih etti ve mektepte uyguladığı eğitim müfredatını da çarpık bir laiklik anlayışına dayandırarak dinden tümüyle “arındırdı.”
Ama bu durum din eğitiminde ciddî bir boşluk doğurdu. Bunun yol açtığı tepkiler üzerine açılan imam-hatiplerin kuruluş gerekçesi, din hizmeti verecek eleman yetiştirmekti. Ama diğer okullardaki din eğitimi yetersiz olunca, veliler çocuklarını din adamı olsunlar diye değil, daha tatminkâr din eğitimi almaları için bu okullara gönderdiler.
Sonuçta imam-hatipler din eğitimi ihtiyacını bir ölçüde karşıladı belki, ama Bediüzzaman’ın öngördüğü tevhid-i tedrisat modeli bu okullarda da tam olarak tahakkuk edemedi.
Oysa son dönemde ortaya çıkanlar dahil, sıkıntıların çözümü Risale-i Nur modelinde.