Pakistan’ın kanayan yarası Keşmir, Hindistan’ın son dönemdeki yeni hukuk dışı emrivakileri ile bir kez daha gündemde.
Pakistan yine yalnız, etkisiz, çaresiz.
Bangladeş’in pek umurunda değil.
İslam İşbirliği Teşkilâtı da benzer krizlerde hep görüldüğü üzere buharlaşmış vaziyette.
Ve Pakistan yönetimi “uluslararası toplum”a habire “Müdahale edin” çağrısı yapıyor.
Benzer çağrılar Filistin tarafından da işgalci İsrail’in yaptığı her katliam, taciz ve provokasyon sonrasında mütemadiyen tekrarlandı.
Ama değişen birşey olmadı.
Çünkü bu çağrıların muhatabı olan “uluslararası toplum” ne olduğu belirsiz bir adres. Kim kast ediliyor? Ve onu kim temsil ediyor?
Uluslararası çoklu veya ikili siyasî krizlerdeki etkisizliği defaatle görülmüş olan BM mi?
Erdoğan’ın her fırsatta “Dünya 5’ten büyük” diyerek eleştirdiği Güvenlik Konseyi mi?
Gerçek şu ki, bu çağrıların da, restlerin de reel siyasette bir karşılığı ve anlamı yok.
Peki, o zaman ne yapılması lâzım?
İlk yapılması gereken şey, şu veya bu şekilde haksızlığa maruz kalan ülkelerin, kendi inisiyatiflerini geliştirerek içlerindeki zaaflardan kurtulup güçlenmeleri ve dış müdahalelere açık halde olmaktan çıkmaları.
Üstad Bediüzzaman’ın “üç düşmanımız” olarak sıraladığı cehalet, fakirlik ve ihtilâfı sanat, marifet ve ittifak silâhlarıyla “cihad” ederek etkisiz hale getirmeleri ve bertaraf etmeleri.
İkinci aşamada, aynı inanç, değer ve kültür sistemini paylaştıkları ülkelerle sıkı ve samimî bir ittifak ve dayanışma içine girmeleri.
Üçüncü aşamada uluslararası toplumun hak, hukuk, adalet, hürriyet ve insanî değerlerden yana olan kesimleriyle diyalog ve irtibat kurarak onlarla da dayanışmaları.
Dünya siyasetinin belirleyici konumdaki ülkelerinde lobi faaliyetlerine ağırlık verip o ülke yönetimlerinin politikalarını yönlendirecek şekilde kamuoyu oluşturmaları.
Gerek ABD’de, gerek Avrupa’da ve diğer ülkelerde yaşamakta olan milyonlarca Müslümanın etkin lobi organizasyonları kurması.
Müslümanlarla Hıristiyanlar arasında her kademede sıkı ve yoğun bir işbirliğinin temini.
Aynı şekilde İslam İşbirliği Teşkilâtının ve bağlı kurumlarının AB ve BM ile çok yakın bir temas, diyalog ve işbirliği içinde olması.
Bunları yapmadan uluslararası topluma yönelik çağrılar havada kalmaya mahkûm.