"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Yeni Asya mensubu yargıdan kaçmaz

Kâzım GÜLEÇYÜZ
27 Ağustos 2017, Pazar
Sayın hâkimler ve savcılar (6)

Arkadaşımız Nur Ener Kılınç’ın 1 Mart gecesi sabaha karşı evi basılıp gözaltına alınmasından ve 3 Mart akşamına doğru tutuklanmasından itibaren hep ifade ettiğimiz şey şu oldu:

Nur 3 yıldır Yeni Asya ailesinin güzide bir mensubudur. Bir Yeni Asya mensubunu terörle suçlamak kimsenin hakkı ve haddi değildir. Bu yüzden, ona yöneltilen “terör örgütüne üye olmak” suçlamasını asla kabul etmiyor ve reddediyoruz.

Bugüne kadarki süreçte, gerek Nur’u yargılayan İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesine verdiğimiz tahliye talepli dilekçelerde, gerek talebimizin reddi üzerine 27. Ağır Ceza Mahkemesine yaptığımız itirazlarda, gerekse yazılarımızda, yayınlarımızda ve kamuoyuna yönelik beyanlarımızda bunu defalarca tekrarladık.

Fikriyatı, misyonu ve çizgisiyle her türlü terörün en güçlü ve sağlam reçetesini yarım asırdır ortaya koymuş olan bir yayın organının elemanını terörle ilişkilendirmeye kalkmak kesinlikle kabul edilemez.

İkinci olarak, her zaman ve zeminde hukuku esas almış olan Yeni Asya mensupları, yargı ve adaletten kaçmak gibi bir yola hiçbir zaman tenezzül ve tevessül etmezler.

Bizler ne zaman adliye ve emniyetten çağrılmış isek, derhal icabet etmişizdir.

Hattâ Yönetim Kurulu Başkanımız Mehmet Kutlular 28 Şubat’ta yargılandığı “Deprem İlahî ikazdır” davasında verilen mahkûmiyet kararının Yargıtay’da onaylandığı haberini davet üzerine gittiği Avustralya’da alınca “Cezamı şerefimle taşırım” deyip hemen ülkeye dönmüştür.

Nur da savcılığa ihbar edildiğini öğrendikten sonra “kaybolma”yı aklından bile geçirmeden bilinen adresinde oturmaya devam etmiş ve bunu emniyet, savcılık ve mahkemede defaatle tekrarlamıştır.

İkametgâhı ve işyeri belli, çağrıldığında ifade vermeye hazır olan bir insanın, gece baskınıyla evinden alınıp tutuklanması ve bu tutukluluğun ısrarla sürdürülmesi hukuk ve vicdan ölçüleriyle bağdaşmaz.

6 ayı doldurmak üzere olan bu durum daha fazla devam etmemeli ve masumiyetine kefil olduğumuz arkadaşımız tutuksuz yargılanmak üzere bırakılmalıdır.

Okunma Sayısı: 8099
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • süleyman

    27.8.2017 17:03:13

    Risale-i Nur'un hakiki ve sadık talebeleri(ifadeye dikkat buyurun) dediğimiz zaman,Risale-i Nur'un neşri için kağıt-mürekkep bulamadığı zaman derisini kağıt,kanını mürekkep yapan,Kur'anın Nuru için hayatı hakir gören,Hapisteki üstadının hasretine dayanamayıp,kendini ihbar edip hapishaneye üstadının yanına gitmek için yol arayan yiğitler aklımıza gelir.Bilesiniz ki bir makam bir mevki veya dünyalılara,siyasilere yaranmak için virgül gibi eğilenler nur talebesi olamazlar.

  • Ali Tam

    27.8.2017 14:14:29

    Ihtimal ne kadar kuvvetli olursa olsun IHTIMAL olmaktan cikamaz. Bir delilden nes'et etmeyen (kaynaklanmayan) ihtimalin ilmen hicbir ehemmiyeti yoktur. Bu bütün dünyada gecerli ilmi bir kaidedir. Ellerinde tutuklamak icin bir delil dahi olmayan SAVCILAR HAKIMLER hangi kuvvetli ihtimal size bir insani tutuklayip hapislerde süründürmeye yetki verebilir? Kuvvetli Ihtimal ile ADALET ve HUKUK namina karar verilemez! Bir delil yoksa MASUMIYET KARINESINI uygulamak zorunludur. Adalet masumiyet karinesini uygulamaya mecburdur. Sizi aciga alinmakla ve isinizi kaybetmekle tehdit eden bir ZALIM MENHUS ENE'nin varligindan haberdariz ona uymayin Allah sizden kul hakkini sorar ve kaybedenlerden olursunuz. Gelin zararin neresinden dönerseniz kârdir. NUR kizimizla beraber aleyhlerinde hicbir delil olmayan sadece ihtimal bulunan tutuklulari serbest birakin. IHTIMAL nedir ki bir Cumhurbaskani bir Basbakan da mümkündür ki katil olabilir, bu nedenle onlari cinayet ithamiyla tutuklayamazsiniz.

  • Özcan ERKİŞ

    27.8.2017 14:08:01

    (3) Acayip bir zaman diliminde yaşadığımız bir gerçek. Korku ve baskı atmosferi yargı ve umumi vicdanı öylesine esir almış ki, 20 Temmuz'da ilan olunan OHAL ile rafa kaldırılan hukuk ve demokrasi karşısında susan, KHK ile mağdur edilen zulme uğrayan binlerce masum ve mağdurların hak ve hukuku için bir çift söz söylemeyen; Mesela, TC'nin 26'ncı BB olan zat, bir bylock meselesi dolayısıyla bir şehir ve onun ahalisini için hakperestlik ve hassasiyet adına "çok sert çıkış" yaypıyor.(yeni Asya,27.8) Hakperestlik, öyle konjoktüre göre vaziyet alınacak bir şey mi ki, on binler mağdur olup zulme uğrarken susup, kendi "seçmen bölgesi" söz konusu olunca "sert çıkış" yapılsın? Adaletsizlik dünyanın her yerinde adaletsizliktir. Hukuk ve adalet, herkese her zaman her yerde ihtiyaçtır. Kimse hak, hukuk ve adaletten müstağni olamaz. Yargıçlar dahil.

  • Özcan Erkiş

    27.8.2017 12:05:32

    ( 2 ) Demek vicdan, sahibine, kötülük yaptığında elem ve azap veren şuurlu ve fitri bir histir. İşte bu fitri ve şuurlu hissin bu süreçte dumura uğradığına şahit oluyoruz. Bu da toplumsal hayat adına bir vahamettir. Bu tahribatı tamiri de çok zordur. Onun tamir ve tedavisi için ancak Risale-i Nur ve onun tarzıyla bir hizmet ve eğitim metodlarıyla mümkün olabilir. Siyasal İslâmcı ideolojiye istinad eden onun menfi, menfaatçi ve merhametsiz siyasî düsturları ile "vicdan-ı umumiyi tedavi" etmenin mümkün olmayacağını şu süreçte öğrenmiş olmamız gerekir. Yâni tahrip edenden tamir etmesini beklemek olsa olsa vakit, nakit ve emek kaybıdır. Bizim ise ülke olatak böyle bir kaybı göze alacak lüksümüz bulunmamaktadır. Adâlet beklemeye gelmez. Çünkü geciken adâletin, adâlet olmadığını ehl-i hukuk söylüyor.

  • Özcan Erkiş

    27.8.2017 11:50:07

    Sayın Güleçyüz, bu öyle bir süreç ki, yalnızca yargının değil vicdan- ı umumiyi bile esir almış vaziyette. Dünkü yazınızda "Hiçbir vicdan bu yükü taşıyamaz" diyerek bir kez daha hem yargının hem kamunun vicdanına seslenmiştiniz. Peki bu 'vicdan 'denen şey nedir ki bunca zulüm ve mağduriyet karşısında duyarsız kalabiliyor? TDK Büyük Türkçe Sözlük'te vicdan;"Kişiyi kendi davranışları hakkında bir yargıda bulunmaya iten, kişinin kendi ahlâk değerleri üzerine dolaysız ve kendiliğinden yargılama yapmasını sağlayan güç." TÜRDAV Osmanlıca - Türkçe Ansiklopedik Büyük Lügat'ta vicdan; "İnsanın içindeki iyiyi kötüden ayırabilen ve iyilik etmekten lezzet duyan ve kötülükten elem alan mânevî his" olarak tarif edilmektedir. Merak edenler, vicdanın hakiki mânâ ve mahiyetini ise Bediüzzaman Hz.lerinin "vicdan-ı umumiyi tedavi ediyor "(Ş)dediği Risale-i Nur'lardan öğrenebilirler.

  • Serman

    27.8.2017 11:40:49

    Mutlaka her zorluktan sonra bir kolaylık vardır.Hakimler maalesef baskı altında.Hakimlikte hakimin vicdanı hür olması lazım.islamda hakim sadece karar verir.Azıcık hukuk okuyan bile mahkemenin kadıya mülk olmadığını bilir.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı