"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Yeni dönemin ilk çelişkileri

Kâzım GÜLEÇYÜZ
24 Mayıs 2017, Çarşamba
2017 Türkiye’sinde 30’lu yılların şeflik modeli örnek gösterilerek “Birinci ve ikinci cumhurbaşkanları da partiliydi” söylemleriyle gündeme getirilip öyle savunulan sistemin, 46 seçimini hatırlatan yöntemlerle sandıktan çıkarılıp yürürlüğe konulmasından sonra verilen mesajlar da karışık ve çelişkili.

Bir taraftan yeni bir atılım döneminden  dem vurulup demokrasi, değişim ve reform sloganları seslendirilirken, diğer taraftan “OHAL kalkmayacak” deniliyor.

OHAL hukukunun dahi göz göre göre hiçe sayıldığı keyfî uygulamalarla hukuk devleti kriterleri noktasında çok gerilere götürüldüğümüz halde, işin bu tarafı örtülmeye ve gözlerden kaçırılmaya çalışılıyor.

Aynı şey demokraside de söz konusu.

“Orta demokrasi tuzağına düşmeyeceğiz” deniliyor, ama demokrasimiz bırakın “orta” seviyede kalmayı, onun bile çok gerisinde bir yere sürüklenmiş durumda.

Çağdaş demokrasilerin en temel kurallarından biri olan kuvvetler ayrılığı ilkesinin berhava edildiği; yasama ve yargının yürütmeye hakim olan tek adama bağlandığı bir sistemle demokrasi olur mu?

Peki, gençlere verilen “Darbe değil, devrim ve reform yapacaksınız” mesajına ne demeli? Darbecilerin işi olan devrimin demokraside ne işi olabilir? Devrimle reformu bir göstermek de kafa karışıklığının bir başka tezahürü değil mi?

Demokraside asıl olan devrim değil, tedricî tekâmüle dayalı bir değişim iken ve bu süreç birbirini tamamlayıp geliştiren reformlarla hayata geçirilirken, tepeden inmeci zihniyetin aracı ve argümanı olan devrimi telaffuz etmenin mantığı ne?

Bir diğer çelişki, bir yandan OHAL’ın kalkmayacağı tekrarlanır ve “İhraçlar mecburiyetten” tevilleri seslendirilirken, diğer yandan “Kimse ötekileştirilme kaygısına kapılmasın” güvencesi verilmesi.

Gerçekten ötekileştirme yok ise ve 80 milyonun tamamı kucaklanıyorsa, sorgusuz sualsiz ihraç edilen ve gözaltına alınıp tutuklanan on binlere yapılan ne?

Bu yapılanlar ortada iken, Türkiye’nin “hukuk devleti ilkesine bağlılıkta dünyada benzeri olmayan bir örnek” olarak gösterilmesi ise tüm bunlara tüy dikiyor!

***

Ramazan’a sayılı günler kaldı. İftira ile tutuklanan masumların ve dışarıdaki ailelerinin iftar ve sahurları da zehir edilmesin...

Partili Cumhurbaşkanı dönemi... - http://www.yeniasya.com.tr/video/partili-cumhurbaskani-donemi_432894

İttihad Yayınlarının, bir dönem beraber hizmet ettiğimiz Genel Müdürü Mesut Zeybek’e Allah'tan rahmet, ailesine ve yakınlarına sabır dilerim.

Okunma Sayısı: 5705
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Özcan Erkiş

    24.5.2017 14:49:37

    ( 4 ) Artık OHAL ve KHK'lar ile yapılan hukuksuz icraatlar ve sebep olunan mağduriyetler, memleket sınırlarını da aştı, hür, medenî ve demokrat dünyanın raporlarında yerini aldı. Reddi, inkârı, ben karartılması, yok sayılması mümkün değildir. Bu hukuk ve insan hakları ihlalleri önümüzdeki yıllarda, uluslararası yargı mekanizmasında çok başımızı ağrıtacak bugün ödediğimiz manevi bedellere ilaveten, muhtemelen, 80 milyon bir de maddi bedel ödemek zorunda kalacaktır. Her ikisi de bu millete zulüm değil mi? Bile bile bunu yapmanın mânâsı nedir? Yoksa bu millet "huzur ve refahı" hak etmiyor mu? Veya ne vakit hak edecek? Birileri "uygun görürse"mi bu ülkeye adalet, hürriyet, hukukun üstünlüğü ve demokrasi gelecek? 1930 model araçla yol alınmaz!..

  • Özcan Erkiş

    24.5.2017 14:35:29

    ( 3 ) Danıştayın Sayın Başkanı "İlâhî adâlete hesap vereceğiz"demiş. (Yeni Asya, 24. 5) Mâlumun ilamı. İnsanlar âdil, tarafsız ve bağımsız TC mahkemelerinden de "adâlet"istiyor ve bekliyorlar. Hem sayın başkan "Doğruluk, dürüstlük ve şeffaflık ve hukuku üstün sayan çalışma anlayışı bizim idealimiz ve rehberimiz olmalıdır!"demiş. Doğru ve güzel sözler. Peki şu anda bunlar var mı? Bir vatandaş olarak ben "yok!" diyorum. Varsa fiileriyle göstersinler ki inanalım. Doğrusu işbaşında olan etkili ve yetkili makamlarınm sanki muhalefet mensubu gibi konuşması çok tuhaf ve garip oluyor. Madem öyle, OHAL'in kalkması ve demokratik hukuk devletinin bir an evvel tesisi için gayret göstermeleri gerekmez mi? Adalet sırf vatandaşa mı lazım?

  • Özcan Erkiş

    24.5.2017 14:19:44

    ( 2 ) 15 yıl tek başına ülkeyi yönetip, 15'nci yılda bütün vizr ü vebali Parlamenter sistemin üzerine yıkıp, sistemi tıkayıp, önce kıyasıya eleştirdikleri 30'lu yılların şeflik rejimini referans gösterip, ""yeni" deyip cilalayarak halka dayatan iktidar cenahının; gençlere "devrim" argümanı üzerinden tavsiyede bulunması normal değil mi? Referans gösterdikleri 30'lu yılların "devrim"yılları olduğunu unutmamak gerekir. Tek adam, tek parti ve devrim üçlüsü, birbirini tamamlayan, baskıcı ve diktacı sistemin en belirgin karakteristik hususiyeti değil mi? Şaşmamak gerekir. Meselâ, "CB uygun görürse, bir daha aday olmak istiyorum!"(Diken, 23.5) diyerek, kendi hür iradesini ve aklını bir şahsın emir ve iradesine tâbi kılan insanlarla Türkiye'ye adalet, hürriyet, hukukun üstünlüğü ve demokrasi bir hayli gecikmeli gelecek demektir.

  • Özcan Erkiş

    24.5.2017 13:58:18

    Sayın Güleçyüz, 22 Mayıs sabahından itibaren üçü birarada (Devlet Başkanı, Parti Başkanı, Hükümet Başkanın bir şahıs olduğu) sistemle, tek sesle yönetildiği Türkiye gerçeği ile karşı karşıyayız. Bu sistemin belli başlı hususiyetlerinden ikisi de "belirsizlik" ve "çelişki"olacaktır. Artık adalet, hürriyet, hukukun üstünlüğü ve demokrasi gibi evrensel değerleri, OHAL ve KHK'lar var olduğu sürece, kağıt üzerinde kalmaya mahkumdur. Söze mi göze mi? Haksız ve hukuksuz mağduriyetleri yaşayıp dururken, dahile ve harice karşı "hukuk devleti ilkesine bağlılıkta kendimizi dünyaya örnek "göstermek şaka değilse, milleti IQ'su düşük insanlar seviyesine indirmek, hür ve demokrat dünyayı kendimize güldürmektir. Buna hiç bir kimsenin hakkı yoktur.

  • HÜSEYİN İLHAN

    24.5.2017 13:42:45

    Sözler başka yapılanlar ise tam tamına zıt haksızca.HAKSIZLIĞI şiar edinmiş,ANAYASAYI TANIMIYORUM diyerek o anayasaya göre ceza verdiğini ve icraat yaptığını zannedenlerin ciddi sağlık problemi var demektir.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı