Boston şehrinin büyük otellerinden birinde oturan bir bayan bir gün büyük bir hiddetle otel müdürünün yanına gider. “Bu kadar senedir müşterinizim ama artık tahammülüm kalmadı.
Yanımdaki odada herifin biri sabah akşam piyano çalıp duruyor, gürültüye dayanamıyorum. Buna muhakkak bir çare bulun.” der. Otel müdürü şaşkınlık içinde: “afedersiniz madam” der. “Fakat buna imkân yok: Çünkü odanızın yanında piyano çalan ünlü piyanist Paderevski’dir ve vereceği konsere hazırlanıyor.”
Kadın, “Ne Paderevski mi? Şu Polonya Cumhurbaşkanlığını sanatı için terk eden meşhur piyanist ha!” Ertesi gün kadının odası bütün tanıdıkları ile dolar. Hepsi hayatından memnundur, ne de olsa bedavadan Paderevski dinliyorlardır…
Değişen nedir? Çok küçük bir ayrıntıdan başka hemen hemen hiçbir şey; yalnızca kadının düşünceleri değişmiştir. Piyano aynı, çalan aynı, çıkan gürültü aynı… Bütün aynılıklar içinde tek fark kadının düşünce tarzıdır. Herhangi bir şeyden şikâyet ettiğinizde bu olayı düşünün. Tabii ki her sıkıntınızın ardından bir Paderevski çıkacağını iddia etmiyorum ama her sıkıntınızın ardında bakmasını bilirseniz lehinize olan bir olay çıkabileceğini söylemeye çalışıyorum.
Her şeyin kötü tarafını görmeye, her şeyi tenkit etmeye alışmış insanlar kolay kolay mutlu olamazlar. Bu davranışlarını haklı göstermeye çalışan insanlar, her şeyin en iyi şekilde yapılması gerektiğine inandıklarını bir mazeret olarak ileri sürerler. Bu gibilere Şekspir, Kral Lear’da şöyle seslenir: “En iyiyi bulmak sevdasıyla iyiyi elinizden kaçırıyorsunuz! Evet, daha iyi iyinin düşmanıdır.”
Meşhur Maya kliniğinde ülseri olan 12.000 hasta üzerinde yapılan bir araştırmada hastaların beşte dördünün sıkıntıdan, üzüntüden, yani “yediklerinden” değil, “düşündüklerinden” ülser oldukları anlaşılmıştır. Üzüntü sağlığı ve saadeti kemiren bir kanser gibidir ve bu kanseri besleyen şey ise vehim ve negatif düşüncelerdir.
Düşüncelerimizi nasıl mı değiştirebiliriz?
Nasıl ki fizikte “iki cisim aynı zamanda aynı yerde bulunamaz” diye bir kanun varsa, psikolojide de aynı kanun geçerlidir. Eğer zihnimizi cesaret, sevgi, hoşgörü, düşünceleriyle doldurursak, olumsuz düşünceler zihnimizde barınamaz. Yoksa ne mi olur? Ünlü düşünürün: “Hayatta birçok sıkıntım oldu ama bunların çok azı başıma geldi.” dediği gibi bir ömür başımıza gelmemiş olaylar için bile kendimizi kahrederiz