"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Oysa din insanlar için bir mutluluk projesidir

Kenan TAŞTAN
28 Temmuz 2015, Salı
​“Toplumsal olarak son zamanlarda en sık karşılaşılan problem nedir?” diye sorsalar; her halde hiç tereddüt etmeden ahlakî yozlaşmadır derim (artan terör olaylarına, ekonomik krizlere rağmen).

Bu tespiti yaparken sadece din-diyanet tanımayan, teist veya ateistleri kastettiğim zannına kapılmayın sakın! Özellikle kendini muhafazakâr olarak niteleyen sizlerden, bizlerden yani toplumun büyük bir kesimini de içine alan sosyolojik bir olgudan bahsediyorum.

Sebeplerine gelince; verdiğim cevap sanırım yaptığım işle alakalı.

Gün geçmiyor ki, poliklinikte evli çiftlerden her hangi birinin yaşadığı gayri meşru bir hali dinlemeyeyim veya özellikle üniversite öğrencilerinin arasında gayri meşru muhabbetin yaşanması (bazıları ailelerinden habersiz dini nikâh yaparak bu birliktelikleri yaşıyorlar) sonucu yıkılan hayallerini gözyaşları içinde anlatanların “şimdi ne olacak?” sorusuna muhatap olmayayım.

Örnekleri çeşitlendirmek ve uzatmak batılı tasvir sadedinden olacağı için geçiyorum ama bu sosyolojik olguya parmak basmak ve gündeminize sunmak istiyorum. Çünkü bu konu yıllardır eskilerin eskimez tabiri ile “Kol kırılır yen içinde kalır” mantığı ile gündeme getirilmekten çekiniliyor. Oysa o yıllar önce kırılan kola müdahale etmediğimiz için kol kangren olma yolunda hızla ilerliyor ve tüm bedene sirayet etmek üzere. Bana terapiye gelenler farkında olmadan bu bedenin akıbetini soruyorlar; cevap bence malum…

Evet, kendi adıma çağımızın Yusuf’larını bekleyen en büyük tehlikenin, kardeşleri tarafından ihanete uğramaları veya kuyuya atılıp köle olarak satılmaları olmadığını düşünmüyorum. Bence Yusuf’ları, Yusuflarımızı bekleyen en büyük tehlike, zamane Züleyha’ların tekliflerine “evet” demeleridir; Hz. Yusuf’un istemediği için arkadan yırtılan gömleğinin yerine, bilerek ve isteyerek gömleklerinin önden yırtılmasına sebebiyet vermeleridir. Günümüz Züleyha’larını bekleyen en büyük tehlike ise, Yusuf’larını bulma zannıyla kendilerini ona teslim etmeleridir.

Dinlediğim bireysel psikolojik sorunlar, beni toplumsal sosyolojik tespitler yapmaya zorluyor. Uzun zamandır bu konu gündemimde olmasına rağmen şimdi kaleme almama vesile olan bundan on beş gün önce yazdığım bir yazıya yorum yazan bir Yeni Asya okurunun yazdıkları ve Üstat Bediüzzaman’ın Emirdağ Lahikasında yaptığı bir tespiti bana hatırlatması, yorumu aynen şöyle: “1948-50 yıllarında yazılan bir mektupta; (Emirdağ Lahikası) ‘’elli sene sonra % 90’ı nefsine mağlup olacak’’ diyor Üstadımız. Yani içinde bulunduğumuz zaman. Hakikaten dünya hayatı ve nefsani yaşayış ateşten gömlek olmuş. Ve dünya hayatı o kadar cazip hale gelmiş ki bu cazip manyetik alandan kendini koruyanlar oldukça azalmış. Gençler bu mânen öldürücü hayatın etrafında pervaneler gibi dönüyor. Bu ateşin içine atılıp ebedi hayatların tehlikeye atıyorlar. Bunlara daha cazip hakikatler ve manevî hayat göstermedikçe bu böyle sürüp gidecektir...”

Yaşadığımız zaman dilimine neden ahir zaman denildiği belli, peki biz bu durumda ne yapabiliriz? Ötelediğimiz ve yıllarca görmezden geldiğimiz bu konuları gündemimize getirerek kendi kaynaklarımızdan çözümler üretebiliriz. “Benim ve yakınlarımın başına böyle şeyler gelmez” kolaycılığından kurtulup, daha duyarlı olabiliriz. Başkalarını kınamak yerine anlamaya çalışarak “Düşene bir tekme de benden” mantığından sıyrılabiliriz.

Komplekslerimizden kurtulup, sevgimizde de, nefretimizde de daha tutarlı olabiliriz.

Bireysel olarak; “Tuğyan olan yerde tufan olur” mantığıyla kendimizi bir gemi gibi inşa etmeye çalışabiliriz.

Yaşadığımız her yirmi dört saati ölümün ve yaşamın provası bilip eylemlerimizi ona göre düzenleyebiliriz.

Vahyi bir yol haritası ve bir rehber olarak benimseyip ona tabi olabiliriz. İşte tüm bunları yaptığımızda; din hâlâ tüm insanlık için bir mutluluk projesi olmaya devam edecektir.

Okunma Sayısı: 2209
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı