Yapılan son araştırmalar bize insanlarımızın en az yarısının mutsuz ve kırgın olduğunu gösterdi; yükselen suç oranları, alkol ve uyuşturucu alışkanlıklarının artması, cinayet ve gaspların artması, boşanmaların ve eşlerin birbirlerini aldatma oranlarının artması da işin cabası.
Kolay değil, ne de olsa helâket ve felâket asrında yaşıyoruz. Dostlukların azaldığı, hakiki kardeşliklerin törpülendiği bu zamanda mutlu yaşamak zor; itimat edilecek insanların her geçen gün azaldığı ortamda mutlu yaşamak elbette kolay değil. İnsanların ruhlarını doyurmadan sadece karınlarını doyurmanın kâfi gelmediğini artık hemen hepimiz biliyoruz. Psikolojik rahatsızlıkların on yılda on misli arttığı bir zamanda yaranın ve örselenmişliğin boyutları malum…
Tüm bunların uzantısı olarak içimizde fırtınalar kopuyor. İşte benim tam da vurgulamak istediğim yer burası. Bence “içimizdeki sıkıntıların asıl sebebi, fıtratımıza karşı yaptığımız yanlışlıklar ve yapmadığınız doğrular karşısında ruhunuzun isyanından kaynaklanıyor.”
Bir türlü bastıramadığımız bu isyan gittikçe tüm ruhumuzu ve bedenimizi istila ederken, dışa mutsuzluk ve huzursuzluk olarak yansıyor. Hal böyle olunca, “düşünüyorum öyleyse varım yerine üşeniyorum; öyleyse yarın” diyen bir kişilik tipine bürünen; var olan sorunları çözmek yerine erteleme yolunu seçen, nemelazımcı bir nesil olarak sorunlar yumağını kendi elimizle her geçen gün büyütüyoruz. Yaşadığımız ânın şikâyetçisi olan bizler, geçmişin hasretçisi, geleceğin özlemcisi konumunda olmaktan bir türlü kurtulamıyoruz.
İçi kan ağlarken dışarıdan iyi görünmeye çalışan ve gerçekte bizden daha kötü durumda olan insanlara zaman zaman da gıpta etmekten kendimizi alamıyoruz. İçine düştüğümüz bu ruh hali tamda merhum Ziya Paşa’nın “Çok mukbili gördüm ki güler, içi kan ağlar, handan görünen herkesi Hürrem mi sanırsın?” dediği türden.
Oysa her şeye rağmen mutlu ve huzurlu olmak elimizde. Evet, cümleyi yanlış okumadınız her şeye ama her şeye rağmen…
Peki, bunun sırrı nedir? Diye soracak olursanız, bence işin sırrı: ‘’Sevmediklerinize sabretmedikçe sevdiklerinize kavuşamazsınız’’ Hadis-i Şerifinde;
“Aba da bir, diba da bir; memnun olup giyene,
Güzel de bir, çirkin de bir; güzellikle sevene,
Acı da bir, tatlı da bir; iştah olup yiyene,
Fakir de bir, zengin de bir; haline şükredene” anoniminde ve Üstad Bediüzzaman’ın:
“O’nu tanıyan ve itaat eden zindan da dahi olsa bahtiyardır, O’nu unutan saraylarda da olsa bedbahttır…”
“Aklı başında olan ne dünyada kazandığına mesrur, ne de kaybettiği şeye mahzun olmaz…”, “Dünyayı bir misafirhane olduğunu bilmek ile hayatın dağlarvâri dalgaları içinde selâmet ile iki hayatın mutluluğuna kavuşmak işin mihenk noktasıdır...” sözlerinde gizli.
Bu sırları yeniden keşfetmek ve hayatımıza yeni bir başlangıç yapmak içinse zaman; Berat zamanı. İdrak ederek yeni bir başlangıç yapmanız ve beratınızı almanız dileğiyle, Berat kandiliniz kutlu olsun.