"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Demokratik günlere

Kübra ÖRNEK KORKMAZ
16 Mart 2019, Cumartesi 00:40
Din, güneş gibidir.

Üflemekle sönmediği gibi, yerdeki cam parçalarına da alet olamaz. Umumun malı olan bir değer, kişilerin çıkarları uğruna heba edilemez. Bu, değişmeyen İlâhî bir kuraldır.

Siyaset, menfaat üzerine döndüğünden, dine büyük zarar verir. Çünkü menfi siyasette her şeyi kendi çıkarlarına alet eden kör bir mantık vardır. Dinde ise hak ile batılı, doğru ile yanlışı, helâl ile haramı ayıracak vicdan  hâkimdir. Bu açıdan dinin, hür şekilde kalarak, maddî ve manevî hiçbir şeye alet edilmemesi gerekir. Çünkü din, hayata hayat olan, nur katan, doğrudan ulaşılması gereken ulvî bir değerdir. Amaçtır, esastır. Amacı, araçlaştırdığımızda netice akim kalır.

Herkesin dine manevî değerlere ihtiyacı var. Siyaset, belli bir görüşün düşüncelerini yansıtarak, yalnızca bazı kesimleri ilgilendiriyor. Bu noktada dinin toplumu ayakta tutan kayyum bir değer olduğunu hatırlamak gerekir. Böyle kudsî bir dini, belli bir zümreye mal etmek, kimsenin hakkı değildir.

Evet dini siyasete alet etmek, dine büyük zarardır. Biz, ancak Bediüzzaman’ın dediği gibi siyaseti dine hizmetkâr yapabiliriz. Bediüzzaman, Celal Bayar’a yazdığı mektupta, dinin rıza-yı İlâhîden başka hiçbir şeye, hattâ dünyaya ve saltanata dahi âlet edilmemesinin esas mesleğimiz olduğundan bahsediyor ve diyor: “Evet, biz dini siyasete alet değil, belki vatan ve milletin dehşetli zararına siyaseti mutaassıbane dinsizliğe alet edenlere karşı; bizim siyasete bakmamıza mecburiyet-i kat’iye olduğu zaman, vazifemiz siyaseti dine alet ve dost yapmaktır ki, üç yüz elli milyon kardeşlerin uhuvvetini bu vatandaki kardeşlere kazandırmaya sebep olsun. 

Elhasıl: Bize işkence edenlere, siyaseti asabiyetle dinsizliğe alet etmelerine mukabil;  biz de siyaseti dine alet ve dost yapmakla bu vatan ve milletin saadetine çalışmışız.” 1

Din gibi ezan, bayrak ve bütün millî-manevî değerlerimiz de, siyasete alet olamaz. Cemiyet binasını ayakta tutan bu değerler, siyaset gibi sağlam olmayan temeller üzerine bina edilse zulüm olur. 

Bu değerleri ancak işine geldiği zaman kullananlar ise, dine ve toplumdaki sosyal dokuya büyük zarar verir. Toplum içindeki bağları zedeler, birlik ve beraberliğe manevî bir dinamit gibi tahribat yapar.

Hem siyaset dinamik bir süreçtir. Bu araç her zaman ve zemine, topluma göre değişiklik arz ettiğinden sürekli yeni tavır gerektiriyor. Ancak mevcut siyaset, makyavelist felsefeden besleniyor. Machiavelli’e göre zafere giden her yol mübahtır. Yani amaca ulaşmak için, her araç yasaldır. Hatta bunların dinî, ahlâkî, hukukî bir sınırı da yok. 2 Maksada ulaşmak için, her türlü gerilimi şiddeti kendi politik alanı çerçevesinde kullanabilir. Bununla birlikte kullanılan değerlerle algı operasyonları yapılıyor, toplum kutuplaştırılıyor. Bu durum şiddeti arttırır, kamplaşmayı körükler, birlik ve beraberliğimizi zedeler. Propaganda ile her türlü yalana revaç verir. Bu gerilim ortamında din zarar görür. 

Bediüzzaman, bu iman zaafiyetini bir asır öncesinden tesbit ediyor. Din adına ortaya çıkmak gerektiğini iddia edenlere mukabil bu milletin asgarî müştereğinin hürriyet ve demokrasi       olduğunu söylüyor. İrlandalı yazar, siyaset bilimci George Bernard Shaw, “İngiltere’de  demokrasi kemale ermiştir. Bir adım ötesi İslâm’dır” diyerek, Asr-ı Saadet modeline            yetişmek için, önce demokrasinin yaşanması gerektiğini söylüyor. 

Ve Demokrasinin mimarı olan isimlerden Süleyman Demirel, “Kışlaya, camiye, okula siyaset girmesin” diyerek durumu özetliyor.

Velhasıl, bizim demokrasiye, ekmeğin hürriyete tercih edilmediği bir sisteme ihtiyacımız var. Bu ise şahsı manevî rejimi olan demokrasi, hak, hukuk, adalet ve meşveret ile mümkündür. Sadece demokratik ülkelerde muhalefet vardır. Demokrasilerde birbirini hazmetmek, karşı tarafa toleranslı davranmak esastır. Rakiplerin düşman olarak ilân edildiği bir sistemde, demokrasiden bahsedilemez. Siyaseti dine alet edenlere karşı; biz de siyaseti, dinimize, hizmetimize dost yapmaya mecburuz. 

Demokratik günlere ulaşmak ümidiyle..

Dipnotlar:

1) BSN, Emirdağ Lâhikası, İstanbul, Yeni Asya, s. 264

2) Orhan Hançerlioğlu, Düşünce Tarihi ve Felsefe Ansiklopedisi (İstanbul, Remzi Kitabevi) 

Okunma Sayısı: 1365
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı