"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Gençlik ve İman

Kübra ÖRNEK KORKMAZ
03 Mart 2018, Cumartesi
Asrın getirdiği tereddütler girdabında boğuşan gençlik, büyük bir imtihanla karşı karşıya.

His ve heva yönünden büyük tramvalara maruz kalarak, ahir zaman tahribatını yaşıyor. Kör hislerin anaforunda çırpınan bu gençler, kendilerine uzanacak şefkat ve merhamet elini bekliyor. Evet, toplumda en fazla şefkat ve merhamete ihtiyaç duyan kesim gençlerdir. Çünkü  akıl, ruh ve kalbi devre dışı bırakan heva ve vehim, nefis ve şeytan marifetiyle çok büyük tahribatlar yapar. Buna karşılık Üstad Bediüzzaman şöyle bir çözüm sunuyor: “İşte ey hayat-ı dünyeviyenin zevkine müptela ve endişe-i istikbâl ile istikbâlini ve hayatını temin için çabalayan bîçareler! Dünyanın lezzetini, zevkini, saadetini, rahatını isterseniz, meşrû dairedeki keyfe iktifâ ediniz; o, keyfinize kâfidir”1 Bu hakikatler, gayri meşrû dairedeki lezzetlerin içerisinde bin elem olduğunu beyan ederek ufkumuzu aydınlatıyor.

Yine başka bir ifadeyle “Hayatın lezzetini ve zevkini isterseniz, hayatınızı iman ile hayatlandırınız ve feraizle zinetlendiriniz ve günahlardan çekinmekle muhafaza ediniz.”2 diyerek bizlere hakikî saadetin imanla mümkün  olduğunu söylüyor.  Ölü kalpleri ve ruhları dirilten bu mesajlar, gençlerin manevî dünyalarında makes buluyor. Ve onları hayata bağlıyor. Kalp ve ruhlarında derin yaralar açan günahları iman ilâcıyla tedavi ediyor. Evet kalbî ve ruhî hastalıkların ilâcı iman vitaminleridir. Gençliğin buna ihtiyacı var.

Asrımız hedonizm asrı olduğu için, ona çare ancak Kur’ân eczanesindeki iman ilâçlarıdır. Hayatını İman ve Kur’ân dâvâsına veren Bediüzzaman, bizlere muazzam bir reçete sunuyor. Hakikî zevk, elemsiz lezzet, kedersiz sevinç ve hayattaki saadet’in yalnız imanda ve imân hakikatleri dairesinde olduğunu  söylüyor. Yoksa, dünyevî bir lezzette çok elemler var. Bir üzüm tanesini yedirir, on tokat vurur gibi, hayatın lezzetini kaçırıyor.

Bütün problemlerin Allah’ı tanımamaktan kaynaklandığını düşünürsek, ilk önce iman-ı billah tohumları ekilmelidir. Çünkü O’nu tanıyarak iman edebiliriz. Gençlikte sağlam bir iman kazanıldığında ahlaki ve  insanî özelliklere önem veren bireyler yetişir. Bu da toplumu erozyonlardan kurtararak, çağlar ötesine götürür.  Zamanın getirdiği tahripler ancak bu sayede aşılır. Bu sayede elmas kıymetindeki gençlik, ebediyete ulaşır.

Dipnotlar:

1. Sözler, s. 130.

2. Kastamonu Lâhikası, s. 217.

Okunma Sayısı: 2625
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı