Gençlikte karşılaşılan en büyük tehlikelerden birisi kötü alışkanlıklardır.
Bir çok zararlı alışkanlıklar bu dönemde edinilir. Bunların başında sigara, alkol, madde ve sosyal medya bağımlılığı geliyor. Maalesef gençler, hislerinin galeyanda olması sebebiyle kolayca bu tuzaklara düşebiliyor. Özellikle sosyal medya, cazip hale getirilerek, manevî değerleri tahrip etmekte. Maddî hayatta kazanılan başarılar, gösterişli eğlenceler, sahte mutluluğu gizlemeye kâfi gelmiyor.
Evet bir ülkeyi düşürmek isteyenler, gençlerden başlar. Çünkü ahlaksızlıklar arttığında toplum çöker. Ayrıca Allah’ı ve ahireti düşündürmemek, insanların mane- vî hayatıyla birlikte maddî hayatını da tehdit ediyor. Çünkü Allah korkusu olmayan bir insan her şeyi yapabilir.
Toplumda gerçek anlamda bir huzurun ve güvenliğin sağlanması için Kur’ân ahlâkıyla ahlâklanmış bireylere ihtiyaç vardır. Dini bütün gençlerin yetişmesi bu ihtiyacı ortadan kaldırır.
Bağlanacağımız şey, zarara götürecek bağımlılıklar yerine, Kur’ân ve hakikatleri olmalı. Gençleri zararlı olan her şeyden uzaklaştırmak için manevî takviyelerle birlikte çalışmalar yapılmalı. Bu konuda devlete, sivil toplum kuruluşlarına ve ailelere büyük görev düşüyor. Fransa’da okullarda sigara bağımlılığına karşı sivil toplumların verdiği mücadele ile sigara alışkanlığını önleme konusunda çok ciddî adımlar atıldı. Bizde de çok daha ciddî çalışmalar yapılabilir. Çünkü sigara kötü alışkanlıklara başlamak için ilk adım gibi. Zararlı alışkanlıklar, bir kereyle başlayabiliyor.
Bu konuda Bediüzzaman’ın şu ifadesini ders almak lâzım. “Hazer et, dikkatle bas, batmaktan kork. Bir lokma, bir kelime, bir dane, bir lem’a, bir işarette, bir öpmekte batma. Dünyayı yutan büyük letâiflerini onda batırma...” 1
Zaman geçiyor. Bizim bir anımız bile çok kıymetliyken, onu öldürmek ne kadar hakikate zıt görüyoruz. Demek bir kereden bir şey olmaz dememek lâzım. Nefis, bildiğini daha çok ister. His, şeytan uğraşır, daima kötülüğe teşvik eder. Zararlı alışkanlıkları yasaklamak yerine, insanların eğitilmesi şart. Maalesef eğitim seviyeleri yükseldikçe bu alışkanlıklar artabiliyor. Bu durum, Japonya yada ABD gibi eğitim seviyesi yüksek toplumlarda da tehlike arz ediyor. Ki bizde iman gibi güzellikler varken daha fazla yaşamak gerekir.
Eğitim de öncelik din ve ahlak olmalı. Akıl, kalp ve ruh aç bırakıldığında, yerini kötü alışkanlıklara verir. Halbuki duygularımızı iman ve ibadetle doyurursak, her anımızı güzelleştirmiş oluruz. Dünya lezzetlerine dalmamak ve ahireti hatırlatmak için şu hakikati okumakta fayda var:
"En hayırlı genç odur ki, ihtiyar gibi ölümü düşünüp âhiretine çalışarak, gençlik hevesâtına esir olmayıp gaflette boğulmayandır.”2
Dipnotlar:
1) Lem’alar, On yedinci lem’a.
2) Mektubat, s. 399.