Yaz tatilinin en kıymetli zamanında kendimizden vererek gelebildiğimiz Hızlandırılmış Eğitim Programı bugün sona erdi.
Kardeşlerimizin samimane tavırları ve uhuvvetleriyle çok istifadeli bir program geçirdik. Risale-i Nur’daki imanî, içtimaî ve siyasî meseleleri derin müzakerelerle inceleyebildiğimiz eğitimler gerçekleşti. Bu sayede aklî, ruhî, kalbî bataryalarımız ı doldurduk.
Biliyoruz ki, imanımızı kamçılayacak, dâvâmıza güç verecek faaliyetlere ihtiyacımız var. Bunun için gelinen programda, bir ay gibi bir zamanda duâlarımıza, sevaplarımıza ortak olacak dostlar edindik. Karşılaştığımız zorluklar elbette olacaktır. Şevk alışverişiyle sebat edersek, herşeyi aşarız inşaallah. Çünkü zaman cemaat zamanı. Ahir zaman yıkıcı tahribatı, ancak Nur mesleğinin esası olan uhuvvetle aşılır. Sadakat timsali merhum Hulusi Yahyagil Ağabey, uhuvvetin öneminden şöyle bahsediyor, “Ben size bir şey söyleyeyim mi, bir sır vereyim mi? Nur Talebesinde uhuvvet ruhu gelişmezse, o Nur Talebesi’nde marifet sırrı da gelişmiyor açılmıyor. Çünkü uhuvvet, Risale-i Nur’un şahs-ı manevisinin ruh-u manevisi hükmündedir. Uhuvvet, dâvânın kayyum-u manasındadır. Uhuvvet ruhu çökünce, Risale-i Nur’un şahs-ı manevisine de, alâkadarlık noktasında gelen füyuzat artık gelmiyor. Risale-i Nur Talebesi Risaleyi okuyor, malûmatı artıyor, fakat marifeti, istikameti ve ihlâsı artmıyor. ‘’ Demek kardeşimizin iyiliği için kalpten duyduğumuz o derin his hizmet edecek. Hakikatler zaten muhafaza ediliyor. Bize düşen uhuvveti, muhabbeti, sadakati yaşatmaktır. Bediüzzaman gibi izzetini ölümden üstün tutan bir zat bakın ne diyor, “Bin haysiyetim olsa kardeşlerimin mabeynindeki muhabbete ve samimiyete feda ederim.” O halde bizlere ne oluyor ki, Üstad’ın haysiyetini feda etmekten çekinmediği hakikatleri göremiyoruz? Dar dairemizde bile birbirimize sahip çıkmayarak zarar veriyoruz? Mabeynimizdeki muhabbet ve samimiyet hizmete kuvvet veriyorsa, uhuvvete çalışmalıyız.
Bir nebze olsun bu hakikate çalıştığımız nadide bir programın ardından unutamayacağımız zamanlar biriktirdik. Kırk kişiyi toparlamak zor olsa da, her anımıza değer verdik. Müzakerelerle uzayan derslerdeki lezzetleri, çay saatlerindeki muhabbetleri, uykulara değişmediğimiz terastaki sohbetleri, serbest kısa vakitlerde İstanbul gezmelerini, tesbihata toplamak için kat kat dolaşmaları, kardeşimizden gördüğümüz sadakati ihlâsı unutamayız. Şimdi aldığımız şevkle daha çok çalışma zamanı. Her kardeşimiz gittikleri yerleri aydınlatırsa, nurun kandili sönmeyecek inşaallah.
Kapanış programıyla, tezlerini sunan genç kardeşlerimize katılım belgelerini ve hediyelerini takdim ettik. Nurlu yüzler, parlayan gözlerle duygu ve düşünceler paylaşıldı. Bundan sonra daha ihlâslı, daha müdakkik, daha dinç gençler vardı. Hüzün ve sevinçle son değil, yeni bir başlangıçtı. Muhabbet ve uhuvvet dolu nice programlara..