"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İnsanda değerler haritası

Kübra ÖRNEK KORKMAZ
18 Ekim 2015, Pazar
İnsanın vücuduna, organlarına maddî ve manevî potansiyeline baktığımız zaman insan yaratılış noktasında çok önemli bir konumda olduğunu idrak ediyor.

Âdeta maddî ve mânevî (mülk ve melekut) bir araya getiren bir muhteva zenginliğine sahiptir. Kâinatın yaratılış gayesi insanların yaratılması ile mânâ kazanmıştır. Sahip olduğumuz değerler kâinatta cari olan kanunların özünü teşkil ediyor. Kâinat kitabının bir tefsiri olan Kur’ân-ı Azimüşşan insanın bu mahiyetine dikkat çekmektedir. 

Risale-i Nur, kâinat ağacının en son ve en cemiyetli meyvesi  ve şu âlem-i kebirin bir misâl-i musağğarı olan insanı, bütün mahiyetiyle ve cihetleriyle ve nereden gelip, nereye gideceğini ve bu dünyadaki vazifelerini en mükemmel bir şekilde anlatmıştır. 

“İnsan, göklerin, yerin, dağların yüklenemediği o emaneti yüklenmiştir.” Şu hadis-i sahih de bu mânâyı teyid eder:

“Ne gökler, ne de yer beni içine alamadı. Fakat bir mü’min kulumun kalbine yerleştim.”1 Ne dağlar, ne sahralar güneşi kemaliyle gösterir. Fakat küçük bir ayna güneşi net bir şekilde yansıtabilir. Demek ki mü’minin kalbi Allah’ bilebilecek hassas ve şeffaf bir aynadır. Kalp için “Nazargâh-ı İlâhî” denilmesi de bundandır. Yani “Allah, cesedlerinize, suretlerinize bakmaz. Lâkin kalplerinize nazar eder.”2 hadisinden de anlaşılabilir.

O halde insan mahiyetini anlarsa ona göre hareket ederse hakikî mânâda insan olabilir. Ona bahşedilen aklı, kalbi Allah hesabına kullanmadığı takdirde hayvan veya camid hükmünde olur. Yani insan Allah’ın izniyle cüz-i iradesiyle yön vererek aklını  ya meşum bir âlet ya da kâinat anahtarı konumuna getirir.

Pakistan’lı Nobel ödüllü fizikçi Prof. Dr. Abdüsselam; “Kur’ân’ın yedi yüz elli âyeti (yaklaşık sekizde biri) inananları tabiatı incelemeye, nihaî gerçeği arayışlarında akıllarını en iyi şekilde kullanmaya; bilgi elde etmeyi ve ilmî düşünceyi toplum hayatının bir parçası kılmaya teşvik eder. İslâm Peygamberi (asm) bilgi ve ilim arayışının, kadın-erkek her Müslümanın vazifesi olduğunu bilhassa belirtmiştir,” der. 3

İslâmın temel dinamiklerini ifade etmektedir. Diğer Risalelerde beyan edildiği gibi, hak, hukuk, adalet, iktisat, şefkat, merhamet İslâmiyetin değerler haritasında ilk sırayı aldığını görüyoruz. Bu bir bakıma insaniyet-i Kübra olan İslâmiyetin temel esaslarıdır. Sahip olduğumuz fikirler, yaşadığımız hayat, takip ettiğimiz yol bu esasların yaşamasından başka bir şey değildir. Fatiha da ifade edilen Sırat-ı müstakim (dosdoğru yol) bu kudsî değerle “enamte aleyhim” (Allah’ın nimet verdikleri) Allah’ın lütfuna, ihsanına mazhar olanlar; peygamberler, evliyalar, asfiyalar, şühedalar, salihlerin yolunu gösteriyor. Bütün dinlerde dinin mahiyeti ve esası şu temel değerleri korumayı esas alır.

Bu değerlerin iman, hayat, ahlâk, fazilet, ibadet, adalet, merhamet, haya ve edep olduğunu görüyoruz. İnsanlar bu değerler ile değerlenir. Bu değerlerden mahrumiyetle insanlığı sükûta erer. Bunları şöyle tablolaştırabiliriz:

Din hayatı korur, öldürmeyi yasaklar. Nesli korur, zinayı yasaklar. Malı korur, hırsızlığı yasaklar. Aklı korur, içki ve her türlü aklı uyuşturan maddeyi yasaklar. Tevhidi korur, ihtilâfı, keşmekeşliği, nifakı yasaklar.

İslâmî bir toplum da, bu değerler haritasında kıvamını bulur. İnsanlık bu değerler ile insanî erdemlere ulaşır. Toplum bu değerlerle gelişir. Ahlâk yükselir. Edep ve haya kutup yıldızı gibi parıldamaya başlar. Bunun özünü de şu formül teşkil eder:

“İman, amel, ihlâs, tesanüd, ittifak, eşittir, İnsan-ı Kâmil”

Yani iman, amel ile kıvamını bulur. Amel, ihlâs ile kıvamını bulur. İhlâs, tesanüd ile kemale erer. Tesanüd, ittifakla olgunluğa erer. İttifak, ittihada sebep olur. Zengin İslâm terminolojisinde tevhid kavramları özünü oluşturuyor.

İslâmda ferdi kavramlar yer almaz. Şahıs değil şahsî manevî endeksli yapı esas alınır. Bu kâinattaki maksat-ı İlâhininde bir tezahürü olsa gerek. Cami, cemaat, Cuma gibi kavramlar hep çoğunluğu esas alır.

“Zaman cemaat zamanıdır. Cemaatin ruhu şahs-i manevidir.”4

Bu işin çerçevesini oluşturur. Muhabbet, uhuvvet bu işin mayası olurken; kin, husûmet, ihtilâf toplumu ayrıştıran manevî virüsler olarak ortaya çıkar. Dünya ve ahiret saadetini esas alan İslâm medeniyetinin temel karakteri ilim, irfan ve ümrana kapı açan bir mahiyet arz ettiğini görmekteyiz.

Din birliğin, muhabbetin, uhuvvetin insanı insan eden değerlerin sembolüdür. Din bir güneş gibi bütün insanî değerleri ortaya çıkarır.

Bediüzzaman Said Nursî dinin mâna ve mahiyetini çok güzel bir şekilde ifade etmiştir:

“Din, milliyetin hayatı ve ruhudur.”5

“Nimet-i kâmile ancak dindir.”6

Evet din esenliktir, saadettir. Şefkat, merhamet, hürmet toplumu iman ile yoğurup, irfan ile mayalar.

“Din hayatın hayatı hem nuru, hem esası ihya-yı din ile olur bu milletin ihyası.”7 Bu vecize bu değerlerin ortaya çıkarılmasını sağlayan dinin toplum için ifade ettiği anlamı bize ders veriyor. Bitki için toprak, balık için su, insan için hava gıda ne ise din de odur.. Din Hayattır…

İşte insanda böyle değerler mevcutken idrak edememek ne büyük bir akılsızlıktır. Öyleyse, “Ey insan olan insan! Kendini oku. Yoksa hayvan ve camid hükmünde insan olmak ihtimali var.”8

Hakikî mânâda insaniyete erişmenin yolu ise imandan geçiyor.

Evet, bütün bu mânaları ders veren ve insaniyet sırlarını keşfedip, açıklayan asrımızın rehberi hüviyetindeki Risale-i Nur’dan bütün insanların ve insanlığın mutlaka ders alması lâzım ve elzemdir.

Dipnotlar:

1) Acluni, Keşfü’l-Hafa, II, 195.
2) Müslim, Birr, 32. İbn-i Mace, Zühd, 9.
3 .İdealler ve Gerçekler” (Adüsselam)
4)http://www.yeniasya-international.de/2012/09/nobelli-musluman-fizikci/
5) Bediüzzaman Said Nursî, Kastamonu Lâhikası, s. 87.
6) Bediüzzaman Said Nursî, Hutbe-i Şamiye, s. 56.
7) Bediüzzaman Said Nursî, Sözler,s. 761.
8) Bediüzzaman Said Nursî, İşaratü’l-İ’caz, s. 127.

Okunma Sayısı: 2185
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı