"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İrade ve hikmet açılımları

Kübra ÖRNEK KORKMAZ
19 Eylül 2017, Salı
Allah’ın Levh-i Mahfuz’da kayıt altına aldığı iki kitabı vardır.

Bu kitaplar  ilahi ilme unvan olmuş birer kayıt levhası mahiyetindelerdir. Levh-i Mahfuz’un birer defteri, İlâhî ilmin birer unvanıdırlar. Biri irade sıfatından gelen kâinat kitabı Kitab-ı Mübin, diğeri ise hikmet ve hakikati ifade eden İmam-ı Mübin’dir..

Bediüzzaman İmam-ı Mübin’i şöyle tarif eder:

“ İmam-ı Mübin ilim ve emri ilahinin bir nevine bir ünvandır. Alem-i şehadetten ziyade alem-i gayba  bakıyor. Yani zaman-ı halden ziyade mazi ve müstakbele nazar eder. Yani her şeyin vücud-u zahirisinden ziyade aslına, nesline, köklerine ve tohumlarına bakar. Kader-i İlahinin bir defteridir.”1

Kitab-ı Mübin ise:

“Amma ‘Kitab-ı Mübin’ ise, alem-i gaybdan ziyade, alem-i şehadete bakar. Yani, mazi ve müstakbelden ziyade, zaman-ı hazıra nazar eder ve ilim ve emirden ziyade, kudret ve irade-i ilahiyenin bir ünvanı, bir defteri, bir kitabıdır. İmam-ı Mübin kader defteri ise, Kitab-ı Mübin kudret defteridir.”2

Demekki Kitab-ı Mübin islamiyeti temsil ediyor. Kâinat kitabındaki  Allah’ın eserleri, fiilleri, esması, şuunatı temsil eder. Kitab-ı Mübîn şu varlık âleminde boy gösteren her şeyin yaratılış plânını ve programını ifade ediyor. Meyvelerin çekirdeklerinde, canlıların yumurtalarında kendilerinden çıkacak varlıkların bütün özellikleri yazılıdır. Demek ki tabiattaki her varlığa bir plân ve programa göre vücut verilmiştir. Ama bir kısım insanlar bu programı o varlığın kendi tabiatına vererek İlâhî ilmin bir levhası olan Kitab-ı Mübîn’i yok saymışlardır.

Çekirdekler parçalanıyor, filizleniyor, büyüyor. Daha sonra çiçeklerle, meyvelerle boy gösteriyorlar. Bütün bunlar o ilk programda derç edilmiş ki, sonrasında karışmadan vazifelerini yapıyorlar. Kısacası ağacın her şeyi o çekirdekte yazılıdır. Ve bu kayıt Kitab-ı Mübîn’den haber veriyor.

Diğer yandan, bir çekirdek hangi bahçeye ekilecek, büyüme aşamasında nelere maruz kalacak, sonunda neler olacak bilinmiyor. Bütün bunları o programın içinde bulmak mümkün değil. Bunlar da yine İlâhî ilim dairesinde meydana geldiğine göre, bütün bu safhalar da yine bir ilme ve bir kitaba göre vücut bulmalı. İşte bu kitap da, İmam-ı Mübîn’dir.

Yani Kitab-ı Mübin ; mülk, şehadet, irade ve zahire bakar.

İmam-ı Mübin ise, melekut, âlem-i gayb, hikmet ve bâtına bakar.

Bilgisayarın kasası mülk ise onun programı ve yazılımı ise melekuttur. Kâinattaki mülk ve melekuttaki değerler insanda bir araya gelmiştir. İnsan mülk ve melekutu birbirine bağlayan bir irtibara sahiptir.

İman, İmam-ı Mübinin değerlerini taşıdığı gibi ; islamda kâinat manzumesinde görülen kanunların toplamını bağrında barındırıyor. Ve hepsinin temsil kabiliyetine sahiptir. Büyük insan olan kâinat, küçük alem olan insanı insan eden bütün özellikleri ve güzellikleri gösteriyor.

Ve İslamiyet bir insaniyet-i Kübra olarak karşımıza çıkıyor. İnsanı insan eden bütün değerler cümlesi islamın içinde mevcuttur: Hak, hukuk, adalet, şefkat, merhamet, hürriyet,  ref’et , fedakarlık , feragat , hürmet, gayret, cesaret hasıl-ı kelam..

 “Levh-i Mahfuz’un defterleri olan İmam-ı Mübîn ve Kitab-ı Mübîn’de bütün mevcudatın bütün sergüzeştlerini kaydedip yazan”ifadesiyle de anlıyoruzki, her şey ve her hadise Levh-i Mahfuz’un defterleri olan; İmam-ı Mübîn ve Kitab-ı Mübîn’de yazılmıştır. Bu meseleyi anlamak için kader risalesini de iyi hazmetmek gerekir.

Evet insanın en büyük vazifesi kainat kitabını okuyup, onu hayatına dokumaktır.

 Çünkü Hadis-i Şerifte diyor; “Allah’ın ahlâkıyla ahlâklanınız.”

Yani Allah (cc.) Âdil’dir, kullarının da âdil olmasını ister. Cenab-ı Hak, müminleri sever. Müminlerin de birbirlerini sevmelerinden razı olur. Rabbimiz affetmekten hoşlanır. Kullarının da birbirlerini affetmesinden memnun olur. Cenab-ı Hak, kullarına sonsuz ihsanda bulunur, onlarında birbirine yardım etmesini sever. Hülasa bütün güzel ahlaklar, Allah’ın ahlakı ile ahlaklanarak kazanılır.

Allah Rahim ise, kul Abdul rahim; Hakim ise Abdul hakim, Rezzak ise Abdul Rezzak olmalıdır. Ki hakiki mânâda isim ve sıfatları tecelli edebilsin.

Dipnotlar:

1) Sözler, s. 505, 30. söz. 

2) Sözler, s. 281, 23. söz.

Okunma Sayısı: 1785
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı