"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Dünya, Risale-i Nur’u okuyor

20 Aralık 2018, Perşembe 01:27
Kur’ân’ın semavî bakış açısını günümüz insanına kazandırmaya vesile olan Risale-i Nur eserlerinden Âyet-ül Kübra Çince, mesnevÎ-i nuriye macarca, 3 eser de Arnavutça neşredildi.

Tercüme eserlerle Risale-i Nur’un sesi gürleşmeye devam ediyor. Kur’ân’ın semavî bakış açısını günümüz insanına kazandırmaya vesile olan Risale-i Nur, şimdi neredeyse bir buçuk milyar nüfusluk Çin’e de  hitap etmeye başladı.

Daha önce Sözler Neşriyat tarafından Mucizat-ı Ahmediye, Tabiat Risalesi, Küçük Sözler, Gençlik Rehberi, 23.söz, Meyve ve Vesvese risaleleri Çinceye tercüme edilmişti. Şimdi de, Âyet-ül Kübra risalesi Çinceye çevrildi. Karton kapak, çanta boy hazırlanan risale, 132 sayfadan oluşuyor. Elbette insanları büyük ölçüde etkileyen iman hakikatlerine Çinlilerin de ihtiyacı var. 

MesnevÎ-i Nuriye de Macarca neşredildi

Risale-i Nur, Çince gibi birçok dile çevriliyor. Daha önce Macarca olarak, El Hüccet-üz Zehra, Mesnevî-i Nuriye, Gençlik Rehberi, Mektubat, Tarihçe-i Hayat, Küçük Sözler, Haşir Risalesi, Ramazan, İktisat ve Şükür Risaleleri neşredilmişti. Şimdi de Macarca olarak, Mesnevî-i Nuriye neşredildi. Arnavutça olarak ise 23. söz, Tabiat, Ene ve Zerre Risaleleri neşredilmiştir.

Âlem-i İslamın Risale-i Nur’a ihtiyacı var

Bediüzzaman Said Nursî’nin “Biz acele ettik, kışta geldik. Sizler cennetasa bir baharda geleceksiniz” müjdesiyle, kökleri Kur’ân-ı Azimüşşana bağlı olan bu ağacın dalları, muhteşem bir tarzda büyüyerek dünyanın dört bir yanına ulaşmıştır.

  

Nur ağacının meyveleri insanlığın istifadesine sunulmuştur. Nur eserleri sadece Türkçe olarak kalmamış, birçok dünya dillerine çevrilerek, Risale-i Nur’a âlem-i İslâmın ne kadar ihtiyacı olduğunu ispatlamıştır.

Risale-i Nur’u aslından okumak için Türkçe öğrendi

Risale-i Nur’un farklı dillere çevrilmesi, milyonlarca insanın imanını kurtarmasına vesile olmuştur. Bunlardan birisi de Rus asıllı bir Alman, Anton Pech. Hamburg’da eşi ve bir oğluyla birlikte hayatını sürdürmektedir. Günün birinde Hazret-i İbrahim’in hayatını ve Risale-i Nur’u tanır. Çok etkilenir ve Müslüman olmaya karar verir. Adını İbrahim olarak değiştirir.

  

Oğlunun adını da İsmail’e çevirir. Eşine de İslâmı teklif eder, ama kabul etmez. Bunun üzerine herhangi bir dine mensup olmayan eşiyle evliliğine son verir. Bu arada ilk olarak Almanca tercümesini okuduğu Risale-i Nur’un aslının çok daha esaslı olacağını fark eden İbrahim, hemen Türkçe ve Osmanlıca öğrenir ve o günden sonra Nurlar’ı hep aslından okur ve günlük hayatta da bu dili kullanmaya özen gösterir.

“NUNA” MÜSLÜMAN OLDU

İbrahim’in büyük bir derdi vardır. O da komünist rejimde dinsiz bir ömür süren 60 yaşlarındaki annesinin ölmeden önce Müslüman olmasıdır. Başlarda annesi istemez. Fakat İbrahim vazgeçmeden annesine İslâmı anlatmaya devam eder. Sonunda annesi İslâmı bir şartla kabul edeceğini söyler. O da oğlu ve torunu gibi adını değiştirmek istemediğidir. Oğlu çok sevinir, bunun şart olmadığını söyler ve annesi “Nuna” adıyla birlikte Müslüman olur. Annesine Risale-i Nur’un Rusça tercümelerini veren İbrahim zaman zaman da ona dersler yapar, ilmihal öğretir, ona özel zikir ve tesbihat kitapçıkları hazırlar. İhtida etmiş her ecnebi gibi, İbrahim de Türkiye’ye gelip Nur hizmetlerini yerinde tanımak ve Urfa’ya gelip Hazret-i  İbrahim’in diyarını görmek ister. Rehber, Halil İbrahim dergâhını gezdirirken bir yandan da anlatır. Ve Hazret-i İbrahim’in annesiyle birlikte sığındığı mağaraya geldiklerinde, rehber şunu söyler: “İşte burası da Hazret-i İbrahim’in annesiyle sığındığı mağara. Annesinin adı: Nuna.”1 İbrahim kulaklarına inanamaz. Sevinç gözyaşlarıyla annesini arar. Yaşlı kadının şaşkınlığı ve sevinci o kadar büyük olur ki, şükür secdelerinden başını alamaz. Bugün itibariyle Nuna teyze 14 cilt Külliyatı Türkçe bilmediği halde aslından üç defa bitirmiştir. Bununla birlikte Rusça tercümeleri de okur. Her gün yeni bir sûre ve zikir ezberler. Günlük Cevsen ve Kur’ân hatmine dahil olur. Namazları evvel vaktinde kılar ve tesbihatı asla aksatmaz. İbrahim ise, şu anda halen Köln’de medresede hizmetine devam ediyor. Allah onlardan ve emsallerinden ebeden razı olsun.

 

BEDİÜZZAMAN: “BÜTÜN DÜNYAYA OKUTTURACAĞIM”

Bediüzzaman’ın, dâvâsını bütün dünya milletlerine duyurmak istediğini şu sözlerinden anlıyoruz. Bediüzzaman’a samimî dost ve talebe olan Sıddık Süleyman anlatıyor: “Hz. Üstad ile birlikte kırlara giderken içimden şöyle geçirdim. ‘Risale-i Nurlar’ı biz yazıp biz okuyoruz, bunları bizden başka kim okuyacak?’ Ben Üstad Hazretleri’nin arkasından yürüyordum, birden Üstad geri dönerek sert bir şekilde, ‘Keçeli, kardaşım göreceksin ben bunları bütün Dünyaya okutturacağım’ dedi ve yoluna devam etti.” O gün Bediüzzaman’ın dediklerini bugün daha iyi anlıyoruz. Risale-i Nur eserleri, dünyanın dört bir yanında yaklaşık elli dile çevrilerek okunmakta. Ve insanlık Risale-i Nur ile imanlarını kurtarmaktadır.

KÜBRA ÖRNEK - İSTANBUL

Dipnot

1) Sâlebî-Arais s. 74.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları: 1/145-146.

 

Okunma Sayısı: 6484
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı