"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

'Payitaht Abdülhamid' dizisi durdurulmalı!

05 Mart 2017, Pazar 11:58
Türkiye Yazarlar Birliği Vakfı'nın kurucularından D. Mehmet Doğan, “Payitaht Abdülhamid” dizisini eleştirdi: Tarih idrakimize saldıran bu dizi durdurulmalı!

"TRT kurumu gerçek tarih idrakinden yoksun, tarih şuurumuza ağır darbeler indiren, Sultan Abdülhamid’i mahalle kabadayısı derekesine düşüren bu diziyi bir an önce durdurmalı veya bu muhtevada yayınlanmasına müsade etmemeli!" diyen Doğan'ın tyb.org.tr'de yayınlanan 3 yazısından ilgili kısımlar şu şekilde:

Neresinden tutulsa sapır sapır dökülen TRT’nin “Payitaht” dizisinde gûya şeyhülislam efendi, Sultan Abdulhamid için “Yeryüzünde Allahın halifesi...” hitabında bulunuyor.

Osmanlı sultanları kendileri için böyle bir tanımlama yapmış olabilirler mi? Daha doğrusu “halife”ler “Allahın halifesi” midir?

Bu Abdülhamid’i yüceltmek için uydurulan salakça bir sözden başka bir şey değil!

Vakıa Osmanlı sultanları “zıllullah-ı fi’l-arzeyn” olarak anılırlar. Bunu “Allahın yeryüzündeki gölgesi” olarak çevirebiliriz. Şimdi hamakatperdazane yorumlar yapılabilir, bu ifadenin arkaplanını söyleyelim.

Peygamber efendimize isnad edilen bir söz var: “Hükümdar, yeryüzünde Allahın gölgesi gibidir, zulme uğrayanlar onlara sığınır. Hükümdar eğer adaletle hükmederse, Allah katında mükafatını alır, zulmederse de vebali onundur.”

Bu söz kendini adalet üzere gören sultanların ““zıllullahıfi’l-arzeyn” sıfatını benimsemelerine yol açmıştır. Nitekim Kanunî Sultan Süleyman da fermanlarında bu unvanı kullanmıştır. Fakat hiçbir halife, tabiî Osmanlı hükümdarları dahil, kendilerine Allahın yeryüzündeki halifesi olarak görmemişlerdir. Bu gûya “tarihî” dizide öylesine ahmakça sahneler var ki, birisi de bu. Güya Osmanlı şeyhülislamı padişah için böyle bir tanımlama yapıyor! Hem de bunu eski tabirle cazgır edasıyla, şimdiki söyleyişle sunucu gibi yapıyor!

Osmanlı şeyhülislâmı kim olursa olsun, bin türlü merhaleden geçtikten sonra bu makama ulaşır. Dinî ilimlerde tartışılmaz otoritedir. Kelâmın hükmünü bilir, sözü yerli yerinde kullanmayı önemser. İçlerinden bir hayli büyük şair çıkmıştır. Dolayısıyla bu dinî kavrayışı rencide eden ifadeyi asla kullanmazlar.

Peki Abdülhamid Allahın yeryüzündeki halifesi olabilir mi? Allah insanları yeryüzünde halifesi olarak yaratmıştır. Kur’an-ı Kerim’de bu mealde âyetler mevcuttur. Yaratılmışların en şereflisi olan insan Allahın yeryüzündeki halifesidir.

Hoşca bak zâtına kim zübde-i âlemsin sen
Merdüm-i dideyi ekvan olan âdemsin sen

Galip Dede şöyle söylüyor: Kendine iyi bak, sen âlemin özüsün, yaradılışın göz bebeği olan insansın!

İnsanlar yeryüzünde Allahın halifesidir, bu anlamda Abdülhamid de Allahın halifesidir! Fakat burada kastedilenin farklı olduğu ortadadır.

“Halife” ne demektir? Önce bunu bilmek gerekiyor. İlk anlam, “birinin yerine geçen, vekil, halef.” Bu anlamda her mevki sahibi kendinden öncekinin halifesidir. Tarikatlarda şeyhin el verdiği ve kendisinden sonra şeyh olmaya layık bulduğu kişiye de “halife” denilir. Bâb-ı Âli kaleminde çalışan kâtipler de “halife” olarak anılır. (Kâtip Çelebi’ye “Hacı Halife” denmesi bundandır). Aynı zamanda “kalfa, usta yardımcısı” demektir.

Kelimenin bizi burada asıl ilgilendiren mânası şudur: “Hz. Peygamberin halefi, vekili ve müslümanların başı; emirü'l-müminin, İslâm devlet reisi, imam.”

Sultan Abdülhamid devrinin en kudretli Müslüman devletinin reisi olarak halife idi. Ayrıca, Yavuz Sultan Selim’in Kahire’deki son Abbasi halifesi 3. Mütevekkil’den hilafeti devraldığı düşünülürse, Abdülhamid tarihen de halifedir. Fakat, dizide kastedildiği gibi Allahın halifesi değil, peygamber halifelerinin halifesidir!

Abdülhamid’e “Allahın halifesi demek” en önce dinin edebine/adabına aykırıdır. Elbette Abdülhamid’in kendisine böyle dedirttiği kanaatinin oluşmasına yol açar ki, bu da dine son derece riayetkâr padişahın ruhunu muazzeb eder. 

Ahmakların Abdülhamid’i

Kulaktan dolma malûmata gerçeklik pâyesi vererek dizi kurgularsanız, ne olur? İşte TRT’nin Payitaht Abdülhamid’i olur!

Bu dizinin Sultan Abdülhamid’inin hakikatle alâkası yoktur. Hakikat dışı bir Abdülhamid’dir ve ancak ahmakların Abdülhamid'i olabilir. Bize hakiki Abdülhamid’i, aklın, zekânın Abdülhamid’ini bilmek, tanımak ve tanıtmak düşer. Bu yolda yapılacak bir dizi her bakımdan faydalı olur.

Aptalca övüngenliklere yol açacak ifadelere yer verilen bu dizi aslında Abdülhamid’i büyütmüyor, ahmakların idrak seviyesine düşürerek alçaltıyor.

Yazık milletin parasına!

Bu dizinin fon müziği “Abdülhamid Han Marşı” Onuncu Yıl Marşı’nın çok kötü bir taklidi. Tekerleme edalı basit ifadeler, vezin hak getire, kafiye perişan. Abdülhamid “kuraba” kurmuş. Gureba hastahaneleri kastediliyor. Daha adını bile doğru dürüst bilmiyorlar. 

Bu meşhur(!) marş “Döşetti Hicaza demiryolları” diye başlıyor.

Sultan Abdülhamid döneminin büyük ve bütün âlem-i İslâmı ilgilendiren muazzam projesi Hicaz demiryoludur. Hicaz’a demiryolu yapılması zaman içinde Osmanlı bürokrasisinin çeşitli kademelerinde dile getirilmiş ve en sonunda konu Padişah’a sunulmuştur. Abdülhamid, Hicaz demiryolunun yapılmasını bir çok cihetten gerekli görmüştür. İşin iktisadî boyutu elbette önemlidir; bu gözden kaçırılmamıştır. Askerî yönü de en az o kadar önemlidir. Fakat asıl öne çıkarılan mukaddes beldelere kolaylıkla ulaşım sağlamak, hacc farizasını ifayı kolaylaştırmaktır. Bu yüzden bu hattın yapımında borçlanmaya gidilmemiş, faize bulaşılmamış, yabancı firmalara ihale düşünülmemiş, tamaman öz kaynaklarla ve başlangıçtaki bazı istisnalar dışında Türk/Müslüman mühendisler ve işçiler tarafından yapılmıştır.

Öz kaynaklardan kasıt da devlet bütçesi değildir. Bunun için en başta Padişah olmak üzere bağışlar yapılmış, bütün İslâm dünyasından destek alınmış ve devlet görevlilerinin maaşlarından bağış olarak belirli meblağ kesilmiştir. Toplanan paraların nerelere harcandığı neredeyse günü gününe açıklanmıştır. Mukkaddes beldelere uzanan demiryolu hattı bu hassasiyetle inşaa edilmiştir.

Peki ne zaman yapılmıştır Hicaz Demiryolu?

1900 ila 1908 yılları arasında. Şamdan başlayan inşaat, Medine’ye 1908’de ulaşmıştır. 1320 kilometrelik demiryolu nisbeten kısa sürede bitirilmiştir.

Abdülhamid dizisi, 1896’da başlatılıyor...Küçük Yunanistan’ın genişlemek için tahriklerini sürdürdüğü bu yılın ardından 1897’de Osmanlı ordusu Yunanlıları perişan etti, Atina’ya dayandı. Hemen Avrupalılar devreye girdi. Fakat dizide zamansız bir başlangıç olarak Hicaz demiryolu seçiliyor. Güya Hicaz demiryolu yaptırılacak...Buna güya İngilizler talip! Haritayı değiştiriyorlar filan! Padişah da İngiliz elçisini tokatlıyor!

Beyler siz Abdülhamid’i ne sanıyorsunuz?

Mahalle kabadayısı mı?

O bir Osmanlı sultanı. Diplomasi onun en önemli araçlarından. Huzuruna herkes elini kolunu sallayarak giremez, girmişse misafirdir, hukukuna riayet edilir.

Elçiye zeval olmaz beyler, padişah elçi tokatlamaz!

Abdülhamid gerçekten büyük bir devlet adamı, fakat bu dizide çok küçük kafalıların elinde kalmış. Bunlar bu kafayla giderse Abdülhamid efsanesini bitiricekler!

Okunma Sayısı: 31060
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Ali Tam

    5.3.2017 20:10:37

    1) Önce genc nesillerde bu dizinin verdigi tesiri yorumlarinda okursaniz tarihte Adulhamid Han hakkinda yanlis bilgilerle aldatilanlarin saskinliklar dolu oldugunu tesbit ediyorsunuz. Evet maalesef , Cumhuriyet Tarihcileri ki güvenilirliklerini yitirmislerdir, kendilerine uygun düsman olduklari bir Osmanli tablosu cizip öyle hikaye ettiler. Almanlarin atasözü gibi "Tarihi galipler yazar" Türkiye konusunda Osmanli magluptur, Anadolu milli kuvvetleri Yunanistani yenmistir. FAKAT GALIP masabasinda INGILIZDIR Lozanin masaüstü ve masa alti sartlariyla; Gladstone PLANIYLA tüm Islam, Kur'an karsiti eylemleri Türkiye'ye uluslararasi bazda taninmasi karsisinda emir etmistir. Osmanlinin ve Türkiye nin yeni yazilacak tarihi de Galip taraf Ingilizin EMIR VE GÖRÜSLERINE göre yazilir.

  • Ali Tam

    5.3.2017 20:10:15

    2) Neticede Osmanliya haksiz yere tü kaka denmistir. Türkiye'yi kuran fakat Lozan da Ingilize kayitsiz sartsiz boyun egenler haksiz yere ulularin ulusu ölmezlerin ölmezi, heykellerin heykeli yapilmislardir. Bu tarih deveye benzemis neresini düzelteceksin! Biz Osmanlilari itimad ettigimiz atalarimizin bize ilettiklerinden biliriz. Bu konuda söz sahibi atamiz üstadimiz muazzez Bediüzzaman Said Nursî'dir.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı