"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Provokasyonlara karşı Peygamber metodu

07 Ocak 2015, Çarşamba 14:20
Paris'te Charlie Hebdo isimli mizah dergisine düzenlenen silahlı saldırıda 12 kişinin öldüğü provokatif saldırıyla ilgili Kâzım Güleçyüz'ün Bediüzzaman Modeli isimli kitabında yer alan bazı kısımlara önemine binaen yer veriyoruz.

İşte Bediüzzaman Modeli kitabından önemli kısımlar:

Batıda bazı mihraklar tarafından zaman zaman gündeme getirilen Şeytan Âyetleri ve Peygamberin karikatürünü çizmek gibi karanlık provokasyonlar bir kısım Müslümanları sokağa döküp haklı iken haksız duruma düşürebilen sonuçlara yol açarken, böyle durumlarda cevabı aranması gereken sual şu olmalı: Hz. Peygamber (asm) hayatta olsaydı, kendisine yöneltilen hakaretler başta olmak üzere böyle durumlar karşısında nasıl bir tavır takınır ve ne tarz bir mukabelede bulunurdu?

Onun örnek hayatından çıkardığımız cevap şu: Kureyş ve Taif müşrikleriyle Medine münafıklarının ağır suçlama, hakaret ve iftiralarına aldırmayıp sabır, sebat, kararlılık ve şefkatle hakkı tebliğe devam eden o Rahmet Peygamberi, hiç şüphe yok ki, böyle hadiselerde de aynı tavrı ortaya koyardı.

Onun hayatında ölçüsüz taşkınlıkların, yakıp yıkmaların, hedef ayırmaksızın vurup kırmanın, kör şiddetin asla yeri yok.

Ve ancak zaruret hallerinde ve meşru müdafaa ile sınırlı olarak cevaz verdiği savaşlara da, zayıf ve güçsüzleri koruyan bir hukuk ve nizam getirmişti o.

Dolayısıyla, günümüzde bazı Müslümanların, “haksızlık, saldırı ve hakaretlere tepki” adına ortaya koydukları taşkınlıkların, ölçüsüz eylemlerin, yakıp yıkmaların, Rahmet ve Hikmet Peygamberinin çizgisiyle hiçbir alâkası yok.

Peygamber vârisi olan büyük İslâm âlimlerinin bu tür saldırılar karşısındaki tavrına baktığımızda da aynı hikmetli çizgiyi görüyoruz.

İşte Gazalî, işte Bediüzzaman...

Diğer İslâm büyükleri gibi bu iki müceddid de Kur’ân’a ve Peygambere yöneltilen saldırı ve hakaretlere verdikleri cevaplarda hep fikrî zeminde kalmışlar ve bunu yaparken de o hakaretlerin seviyesizliğine asla muhatap olmayan gayet vakur bir tavır ortaya koymuşlar.

Ayrıca, menfîyi hiç nazara vermeden müspeti ikame etmeyi esas alan Kur’ânî metoda harfiyen uyarak, eserlerinde münhasıran hakikatlerin izah ve yorumunu öne çıkarmışlar. 

Son çağın müceddidi Bediüzzaman’ın eserlerinde de bunun güzel örneklerini görüyoruz.

Said Nursî, risalelerinde dinsiz Avrupa feylesoflarının İslâm’a yönelttikleri itiraz ve tecavüzleri cevapladığını her fırsatta vurguluyor.

Bu babda isim zikrederek verdiği Abdullah Cevdet ve Dr. Dozy örneklerine işaret ederken de, bu kişilerin serâpâ İslâm aleyhindeki dinsizce iftira ve tecavüzlerine ses çıkarmayan rejimin, bunlara cevap veren Risale-i Nur’a da ilişmemesi gerektiğini belirterek, fikir platformunda verilecek mücadelenin eşit şartlara ve hür zemine ihtiyaç gösterdiğini kaydediyor.

Özellikle karikatür kriziyle gündeme gelen tartışmalara ışık tutan ilginç bir örnek de şu:

Kastamonu mektuplarından birinde Bediüzzaman, “baştan sona Kur’ân ve Peygamber (asm) aleyhinde, Kur’ân ve Peygamber Aleyhisselâmın azamet ve haşmet-i maneviyelerini kırmak ve hiçe indirmek ve âdileştirmek niyetiyle yazılan matbu bir eser”den söz ederken, “Hizbüşşeytanın Peygamber (asm) ve Kur’ân hakkında mesleklerince söyledikleri tâbiratı başka bir tarzda o zındık herif istimal etmiş. Beni çok müteessir etti” dedikten sonra şu dikkat çekici değerlendirmeyi yapıyor:

“Muannit mülhitlerin kurdukları çürük ve vâhî hud’aları (saçma, önemsiz hileleri) örümcek ağı ve yuvası gibi kuvvetsiz ve o şeytanet perdeleri kıymetsiz ve mukavemetsizdir.”

Ardından da söz konusu kitabı merak edip bakmanın sâfi kalpleri bulandırıp, en azından vesvese ve evham vereceği uyarısında bulunarak, şu tavsiyeleri dile getiriyor Said Nursî:

“Sakın ona ehemmiyet vermekle halkları meraklandırıp baktırılmasın. Belki ehemmiyetsiz, dinsizcesine bir paçavradır bilinsin. Böyle şeylere karşı müteyakkız davranmak ve faaliyetlerini ziyadeleştirmek lâzım geliyor. Fena şeyle zihnen meşgul olmak da fena olduğu için kısa kesiyorum.” (Kastamonu Lâhikası,  s. 112-113.)

Vaktiyle yıllarca gündemde tutulan ve Humeynî’nin idam fetvasına konu olan Selman Rüşdi’nin Şeytan Ayetleri adlı hezeyannamesi ve Teslime Nesrin’in bazı Müslümanları sokağa döken provokatif zırvaları için olduğu gibi, karikatür tahrikine ve muhtemel benzer tertiplere karşı da takınılması gereken doğru tavrın ölçüsü işte bu sözlerde: Merak etmemek ve ettirmemek. Ciddîye almaya değmeyecek önemsiz ve dinsizce paçavralar olarak görüp bir an önce gündemden düşürmek. Ve aslî hizmetleri ziyadeleştirmek.

İslâm bugüne “şeytan ayetlerine” cevap yetiştirerek değil, Kur’ân ayetlerine sarılarak geldi.

Kâzım Güleçyüz, Bediüzzaman Modeli, s. 25

Bediüzzaman Modeli kitabını satın almak için tıklayınız.

Okunma Sayısı: 2120
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Abdulbaki Saraylı

    7.1.2015 16:20:35

    Allah razı olsun. İslamî olan, hak olan yaklaşım budur işte. Küçük bir Not: "dinsiz Avrupa feylesofları" tabiri yerine, "Avrupa'nın dinsiz feylesofları" demek daha münasip düşmez mi?

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı