"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Risale-i Nur’la mücadelede her desiseyi istimal ederler

27 Kasım 2014, Perşembe 11:28
Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri, 1944-48 yılları arasında sürgün olarak bulunduğu Emirdağ’da yazdığı bir lahika mektubunda, kendisiyle ve Risale-i Nur’la mücadelede her türlü desiseyi (aldatmacayı) kullanan bir gizli dinsizlik komitesinin varlığından söz ediyor.

Gizli zındıka komitesi: “Bu eser sahibi dünyada kaldıkça, bu millete dinsizliği kabul ettiremeyeceğiz”

Said Nursi, Afyon hapsinden önceki Emirdağ hayatında yazdığı lahika mektuplarından birinde, İstanbul'da Darü'l-Hikmetü'l-İslâmiye'de bulunduğu 1918'li yıllarda, Darü'l-Hikmet üyelerinden Seyyid Sâdeddin Paşa'nın, kendisine şöyle dediğini naklediyor:

“Katî bir vâsıta ile haber aldım; kökü ecnebîde ve kendisi burada bulunan bir zındıka komitesi senin bir eserini okumuş, demişler ki: ‘Bu eser sahibi dünyada kalsa, biz mesleğimizi, yani zındıkayı (dinsizliği) bu millete kabul ettiremeyeceğiz. Bunun vücudunu kaldırmalıyız’ diye, senin îdâmına hükmetmişler; kendini muhâfaza et.”

“Benimle mücadelede her desiseyi istimal etti”

O zaman Sadeddin Paşa'nın bu sözleri karşısında kendisinin “Tevekkeltü Alellah, ecel birdir, tegayyür etmez" dediğini nakleden Said Nursi, Emirdağ hayatında yazdığı bir lahika mektubunda ise: "İşte bu komite, otuz sene, belki kırk seneden beri hem tevessü’ etti [genişledi], hem benimle mücâdelede herbir desîseyi istimâl etti" diyerek, kendisiyle ve Risale-i Nur'la mücadelede her desiseyi (aldatmacayı) kullanan bir gizli dinsizlik komitesinin varlığından söz ediyor.

İşte o lahika mektubu:

Azîz, sıddîk kardeşim ve bu fânî dünyada hamiyetli ve ciddî bir arkadaşım,

Evvelâ, bütün dostlarım ve hemşehrilerimden, en ziyâde zâtınız ve bâzı Erzurumlu zâtların benim bu işkenceli ve mazlûmiyet hâletimde şefkatkârâne ciddî alâkadarlığınıza ve imdâdıma fikren koşmanıza cidden çok minnettarım ve âhir ömrüme kadar unutmayacağım. Size bin maşaallah ve bârekâllah derim.

Sâniyen, mesleğime ve Risâle-i Nur’dan aldığım dersime bütün bütün muhâlif olarak ve on seneden beri fânî dünyanın geçici, ehemmiyetsiz hâdiselerine bakmamak olan bir düstur-u hayatıma da münâfi olarak, sırf senin hatırın ve merak ettiğin ve bu defaki uzun mektubun için, vaziyetime ve zâlimlerin işkencelerine âit birkaç maddeyi beyân edeceğim.

Birincisi: Otuz sene evvel Dârü’l-Hikmette âza iken birgün arkadaşımızdan ve Dârü’l-Hikmet âzâsından Seyyid Sâdeddin Paşa dedi ki: “Katî bir vâsıta ile haber aldım; kökü ecnebîde ve kendisi burada bulunan bir zındıka komitesi senin bir eserini okumuş, demişler ki, ‘Bu eser sahibi dünyada kalsa, biz mesleğimizi, yani zındıkayı (dinsizliği) bu millete kabul ettiremeyeceğiz. Bunun vücudunu kaldırmalıyız’ diye, senin îdâmına hükmetmişler; kendini muhâfaza et.” Ben de, “Tevekkeltü Alellah, ecel birdir, tegayyür etmez” dedim.

İşte bu komite, otuz sene, belki kırk seneden beri hem tevessü’ etti, hem benimle mücâdelede herbir desîseyi istimâl etti.

http://www.yeniasya.com.tr/risaleinur/emirdaglahikasi/#332/z

Okunma Sayısı: 2219
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • bilal özmen

    27.11.2014 14:24:55

    en alttaki link çok yararlı ve faideli olmuşm tam yerinden okumak için.teşekkürler.ellerinize aklınıza ruhunuza sağlık

  • Ekrem Özden

    27.11.2014 11:45:05

    İkinci Mesele: Ehl-i dünya diyorlar ki: “Bize ahkâm-ı diniyeyi ve hakaik-i İslâmiyeyi talim edecek resmî bir dairemiz var. Sen ne salâhiyetle neşriyat-ı diniye yapıyorsun? Sen madem nefye mahkûmsun; bu işlere karışmaya hakkın yok.” Elcevap: Hak ve hakikat inhisar altına alınmaz. İman ve Kur’ân nasıl inhisar altına alınabilir? Siz dünyanızın usûlünü, kanununu inhisar altına alabilirsiniz. Fakat hakaik-i imaniye ve esâsât-ı Kur’âniye, resmî bir şekilde ve ücret mukabilinde, dünya muamelâtı sûretine sokulmaz. Belki, bir mevhibe-i İlâhiye olan o esrar, hâlis bir niyetle ve dünyadan ve huzûzât-ı nefsaniyeden tecerrüd etmek vesilesiyle o feyizler gelebilir. 16. Mektub

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı