"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Ahrarlar

M. Ali KAYA
12 Mayıs 2018, Cumartesi
Ahrar, “Hür” kelimesinin çoğulu olup kendisini hür hisseden, bağımlı olmayan ve herkesin de hür olmasını isteyen ve savunanlara verilen bir isimdir ve “Hürriyetçiler” demektir.

Dolayısıyla Ali, Veli, Ahmet ve Mehmet değil, hürriyetçi olan herkes “Ahrar”dır.

II. Meşrûtiyetin ilânından sonra 18 Eylül 1908’de ilk olarak partileşen fırka da “Ahrar Fırkası” olmuştur. Bediüzzaman Ahrarları, “İslâmiyet’in meşrûtiyetperver ve hamiyetli fedaileri” (ESDE, 191) olarak tarif eder. Hürriyetçi fikirlerinden dolayı, devletçi olan İttihat ve Terakki’nin hedefi haline gelmiş ve 31 Mart (13 Nisan 1909) ayaklanmasının faturası maalesef bu partiye çıkarılmaya çalışılmıştır; ancak 31 Mart olayına karıştıklarına dair bir delil bulunamamıştır; ama “İttihat ve Terakki” tarafından su-i kasta kurban edilmişlerdir.

*

“Divan-ı Harbi Örfî”, 31 Mart olayından sonra Ahrar Fırkası mensuplarını da tutuklayarak yargılamış ve bir kısmını idam etmiştir. Prens Sabahattin dahil bir kısmı da ülkeyi terk etmek zorunda kalmıştır. 

30 Ocak 1910’da yurda dönen parti genel sekreteri Ferruh Bey, fırkanın kapatıldığını ilân eden bir bildiri yayınlamış, bu tarihten sonra, muhalefet boşluğunu Miralay Sadık Bey liderliğinde kurulan “Hürriyet ve İtilâf Fırkası” doldurmaya başlamıştır.

Bediüzzaman Hazretleri bu durumu şöyle ifade eder:

“Âl-i himmet olanlar o hadisede sukut ettiler. Garazkâr cerideler, hakikî hürriyetin sadâsını susturdular. Meşrûtiyet pek az adamların üstüne münhasır kaldı. Fedakârları da dağıldılar.” (ESDE, 2017, Münâzarât, 191.)

*

“Bizim ekser ahrarımız, mutekid Müslümanlardır.” (ESDE, 212.) buyuran Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri Ahrarların yeniden dirilişini şu sözlerle ifade eder: “Hürriyet başında bizimle, yani İttihad-ı Muhammedî (asm) Cemiyeti ile, İttihadçıların bir kısmındaki gizli farmasonlara muarız ve manen bizimle, yani İttihad-ı Muhammedi ile müttefik olan Ahrar Fırkası yine otuz beş sene sonra dirildi, yine uyandı. Birden şeair-i İslâmiyenin başında olan ezân-ı Muhammedi’yi farmasonların zincirlerini kırıp ilân etmesiyle; siyasetten kat’-ı alâka eden, eskide “İttihad-ı Muhammedî” şimdi “Nurcular” namını alan ve “İttihad-ı İslâm” içinde bulunan kardeşlerimiz yanlış basmamak için bazı şeyleri söylemek isterdim.” (Beyanat ve Tenvirler, 1970, s. 11-12.) 

Bu ifadelerle Bediüzzaman Nur Talebelerinin siyasî olarak Ahrarlarla beraber olduğunu ve onlara destek olduğunu ifade etmektedir.

“Zira Ahrar perdesi ve hamiyet-i İslâmiye ve milliye ve elbette İttihad-ı Muhammedî dairesinden olan “Şeyh-i Risale-i Nur” denilmeli...” (ESDE, 202.) buyurarak “İttihad-ı İslâmı” ve “Sulh-u Umumiyi” ancak Ahrarlarla beraber Risale-i Nur Talebelerinin gerçekleştireceğini ifade eder.

Ve “Yaşasın akıl ve tedbir-i mücessem dindar cemiyet-i Ahrar ve Nur Talebeleri! (ESDE, 2017, S. 98.) der. Demokratları, Ahrarların devamı olarak destekleyen Bediüzzaman son dersinde de “Demokratlar dine taraftardırlar” (Emirdağ Lâhikası, 2006, s. 874.) buyurarak Nur Talebelerini Demokratlara destek olmalarını tavsiye eder.

Okunma Sayısı: 2491
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Recep günay

    7.11.2022 21:36:02

    Tşk.

  • ali yeşilkaya

    12.5.2018 22:48:35

    abi yazılarınızdan istifade ediyoruz. zannımca şu anki durum üstadın esaret dönüşü istanbulda yaşadığı vaziyete tam tekabül ediyor.onun için bilhassa o dönemin meyvesi olan sünuhatı ezberlercesine okumak ve halihazıra tatbik etmek elzem bir vazife.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı