"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bediüzzaman meşrûtiyeti niçin destekledi?

M. Ali KAYA
28 Nisan 2018, Cumartesi
Meşrûtiyet “halk iradesine dayanan meşrû yönetim” demektir.

- Yönetici yetkiyi kimden alacaktır? Allah’tan mı, bir kraldan mı?

- Yetkiyi Allah’tan aldığını iddia eden sisteme “Teokrasi”; kraldan alan sisteme de “Monarşi” veya “Otokrasi” denir.

**

- Peygamberimiz (asm) Medine’de yönetim yetkisini kimden almıştı?

- Yedi bin müşrik, üç bin Yahudinin yaşadığı, on bine yakın nüfusa sahip olan Medine’de bir araya gelen Medine’nin ileri gelenleri bir 47 Maddelik “Medine Sözleşmesi” yaptılar. Yani “Anayasa...” 

Bu sözleşme “Medine Müdafaası ve Kabilelerin Haklarını” ihtiva ediyordu.

Anayasa kendi kendine toplumu yönetmeyeceğine göre “Tarafsız, adil, hürriyetçi” birine “Yürütme” görevi verilmesi gerekiyordu. Bu kişinin “Liyakat”li olması lâzımdı.

Medine halkının % 95’ini teşkil eden müşrikler, Yahudiler bu özelliklere sahip olan “Muhammedül-Emin”i (asm) lâyık gördüler ve “Yönetim Yetkisi”ni ona verdiler.

- Peygamberimiz (asm) yetkiyi kimden almış oldu?

- Halktan; yani toplumdan...

**

İşte Meşrûtiyet; “Halkın yönetim yetkisini geçici bir süre seçtiği birine vermesidir.” 

Meşrûtiyetin özellikleri:

1. Kanun Hakimiyeti: Toplumun onayladığı bir sözleşmenin olması,

2. Hür Seçim: Çok partili bir siyasî hayatın bulunması,

3. Hür Muhalefet: Muhalefetin meşrû kabul edilmesi.

II. Meşrûtiyet’in özellikleri bunlardı. Çünkü “Kanun-i Esasi” kabul edilmiş, parlamenter sisteme geçilmiş ve Ahrar Fırkası, İttihat ve Terakki Fırkası, Hürriyet ve İtilaf Fırkası gibi partiler kurulmuş ve seçime katılmışlardı.

Bediüzzaman bunun için “Meşrûtiyeti” destekledi.

**

Meşrûtiyetin günümüzdeki şekli “Demokrasi”dir.

Demokrasi daha katılımcı, daha hürriyetçi olduğu için meşrûtiyetin gelişmiş şeklidir. Hürriyeti, temel hakların korunmasını, hür seçimi esas alır. Muhalefete eşit şartlarda seçime katılma ve Millet Meclisi’nde temsil edilme yetkisini verir ve korur. 

**

Hürriyetin değerini anlamış medeni bir insanın “tek kişinin” “buyurgan” ve “baskıcı” bir yönetimini kabul etmesi ve savunması mümkün müdür?

“Ben ekmeksiz yaşarım hürriyetsiz yaşayamam” diyen Bediüzzaman “Eski zamanda değiliz; eskiden hâkim bir şahs-ı vâhid idi. Şimdi ise zaman cemaat zamanıdır. Hâkim, ruh-u cemaatten çıkmış metin bir şahs-ı mânevîdir ki, şûrâlar o ruhu temsil eder.” (Sünûhat, 51-52.) buyurur.

Bediüzzaman bunun için “Meşrûtiyeti / Demokrasiyi” desteklemiştir.

Okunma Sayısı: 2990
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı