Demokrasi halkın yönetim yetkisini seçimle bir hükümete verdiği sistemdir. Amacı seçilenlerin adaleti, hürriyeti, kanun hâkimiyetini sağlamaları ve meşveret ederek işlerini yürütmeleridir.
Demokrasiyi tehdit eden iki büyük tehlike vardır. Bunlar da iktidarın bir diktatörün veya ideolojik bir partinin eline geçerek amacına aykırı kullanılmasıdır.
İstibdad ve dikta heveslileri, ideolojik baskıcı sistemler demokrasiyi kendi amaçlarına alet edebilirler. Demokratik yollardan iktidara geldikten sonra devletin bürokrasisini, yargıyı ve askerî gücünü kullanarak demokrasinin yozlaşmasına sebep olabilirler. Demokrasiyi bu tehlikeden koruyacak tedbirleri almak da hukukçuların ve Millet Meclisi’nin en önemli görevlerindendir.
**
Demokrasinin amacı halkın temel hak ve hürriyetlerini korumak, hürriyet içinde kalkınmayı ve gelişmeyi sağlayarak refahı arttırmak ve şahısların hür iradelerini baskı ve tehditlerden koruyarak güvenlik ve asayişi temin etmektir. Bu da halkın seçimle yetki verdiği milletvekillerinin çıkaracağı adil yasalarla mümkün olacaktır.
Siyasî iktidarın halkın hür oyları ve hür seçimle oluşması, siyasî partilerin eşit şartlarda seçime katılması, temel hak ve hürriyetlerin hukukî güvence altına alınması demokrasinin işlerliğini gösteren temel kriterlerdir. Dolayısıyla millî egemenlik, hür seçimler, çok partili siyasî hayat, katılımcılık, çoğulculuk ve hürriyet ortamı demokrasinin olmazsa olmaz en asgarî şartlarıdır.
**
Vatandaşlık ve vatandaşların temel hakları demokrasilerin en belirleyici özelliğidir. Demokratik devlet vatandaşların temel haklarını taraf gözetmeden ve taraf olmadan herkes için eşit şekilde korumayı ve geliştirmeyi amaç edinir. Bu sebeple demokrasinin en önemli engellerinden birisi “ideolojik” devlet yapısıdır. Devlet bir ideolojinin hâkimiyetine çalışır ve bunu vatandaşlarına dikte ederse bu ideolojiyi kabul etmeyen vatandaşları tehlike olarak görmeye başlar. Bu durumda halkın hürriyeti tehlikeye girer. Devletin adalet anlayışı yozlaşır, farklı fikir ve düşüncede olanlara karşı tavır alır. Bu durumda demokrasinin gereği olan “Din ve Vicdan Hürriyeti”, “İlim ve Fikir Hürriyeti” ortadan kalkar.
Ülkemizde ihtilâllerin ve demokrasiyi askıya almanın gerekçesi olarak gösterilen “İlke ve inkılâplardan uzaklaşma” gerekçesi ideolojik devlette demokrasinin işleyemeyeceğinin en belirgin ispatıdır.
**
Yönetimin amacı adaleti sağlamaktır. Adalet ise belli metot ve usûllerle sağlanır. Bu usûller ise “imtiyazsızlık”, “hukuk karşısında eşitlik” ve “asayiş ve huzur”un temini gibi usûllerdir. Irkçı, ideolojik ve imtiyazlı devlet sistemi adaleti sağlayamaz. Zira tarafsız davranamaz.
Sonuç olarak “benden misin, değil misin?” sorusu kapıdan girdiği zaman “Adalet” bacadan çıkar gider. Adaletin olmaması zulüm demektir. Adaletin olmadığı ve zulmün olduğu yerde “Demokrasi” yozlaşır ve lâftan ibaret kalır.