Ehl-i Sünnet ve’l cemaat...
Sahabelerin, tabiîn ve tebe-i tabiîn olan “Selef-i Sâlihîn”in Allah rızasını kazanmak için izlediği yol “Sünnet” yoludur. Ehl-i Sünnet, Peygamberimizin (asm) Allah katından getirdiği her şeyi kabul edip uygulayanlar anlamına gelmektedir.
Peygamberimiz (asm) ümmetinin yetmiş üç fırkaya inkısam edeceğini ve içinde fırka-i nâciye-i kâmile, (Mektubat, 2005, s. 181.) Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat olduğunu “Ümmetim yetmiş üç fırkaya ayrılacak içlerinden birisi kurtulacak. Onlar benim ve sahabelerimin yolundan gidenlerdir” (Ebû Dâvud, Sünnet: 1; İbni Mâce, Fiten: 17; Tirmizî, Îmân: 18.) hadisi ile haber vermektedir.
Cemaat ise “Allah’ın ipine sarılan” (Âl-i İmran, 3:103.) nitelikli ulemaya ve onların yolundan giden çoğunluğa denir. Çoğunluk hak üzere olmadığı zaman cemaat olarak nitelendirilemez. Tek başına da olsa haklı olan, hak yolda olan ve hakkı müdafaa eden kişiye “cemaat” denir. Nitekim Yüce Allah “Muhakkak ki İbrahim tek başına bir ümmet idi” (Nahl Sûresi, 16:120.) buyurarak İbrahim’i (as) Tevhid inancını savunan tek başına bir ümmet olduğunu beyan eder.