Peygamberimiz (asm) “Allah'ın rahmet eli cemaât ile beraberdir" (Tirmizî, Fiten, 7.) buyurur. Hz. Peygamber’in (asm) cemaatı tavsiye etmesi ve azaptan kurtaracak firka-ı nâciyenin cemaât olduğunu söylemesi, cemaât'ın kimlerden ibaret olduğunun belirlenmesini gerektirmektedir. Hz. Peygamber (asm) bunu gizli bırakmamış açıklamış ve şöyle buyurmuştur: “Ümmetim yetmiş üç fırkaya ayrılacak, bunlardan bir topluluk hariç hepsi Cehennemliktir" buyurmuştur. O topluluğun kimler olduğu sorulunca "Benim ve ashabımın yolunda olanlar" diye cevaplamıştır. Başka bir rivâyette “Ümmetim, sapıklık üzerinde bir araya gelmez. İhtilâf gördüğünüz zaman size 'sevâdu'l a'zam tavsiye ederim" (İbn Mâce. Fiten. 8.) buyurmuşlardır.
Sevâdı'l-a'zam’ı ise İslâm âlimleri “Sırât-ı Müstakim” üzere görüş birliği içinde bulunan topluluk olarak tefsir edilmiştir. (İbnü'l-Esir, El Bidaye ve’n-Nihâye, 2: 419.) Sevad-ı azam olan cemaat Abdullah b. Mübarek’e (ra) göre Hz. Ebubekir (ra) ve Hz. Ömer’dir. (ra) (Tirmizi, Fiten, 7.) İmam Tirmizi bu nedenle "Ehl-i fıkıh, ehl-i ilm ve ehl-i hadis cemaâttir." (Tirmizî, Fiten, 7) demiştir.
Şehristaniye göre de cemaat “Sünnet ve metod üzerinde ittifak etmiş insanlar topluluğudur." (Şehristânî, el-Milel ve’n-Nihal)