"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Hukuk güvenliği

M. Ali KAYA
27 Ağustos 2016, Cumartesi
Hukuk, haklar demektir.

Hakların çoğu yaratılıştan Allah’ın insanlara verdiği şahsî haklardan meydana gelir. Bunlar herkesin hayat hakkı, eğitim hakkı, mülkiyet hakkı, inanç ve ibadet hakkı, aile kurma ve koruma hakkı gibi temel haklardır. Dinin amacı da yine bu hakları korumaktır.

Nitekim Mehmet Âkif: 

“Hâlık’ın nâ mütenâhi adı var en başı Hakk!  

Ne büyük şey kul için hakkı tutup kaldırmak!” derken hukukun önemine vurgu yapmıştır.

**

Hak ve adalet birbirinden ayrılmaz bir bütündür. Zira adalet hak sahibine hakkını vermek, haksızı bulup cezalandırmaktır ki devletin varlık sebebi budur. Devlet suçluyu tesbit ederek gereken cezayı verecektir ki adaleti ve güvenliği sağlayabilsin.

**

Suçun şahsîliği esastır. Suç işleyenindir. Birisinin hatası ile başkası mesul olmaz. İstanbul’da bir esnaf suç işlemişse esnaflık münasebeti ile Ankara’daki bir başka esnafı suçlamak zulümdür.

Hürriyetin olmadığı yerde hukuk güvenliği de olmaz. İnsanın kendini savunma ve konuşma hürriyeti yoksa hakkını nasıl arayacaktır? En basitinden ekmeği çalınan birisinin konuşma hürriyeti yoksa ekmeğini kimin çaldığını nasıl söyleyecektir?

**

Hukuk karşısında eşitlik olmalıdır. Bu sebeple “ref-i imtiyaz” şarttır. Birinin diğerinden farklı muamele gördüğü yerde hak ve hukuk nasıl korunabilir ki? 

Yine kollektif suç olmaz. Bu “suçun şahsîliği” prensibine aykırıdır. Şayet suçu işleyeni bulup cezalandırmak yerine “Birinin hatası ile akrabası, kavim ve kabilesi veya cemaati suçlanırsa” zulüm çoğalır, asayiş ve huzur ortadan kalkar. Hiç kimse kendisini güvende hissedemez. 

İnsanları huzursuz etmek de büyük bir haksızlık ve zulümdür.

**

Adaletin temini için “Müsbet hareket” şarttır. Risale-i Nur Talebeleri’nin görevi Risale-i Nurları okuyarak kendi imanını tehlikelerden korumak ve Risaleleri okutarak başkalarının imanını kurtarmaya çalışmaktır. 

Risale-i Nur Talebeleri “netice odaklı” çalışmaz. “Netice Allah’a aittir” der, sadece görevini yapar. Vazifesi “Tebliğ”dir. Vazifesini yapıp vazife-i İlâhiyeye karışmaz.

**

Nur Talebelerinin “Devlet” önceliği yoktur. Devletin adaletine yardımcı olmak için “Müsbet Hareket” eder ve “Asayişi korumayı” amaç edinir. Hiçbir Nur Talebesi’nin asayişi ihlâl eden ve toplumun huzurunu bozan bir davranışı olmaz.

Vazifede liyakat esastır. Nur Talebeleri buna bakar. Kişinin fikrine, yakınlığına, mensubiyetine bakmaz.

**

Son olarak; zındıkanın görevi ehl-i imanı birbirine düşürmektir. Nur Talebeleri buna karşı “Mü’minler Kardeştir” ilâhî prensibini hayata geçirmeye çalışır. Hükümet erkânını da kökü dışarda olan “Zındıka komitesine karşı uyanık olmaya” dâvet eder. Zulme alet olmaması için yöneticileri uyarmak “Emr-i bi'l-Ma'ruf ve nehy-i ani'l-Münker” görevini yapmaktır.

Bu görev ihmal edilirse bütün Müslümanlar Allah katında sorumlu olur.

Okunma Sayısı: 3052
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı