"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Hürriyet ve vatan şairi Namık Kemal

M. Ali KAYA
02 Aralık 2016, Cuma
Namık Kemal denilince akla hürriyet ve vatan aşığı bir şair gelir. Kemal’in bu sevgi öyle güçlüdür ki, bedelini sürgünlerle öder, ancak devrine de, sonrasına da damgasını vuracak fikir ve eserler bırakır.Adeta hürriyet ve vatan sevgisiyle bayraklaşır. Yazdığı eserler günümüze ışık tutar.

Hürriyet aşığı, vatanperver, millî ve manevî değerlerine sadâkatle bağlı bir fikir adamı olan Namık Kemal’in hayatı, daha başlangıcından itibaren hayatının şartları gereği şehir şehir, bölge bölge dolaşmakla başlayıp, memleket memleket sürgünde noktalanır.

Namık Kemal, Osmanlı’nın içine düştüğü badirelerden çıkmak için çareler aradığı, sosyal, siyasî, ekonomik ve askerî olarak büyük gelişmeler yaşayan Batı’ya gözlerin, akılların çevrildiği ve Osmanlı topraklarına pek çok müdahalelerin yaşanarak kayıpların arttığı bir dönemde yaşamıştır. Vatanın bütünlüğü ve Osmanlı Devleti’nin hayatiyetini devam ettirebilmesi, eski, haşmetli günlerine tekrar dönebilmesi için kafa yoran ve idarecilere yol gösteren bir fikir adamıdır. Ona göre “Vatan, hürriyet, hukuk, uhuvvet, hâkimiyet, hürmet, merhamet ve muhabbet” gibi manevî değerleri korumanın yolu, vatanı korumak, millî değerleri hakim kılmak, Batıyı geliştiren medeniyet unsurlarını devlet ve millet hayatına kazandırmak ve ülkeyi dinî ve manevî değerler etrafında bir araya getirmekle mümkündü. Hürriyet ve vatan aşkını dininden ve samimî inancından almış iyi bir Müslüman olan Namık Kemal, bu aşkı başkalarına da vermek ve herkesle paylaşmak istemiş ve bu sebeple neşriyata önem vermiştir. 

Namık Kemal hürriyeti savunurken, hürriyetin ancak “kanun hâkimiyeti” ile sağlanacağını savunmuştur. O Avrupa’nın yeni fikirlerini ve tekniğini alırken dinî ve manevî değerleri koruyarak geliştirilmesini de istemiş ve bunun için mücadele vermiştir. Adil bir yönetimin de ancak “parlamenter sistemle” kurulabileceğini müdafaa etmiştir. Ona göre gerçek hürriyet insan haklarının kanunla korunabilmesiyle mümkündür. Yine o hürriyetlerin en büyük düşmanının istibdat olduğunu belirtir. Bu sebeple bütün hücum oklarını istibdada yöneltmiştir.

Bediüzzaman ve Namık Kemal

Namık Kemal 21 Aralık 1840’da Tekirdağ’da dünyaya geldi. Bediüzzaman 1878’de Bitlis’in Hizan kazasının Nurs Köyü’nde dünyaya teşrif etti. 1888’de Namık Kemal öldüğü zaman Bediüzzaman 10 yaşlarındaydı. 

Namık Kemal Müneccimbaşı Mustafa Asım Efendi’nin oğlu olarak aristokrat bir aileye mensup iken, Bediüzzaman Nurs Köyü’nce Sofi Mirza’nın oğlu olarak kerpiç bir evde doğmuştu. Ancak hayatlarının ilerleyen yıllarında ortak özellikleri de gösterir ki, her ikisi de “hak ve hakikat adamı”dır.

Her ikisi de eğitimlerini resmî okullardan ziyade, otodidakt tarzda kendi özel gayretleri ile tahsil etmişlerdir. Sormak, sorgulamak ve araştırmak onların eğitim hayatlarının vazgeçilmez yönü idi. Hayatlarını izzet ve vakarla geçirmişlerdir. Söylenen en küçük amirâne söze tahammül etmezlerdi. Anlayış ve idrak kabiliyetleri çok güçlü idi. 

Namık Kemal’in hürriyet ve hukuk konusunda zamanın yönetimini eleştirdiği yazıları ve kitapları yasaklanmış ve okuyanlar takibe alınmış ve cezalandırılmıştır. Yine de liselerde, harp okullarında ve mekteplerde okunmaya devam etmiş ve büyük bir kitleyi etkilemiştir. Bediüzzaman’ın da eserleri yasaklanmış ve okuyanlar takibe alınmış ve cezalandırılmştır. Buna rağmen çok büyük bir rağbete mazhar olmuş, susayan gönüller ve muhtaçlar eserlerini hapis ve işkencelere aldırmayarak okumaya devam etmişlerdir.

Bediüzzaman inançsızlık ve fitne tohumu ekenlerin fitne ve küfürlerini Kur’ân’ın hak ve hakikat olan âyetlerini tefsir ederek çürütüp “İman Hakikatlerini” ispat ederken Namık Kemal de devletin siyasî işleyişini, idarecilerin zulüm ve haksızlıklarını eleştirmiş ve adaletin ancak hürriyetleri genişletmek, “meşveret ve şûrâyı” siyasî hayata hakim kılmakla çözüme kavuşacağını anlatmıştır. İdarecilerin yanlışlarını, menfaatleri için destekleyerek kötülüklerini iyilik olarak gösterenleri ikaz etmiş ve “utanmazlık”la eleştirmiştir.

Bu sebeple yasaklar, hapisler, sürgünler ve tecritler gerek Namık Kemal’in, gerekse Bediüzzaman’ın hayatlarının bir parçası olmuştur. Her ikisi de yönetime muhalif idiler. Namık Kemal 1865’de Şinasi’nin Paris’e gitmesi üzerine “Tasvir-i Efkâr” gazetesini tek başına çıkarmaya devam etmişti. Bu derece azimli idi. 1867’de gazete kapatılınca Ziya Paşa ve Ali Suavi ile birlikte Avrupa’ya gitmek zorunda kaldı. Zira istibdat yönetiminde hürriyetten bahsetmek suçtu ve Paris’in ardından gittiği Londra’da “Hürriyet” gazetesini çıkararak istibdada karşı hürriyet fikrini savunmaya ve “Hürriyetin imanın gereği” olduğunu savunmaya devam etti. Bediüzzaman da 1909’da “Hürriyet imanın hassası ve Allah’ın insana en büyük bir ihsanı” diye hem İstanbul’da, hem de Doğu’daki aşiretlere “Nutuk” ve “Matbuat” lisanı ile ders veriyordu. (Münâzarât, s. 59.)

Her ikisi de mükemmel birer hafızaya sahiptiler. Namık Kemal hocası Şakir Efendi’den dinlediği bir kasideyi hemen ezberleyebiliyordu. Bediüzzaman da “Makamat-ı Hariri” gibi Arapça ağır edebî bir kitabın bir sayfasını bir defa okumakla ezber edebiliyordu. Muhayyile yönünden de çok güçlü bir hayal gücüne sahiptiler. Bediüzzaman “Kudretin mu’cizelerini seyrederken” çok geniş ve kapsamlı şekilde hayal gücünü kullandığını ifade etmektedir. Bununla beraber Bediüzzaman gerçekçi, Namık Kemal ise, daha çok hayalci idi. Bu sebeple Namık Kemal Belgrat Ormanlarında “Türkistan Erbab-ı Şebabı” adı altında bir örgüt kurarak devleti ele geçirmeyi dahi hayal etmişti; ama devlet istihbaratı bunu tesbit ederek üyelerini sürgünle cezalandırıp sükût-u hayale uğratmıştı. Bediüzzaman ise, hiçbir zaman devleti ve sistemi doğrudan karşısına almadı ve tepeden inme metotlara itibar etmedi. “Müsbet hareket” içinde “İman hizmeti”nin zamanla istenen sonucu doğuracağını bilerek hareket etti.

Namık Kemal daha sonra Nuri Bey’in teklifi ile “Yeni Osmanlılar Cemiyetine” girer. Kurduğu cemiyetlerle planlı ve sistemli olarak siyasî faaliyetlerde bulunur. Siyaset yoluyla başarılı olmaya çalışır. Zaman zaman isyankâr ve ihtilâlci davranır. Gizli cemiyetler kurar.

Bediüzzaman ise “müsbet hareket metodu” ile “asayişi koruyarak” hürriyet ve adaletin tesisine çalışır. Bu daha selâmetli, daha istikametli ve daha doğru bir yoldur. 

Bediüzzaman’dan önce yaşayan Namık Kemal’in yaktığı hürriyet ateşine Bediüzzaman da destek verir. Bediüzzaman II. Meşrûtiyetin ilânından on altı sene önce gençliğinin ilk yıllarında Mardin’de Namık Kemal’in “Rüya” isimli makalesini okuyarak uyandığını ifade eder. “İnkılâptan on altı sene evvel, Mardin cihetlerinde, beni hakka irşad eden bir zâta rast geldim. Siyasetteki muktesit mesleği bana gösterdi. O vakit meşhur Kemal’in ‘Rüya’sıyla uyandım” (Münâzarât, 123) demektedir. 

Bediüzzaman burada iki hususa dikkatimizi çeker. Birincisi Mardin’de karşılaştığı Cemalettin-i Efgani’nin “İttihad-ı İslâm” fikrini aktaran bir talebesi ile görüşerek “İttihad-ı İslâm” ile ilgili fikirlerini öğrenmesiydi. Diğeri de Namık Kemal’in hürriyet ile ilgili yazdığı “Rüya” isimli makalesini okuyarak “Hürriyetin” toplum hayatındaki önemini kavramasıydı. “Siyasetteki muktesit mesleğin” istibdada karşı hak ve hürriyetleri müdafaa ve İttihad-ı İslâm düşüncesi olduğunu ifade etmektedir. Çünkü Rüya makalesi hürriyetin ve gayretin önemini anlatmaktadır. 

Namık Kemal 1872 yılında gördüğü bir rüya üzerine “Rüyâ” isimli bir makale yazmıştır. Daha sonra bu makale defalarca basılarak yayınlanmıştır. “Rüya” makalesi Osmanlıca 32 sayfalık hacimli bir makaledir. Bu makaleyi aynen yayınlayacağız. (Rüya, Matbaay-ı İçtihat, 1908-İstanbul.)

Etiketler: namık kemal
Okunma Sayısı: 7099
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı