"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İslâm kardeşliği ve dünya barışı

M. Ali KAYA
07 Nisan 2018, Cumartesi
Peygamberimiz (asm) ahirzaman peygamberidir ve bütün insanlığa gönderilmiştir. Sadece Müslümanların değil, bütün insanların peygamberidir.

Bütün insanlık Peygamberimizin (asm) ümmetidir. Ancak ümmet ikiye ayrılır. “Ümmet-i dâvet” ve “Ümmet-i icabet.” 

Ümmet-i dâvet: Peygamberimizin (asm) dâvetine muhatap olan bütün insanlıktır. 

Ümmet-i icabet: Peygamberimizin (asm) dâvetini kabul edip iman edenlerdir. 

Bizler “Elhamdülillah” ümmet-i icabeyiz ve diğer insanları “İslâm”a dâvet etmekle yükümlüyüz. Vazifemiz “Tebliğ”dir. Yani, iman hakikatlerini bütün insanlara ulaştırmakla mükellefiz.

**

Peygamberimizin (asm) dâveti umumidir ve kıyamete kadar bütün insanlığa hitap etmektedir. “Veda Hutbesi” “Ey İnsanlar!” hitabı ile okunmuş en kapsamlı ve mükemmel bir “İnsan Hakları Beyannamesi”dir.

Peygamberimizin (asm) bir kısım hitabeleri de bütün insanlığadır. Bunlardan birisi de “Birbirinize haset etmeyiniz. Öfke ve hıncınızı birbirinizden çıkarmaya kalkmayınız. Birbirinizin ayıplarını araştırmayınız. Ey Allâh’ın kulları! Kardeş olunuz!” (Müslim, Birr, 30.) hadisidir. 

**

İslâm, “Silm” yani barış kökünden gelen bir kelimedir. Allah’ın “Selâm” ismi ve bu isme izafe edilen “Selâm vermek” ve “Esselâmü Aleyküm” demek hep barışı istemek, barışı korumak ve barışı devam ettirmek içindir. Emniyet, selâmet ve güven içinde yaşamak için “İslâm” gönderilmiştir.

Yüce Allah Kur’ân-ı Kerîmde “Ey iman edenler! Hepiniz barışa yönelin!” (Bakara Sûresi, 2: 208.) ferman ederek inananlara, mü’min ve Müslümanlara barışı sağlama ve koruma görevi yüklemiştir.

Mü’minler ve Müslümanlar bu görevin neresindedirler? 

**

Kur’ân-ı Kerîm’in âyetleri, Peygamberimizin (asm) hadislerini sadece Müslümanlara hitap ediyor şeklinde anlayıp anlatmak doğru değildir.

Aynı şekilde asrımızın Kur’ân müfessiri Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri’nin hitabı da bütün insanlığadır. “İslâm” bütün insanlığı kuşatan bir ifade olduğu gibi Bediüzzaman’ın “İslâm Milliyeti” çok geniş bir kavram olup “nisbî, izafî ve hakikî milliyetten” mürekkebdir. Nisbî insanlığın sahip olduğu “İnsanî” değerleri, izafî, insanın mensup olduğu millete ait olan millî değerleri ve hakikî ise insanın hakikî değerleri olan “dinî değerleri” içine alır. (Eski Said Dönemi Eserleri, 2017, Münâzarât, s. 161.)

Bir Müslüman “Hem hamiyet-i milliye, hem hamiyet-i İslâmiye, hem hubb-u vatan, hem hubb-u din ile mütehassis olmalı.” (ESDE, Divan-ı Harb-i Örfi, s. 134.)

**

İslâmiyet, insaniyet ve milliyet “İslâm Milliyeti”nin üç temel cevheridir. Muhafazasını bizden istiyorlar. (ESDE, Makâlât, s. 27.)

Özellikle Nur Talebeleri olan Nurcuların “Mefahir-i Diniye” “Mefahir-i Milliye” ve “Mefahir-i İnsaniye” denilen bütün yüksek insanî, İslâmî ve millî değerlere sahip çıkması ile “İttihad-ı İslâm” ve dünya barışı denen “Sulh-u Umumî” temin edilebilir.

Yeni Asya’nın ve Risale-i Nur Enstitüsü’nün “Hürriyet ve Demokrasi Ekseninde İslâm Kardeşliği ve Dünya Barışı” kongresi ve bu çerçevede Yurdun çeşitli yerlerindeki konferans ve panelleri bu amaca hizmet eden faaliyetleridir.

Okunma Sayısı: 3008
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı