"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Meşrûtiyetten günümüze

M. Ali KAYA
28 Mayıs 2016, Cumartesi
Bediüzzaman’ın, meşrûtiyeti “Meşrûtiyet ve Kanun-i Esasi” hakikî adalet ve meşveret-i şer’iyeden ibarettir” (ESDE, Divan-ı Harb-i Örfi, 120.) ifadeleri ile desteklediği kesindir. “İstibdat zulüm ve tahakkümdür, meşrûtiyet adalet ve şeriattır” (Age, 122.) ifadeleri de Bediüzzaman’a aittir.

 

*

Hükümdarın yetkilerinin anayasa ve seçimle gelen milletvekillerinin oluşturduğu meclis tarafından kısıtlandığı ve yasamanın padişah fermanı ile değil, parlamento yoluyla yapıldığı yönetim şeklidir. İlk meşrûtiyet denemesi 1215’de İngiltere’de “Magna Carta” ile başlar, 1789 Fransız Devrimi sonrası 1830 yılında Fransa’da ve nihayet 1876’da “Kanun-i Esasi”nin ilânı ile Osmanlı’da hayata geçer.

Bediüzzaman, meşrûtiyeti “cumhuriyet ve demokrat manasında” görür ve “adalet ve meşveret ve kanun hakimiyeti” (ESDE, 53.) şeklinde tarif eder.

*

29 Ekim 1924’de “tek partili” ve “ebedî şefli” bir cumhuriyete geçen ülkemiz nihayet 14 Mayıs 1950’de çok partili “demokrasi”ye geçti. Demokrasiye geçtikten sonra kalkındı ve gelişti. 1960, 1971, 1980, 1997 darbeleri ile demokrasimiz dört defa kesintiye uğradı. 1924, 1960 ve 1982 Anayasa’ları ile üç kez anayasa yaptı. Maalesef üçü de “darbe anayasası” olarak tarihe geçti. 2002’den sonra gelinen nokta ise, “Osmanlı’nın 1876 öncesi padişahlık özlemi, “reis” söylemi “halife” kudsiyeti ilâve edilerek yeni bir yönetim anlayışına yöneldi. 

Artık hükümet ve devlet Millet Meclisi’nden değil, “Saray”dan ve saraydaki “gizli babine” ve “reis” tarafından yönetildiği herkesçe bilinen bir husus. “Hükümetin 4 kez Adalet Bakanı” olan Bekir Bozdağ 22 Mayıs 2016 AKP 2. Olağanüstü Kongresi’nde ne dedi?

“Halkımızın bize tanıttığı adıyla ‘AK Parti, Tayyib’in partisidir’ kurumsal olarak var oldukça da Tayyip’in partisi olmaya devam edecektir.”

Saray’dan kongreye gelen mesaj bütün AKP delegeleri tarafından ayakta, saygı duruşunda, huşu ve huzur içinde dinlendi ve alkışlandı.

AKP ve Reisi “Ya bizdensiniz veya vatan hainisiniz” söylemi ile bütün muhalefeti, kendisine biat etmeyen cemaatleri ve kurumları hain ilân etmektedir. 1980 darbe ürünü ve antidemokratik olan “Seçim Kanunu” ile muhalefeti % 10 barajı altına indirerek baskın bir seçimle “Reis”in belirleyeceği 400 milletvekilini TBMM’ye sokup “Reis” tarafından dikte edilecek yeni bir Anayasa ile “reis”li bir yönetime geçmek istediklerini de açıkça ifade etmektedirler.

2016 Türkiye’sinde gelinen yer burası...

*

Yukarıda özetlenen ve herkesin bildiği bu yönetime “meşrûtiyet” denebilir mi?

Meşrûtiyet denemez ise, “cumhuriyet” veya “demokrasi” denebilir mi?

Böyle bir yönetimde “adalet, meşveret ve kanun hâkimiyeti” sağlanabilir mi?

Okunma Sayısı: 1455
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı