"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Tesettür ve çarşaf meselesi

M. Ali KAYA
06 Ocak 2018, Cumartesi
Tesettür, örtünme anlamındadır. İslâm tesettürü emretmiş ve farz kılmıştır. Tesettür hem erkekleri hem kadınları ilgilendirir.

Örtünme mahrem bölgelerin elbise ile örtülerek görünmesini engellemek içindir. Erkeklerin mahrem yerleri göbekle diz kapağı arası iken, (Ebu Davûd, Libas, 37; Dârekutni, 1:230, 231.) kadınların mahrem yerleri ise görünmesi zarurî olan el, yüz ve ayaklar hariç bütün bedenidir. (Ebu Dâvûd, Libas, 34.)

İslâm tesettürü getirmiş, bir elbise şekli getirmemiştir. Elbiseyi örfe bırakmıştır. Örfe uymak ise Allah’ın Kur’ân-ı Kerîm’deki emirlerindendir. Zira Kur’ân-ı Kerîm “Affa sarıl, örf ile emret, cahillerden yüz çevir” (Araf Sûresi, 7:199.) emreder. Peygamberimiz de (asm) “Mü’minlerin güzel gördüğü şey Allah katında da güzeldir” (Ahmed b. Hanbel, 1: 379.) buyurur. Bu âyet ve hadis dini hükümlerin örf ile uygulanacağı hususunu anlatmaktadır.

**

Kadınların örtünmesini emretmenin hikmetlerinden bazılarını şöyle sıralamak mümkündür:

1. Kadının hürmeti ve saygınlığı tesettür ile korunur.

2. Kadını erkekten ayıran mümeyyiz vasıf onun tesettürüdür.

3. Kadının iffeti ve namusu kem gözlerden tesettür ile korunur.

4. Kadın aynı zamanda annedir. Annenin onur ve şerefi tesettür ile sağlanır.

5. Kadın avrettir; onu haram nazarlardan koruyan geniş elbisesidir.

6. Kadın ziynettir, onun ziynetini korumak ancak tesettürle mümkündür.

7. Kadın ne kadar açılırsa değerini o derece kaybeder. Bu sebeple vakar ve saygınlığını korumak tesettürledir. 

**

Örtünme emri “Ey Peygamber! Eşlerine, kızlarına ve mü’min kadınlara evlerinden dışarı çıkacakları zaman cilbablarını üstlerine örtmelerini söyle. Bu onların iffetli olarak bilinmelerini ve incitilmemelerine daha uygundur” (Ahzab Sûresi, 33:59.) âyeti ile gelmiştir.

Cilbab, Rağıb el-Isfahanî Kur’ân-ı Kerîm kelime ve ıstılahlarını açıkladığı “Müfredat” isimli eserinde “Giyilen geniş entari ve başörtüsü” şeklinde açıklamıştır. İslâm bilginlerinden “Lübab” sahibi Alaeddin Ali’ye göre “Hırka ve başa örtülen dış örtüdür.” Kurtubî’ye göre ise “Baştan ayağa kadar bütün bedeni örten elbisedir.” İkrime’ye göre “Başı ve göğsü örten örtüdür.” Diğer İslâm bilginleri ve müfessirler de aynı şeyleri söylemişlerdir. Bu rivayetlerin hülâsası olarak bir kadın evinden dışarı çıkacağı zaman vücut hatlarını belli etmeyecek geniş bir elbise giyer ve başörtüsünü yakalarının üzerine getirecek şekilde takar öylece çıkar. Kur’ânın emrettiği tesettür budur. (Kaynakları ile İslâm Fıkhı, Celal Yıldırım, Uysal Kitabevi-Ankara, 4:90.)

**

Bediüzzaman’ın Risale-i Nur’da zikretmiş olduğu “Çarşaf” kelimesi örtü ve elbise anlamındadır. 

1. Risale-i Nurda “Bahar çarşafını giyen zemin yüzü” (Şuâlar, 2017, Meyve Risalesi, s. 240.) “Sündüs misal taze çarşaf” (Sözler, 16. Söz 2. Şuâ, s. 226.) ifadeleri yeryüzünün bahar mevsiminde giydiği yeşil elbiseyi anlatmaktadır.

2. Elbise anlamındadır. “Geçmiş gençliğime baktım; o güzel süslü çarşafı (elbisesi) içinde gayet çirkin, sarhoş, sersem bir yüz gördüm.” (Lem’alar, 2017, İhtiyarlar Risalesi, s. 359.) Burada Bediüzzaman kendisinin çarşaf giydiğinden bahsetmiyor... Parantez içinde zaten “elbise” ifadesi ile açıklamayı bizzat kendisi yapmıştır.

3. Emirdağ Lâhikası’nda Bediüzzaman kendisine ait olan eşyaların değerini biçerken “çok zamandan beri bana hizmet eden bir çarşaf” “... pamuk entari ve çarşaf ile iki el havlusu ve bir iç donu ile bir pamuklu gömlek fiyatı yekunu 125 lira tahmin edilmiştir” (Emirdağ Lâhikası, 2016, s. 300.) demektedir. Buradan Bediüzzaman’ın kadınların giydiği çarşafı giydiği anlaşılmamalıdır. Buradaki çarşaf da elbise anlamındadır.

4. Hanımlar Rehberi olan 24. Lem’a’da “Ve bir siperi ve kalası çarşafı olduğunu gösteriyor” (Lem’alar, 2017, Tesettür Risalesi, s. 316.) ifadesi hanımların giydiği geniş elbisedir. Özel olarak giyilen ve adına çarşaf denen elbiseyi kast etmiyor. Yine “Onun için fıtratlarıyla ve zaîf hilkatleriyle nâmahremlerden şiddetli korkarlar ve çarşaf altında saklanmaya kendilerini mecbur bilirler” (Lem’alar, Tesettür Risalesi, s. 324.) ifadesinde geçen çarşaf da yine elbise anlamındadır.

Sonuç:

Nur Talebelerinin görevi “İslâmiyet’i mahbub ve ulvî göstermektir.” (Eski Said Dönemi Eserleri, Makalat, s. 67.) Dolayısıyla itici olmayan kadınların evlerinden çıkarken giydikleri pardesü ve üzerlerine aldıkları başörtüleri çarşaftır ve tesettürü sağlayan elbisedir. Zira Allah’ın tesettür emrini yerine getirmek için bir kıyafet emredilmemiş, kıyafet konusu halkın âdetine ve örfüne bırakılmıştır. 

Okunma Sayısı: 9456
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • İlyas Dindar

    6.1.2018 17:25:09

    Canı isteyen istediği gibi yorumluyor. Üstadımız bunu yazdığında anneannem babaannem çarşaf giyiyordu. Öğrendiğime göre çarşafı terketmeleri 1970lerde. Yazının özü tesettür emri hakkında tergibdir. Üstad çarşafı, dolayısıyla çarşaf gibi tesettürü sağlayan herşeyi kastetmiştir.

  • Ali R. Yardimoglu

    6.1.2018 09:30:29

    ....yaziyi okudum ve "ne guzel ve akilli 1nur talebesi muhakemaati, taasubdan uzak ve suhuletli, maşaAllah.." dedim..

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı