İbadet, Allah’a iman ve itaattir.
Yani, Allah’ın birliğine, her şeyin ilmi, iradesi ve kudreti ile yaratıldığına iman etmek, emirlerini yapmak ve yasaklarından kaçmak suretiyle Allah’a itaat etmektir.
**
İbadet üç nevidir: Bedenî, mâlî, hem bedenî hem malî ibadetler...
Bedenle yapılan ibadetler: Namaz kılmak, oruç tutmak, ilim öğrenmek-öğretmek, insanlara güzel ahlâkla muamele etmek, Kur’ân okumak ve Allah’ı zikretmek gibi ibadetlerdir.
Mal ile yapılan ibadetler: Zekât ve sadâka vermek, paramızı Allah yolunda, Allah’ın adı yücelsin ve dini güçlensin diye harcamaktır.
Hem mal, hem de bedenle ortak yapılan ibadetler ise hacca gitmek, Allah yolunda cihad için nefsini ve malını feda etmek, akrabayı ve yakınları ziyaret etmek ve hediyeleşmektir.
Genel olarak Allah’ın rızasını kazandıran ibadetler bunlardır.
**
İbadetin kabul şartları üçtür:
Birincisi: Allah’a itaat niyeti olmalıdır. Niyet ibadete hayat verir.
İkincisi: Allah rızasını kast etmektir. Yani ihlâstır. İhlâs ibadetin ruhudur.
Üçüncüsü: Peygamberin (asm) sünnetine uygun olmalıdır.
Bu üç şartın tamamı bulunmazsa ibadet Allah katında kabul şayan olmaz.
**
“Şuhur-u Selase” denilen üç aylar ibadet aylarıdır.
Neden? Çünkü, bu aylarda ibadetlerin sevabı bire bindir, Ramazan ayında on binlere çıkar. Yüce Allah bu ayları ahiret ticareti için çok kârlı bir pazar kılmıştır.
Öyle ise bu aylarda ibadete daha fazla dikkat etmeli, farz kılınan ibadetler yanında âdetimizi ibadete çevirmeye çalışmalıyız ki ahirete ait çok kârlı bir ticaret yapmış olalım.
Bu ayda okunan Kur’ân’ın her harfine en az bin sevap verilir. Bir hayrın mükâfatı bire bin olarak yazılır.
**
İbadetin Allah katında kabul edilmesi gerekir. Aksi taktirde ibadet yapılır, ama sevabı olmaz. Kabul şartları da yukarıda ifade edilmiştir.
Bu sebeple bir âlimin yapacağı bir ibadet ve hayır, bilgiden yoksun cahilin bin ibadetinden daha hayırlıdır. Bir âlimin iki rekât namazı ve bir kuruş zekâtı cahilin bin rekât namazından ve milyarlarca lira verdiği zekâttan daha hayırlıdır.
Zira âlim, yani bilerek ibadet eden kabul şartlarına uyarak yapar kabul edilir, cahil ise kabul şartlarına riayet etmediği için bütün ibadet ve sadâkası boşa gider… Bunun için Peygamberimiz (asm) “İlminden istifade edilen âlim, bin abidden daha üstündür.” (Ramuzu’l-Hadis, s. 314.) buyurmuşlardır.
Bunun izahına önümüzdeki hafta devam edelim…