"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Ulema ümera ilişkileri

M. Ali KAYA
08 Nisan 2017, Cumartesi
Meşhurdur ki, fisk ile olmaz cihan harap, Eyler ânı müdahane-i âliman harap. (İzzet Molla)

Ulema ilmiyle doğruları söylerse, ümera ulemanın gösterdiği yolda adaletle ülkeyi yönetirse, o devlet ebed müddet payidar olur, maddî ve manevî terakki ile tekâmül eder. Ulemanın vazifesi “Emr-i maruf ve nehy-i ani’l-münker”dir. Bu da en çok ümeraya lâzımdır. 

Bu babda Zenbilli Ali Efendi’nin Yavuz Sultan Selim gibi heybetli idareci ile olan ilişkisi örnek alınabilir. Ali Efendi, Yavuz’un bir çok kararını reddetmiş ve icrasını engellemiştir. “Bu devlet işidir. Devlet işine karışma!” diyen Yavuz’a “Mutlaka ölecek Rabbine hesap vereceksin. Benim vazifem sana ahiretini hatırlatmaktır. Hesabını yapmazsan Cehenneme gidersin; saltanatın ve devletin seni azaptan koruyamaz” demiş ve Yavuz’a geri adım attırmıştır.

«««

Hukuk devletinde hukukun düzgün işleyişini sağlayan en önemli kurum “din”, “dindar ulema” ahireti esas alan ve siyasete bulaşmayan “dini cemaatler”dir. Devleti yöneten ümeranın zalimane icraatına karşı en büyük engeli oluşturanlar bunlardır.

Osmanlı’da “Mağrur olma padişahım senden büyük Allah var” diye padişahı ikaz edenler de “Ulema” ve “Medrese Talebeleri” idi.

Toplumda “Allah’tan korkan ulema ve onun temsilcileri oldukça devletin her dediği olmaz” umut ve güvenini oluşturan husus da budur. En zorba rejimlerin dahi kıramadıkları toplumsal direniş odakları böyle oluşmuştur.

«««

Osmanlı’nın gelişme ve büyüme döneminde ulemanın padişah, yani devlet nezdinde büyük bir itibarı vardı. Padişah vezir-i azamına hakaret edebilirdi; ama ulemaya saygısızlık edemezdi. Bayram ve cülus törenlerinde Babussaâde önünde taht kurulduğu zaman vezir-i azam dahil herkes padişahın eteğini öperken padişah tahtından kalkıp ulemanın kürküne yüzünü sürerdi.

«««

Zalim ve zorba idareciler ulemanın bu gücünü bildiği için “marufu emreden ve münkerden nehyeden” ulemayı devlet gücü ile korkutma, sürgüne gönderme ve itibarsızlaştırma yoluna gittiğini yakın tarihteki örnekleri ile görebiliyoruz. Devletten ve siyasetten uzak duran “gerçek ulema” Allah’tan başkasından korkmadıkları için yöneticileri korkutmaya devam etmektedirler. 

- Ulema bu gücünü nereden almaktadır?

- İhlâslarından, hak ve hakikatin gücünden; zira “Hak daima üstündür ve galiptir.” (Mücadele Sûresi, 58:21; Buhari, Cenaiz, 79.) Onlar “Bütün gücünü haktan ve ihlâstan alırlar.” 

“Peygamberlerin varisi” (Buhari, İlim, 10.) böyle olunmaktadır.

«««

Siyasetten uzak duran Bediüzzaman Said Nursî ve teşkil ettiği cemaati zamanımızın âlimidir.

Yeni Asya Nur Cemaatinin bütün engellemelere rağmen 26 Mart 2017 tarihinde Kaya Ramada Oteli’nde yaklaşık beş bin katılımcı ile gerçekleştirdiği “Hukukun Üstünlüğü ve Adalet Ekseninde Din-Devlet ve Cemaat İlişkileri” kongresi bunun son örneğidir.

Devlet bu sesi susturamaz; ancak kulak verip dinlese kendi hayrına bir iş yapmış olur.

Okunma Sayısı: 3658
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı