"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Zaman, cemaat zamanıdır

M. Ali KAYA
24 Mayıs 2018, Perşembe
Ehl-i sünnet ve'l cemaat...

Bediüzzaman’ın ifadesi ile “zaman cemaat zamanıdır.” Yani işler ve hizmetler kurumsallaşmalı, kurumsal yapılar içinde şahıslar kabiliyetlerine göre hizmet etmeli ve kurumun amacını gerçekleştirmeye çalışmalıdırlar. 

Bu manada STK’lar ve Vakıflar hizmet amaçlı oluşturulmuş kurumlardır. Gücünü şahıslardan değil, temsil ettikleri fikirlerden ve yaptıkları hizmetlerden alırlar. Şahıslar bu sistem içerisinden değer ve statü kazanırlar. Şahısların tek başına hizmeti yoktur, ancak vakfın ve kurumun temsilcisi, üyesi ve yönetiminde olmakla belli bir gücü temsil etmiş olurlar. Güçleri şahıslarından kaynaklanmaz; kurumlarından kaynaklanır. Kurumun yönetiminde ve hizmetinde olmakla kazandığı temsil rolünü ve kurumun hizmetini kendi şahsına mal ederse, o zaman kurumu kendi çıkarlarına kullanmış ve şahsî emellerine alet etmiş olur. Bediüzzaman’ın ifadesi ile “bir cemaatin sa’yleri ile hasıl olan bir neticeyi veya cemaatin haseneleri ile terettüp eden bir şerefi ve fazileti o cemaatin reisine ve üstadına vermek hem cemaate, hem o üstat ve reise zulümdür. Çünkü enaniyeti okşar ve zulme sevk eder.” (Lem’alar, 2005, s. 327.) “Şerefler, müsbet hayırlar, maddî-manevî ganimetler orduya, cemaate verilir; tevzi edilir; kusurlar, menfî icraatlar başa, reise verilir.” (Emirdağ Lâhikası, 2006, s. 487.)  Bediüzzaman’ın ortaya koyduğu bu kurallar geneldir ve herkesi bağlar ve her yerde uygulanabilir. Bu zamanda hizmet şahısların gücü ile değil, kurumların gücü ile yapılabilir. Avrupa ve ehl-i dalâlet kurumsal yapıların bu gücünü keşfettikleri için maddî-manevî hizmetlerini de tahribatlarını da kurumsal yapılarla, cemaat suretinde yapmaktadırlar. 

Bediüzzaman bu hususa dikkatleri çekerek “İhlâs Risalesi”nde “Ehl-i dalâlet ve haksızlık, tesanüt sebebiyle, cemaat suretindeki kuvvetli bir şahs-ı mânevînin dehâsıyla hücumu zamanında, o şahs-ı mânevîye karşı, en kuvvetli ferdî olan mukavemetin mağlûp düştüğünü anlayıp, ehl-i hak tarafındaki ittifak ile bir şahs-ı mânevî çıkarıp, o müthiş şahs-ı mânevî-i dalâlete karşı hakkaniyeti muhafaza ettirmenin” (Lem’alar, 375.) ihlâsın ve şartların gereği, başarının da önemli bir şartı olarak ortaya koymuştur. 

Okunma Sayısı: 5466
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı