"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Zulmet-i münevvere

M. Ali KAYA
13 Aralık 2014, Cumartesi
Bediüzzaman diyor ki:

“Efkâr-ı hâzırada cehl-i basiti cehl-i mürekkebe kalbeden en mühim sebep, meçhul bir şeye parlak bir isim takmakla, anladım zannetmek ve meçhul şeyler ona irca ile izah ettim zannetmektir.

Halbuki tarif ya hat ya resimle olur. Yoksa vazıı cahil ve müsemmaya mümas olan vechi muzlim ve göze çarpan vechi, şeffaf bir ism-i camid ile olmaz; manyetizma, telepati, kuvve-i mıknatisiye gibi...” (Eski Said Dönemi Eserleri, 597- 598.)

**

Toplumda, fikir dünyasında basit cehaleti katmerli cehalete çeviren en önemli şey bilinmeyen bir şeye parlak bir isim takarak anladığını ve bilinmeyen şeyleri onunla izah ettiğini zannetmektir.

Gerçekte bir şeyi tam ve doğru tarif etmek için resmin bütününü görmek gerekir. Sadece belli bir kısmını ve bir yönünü görmek tarif için yeterli değildir. Bu körün fili tarif etmesine benzer.

**

Körlere “Fili tarif edin!” demişler. Biri hortumunu tutmuş ve “Fil hortuma benzer!” demiş. Bir diğeri kulağını tutmuş ve “Fil büyük bir yapraktır!” demiş. Bir başkası bacağını tutmuş ve “Fil direk gibi bir şeydir” demiş. Bir başkası da sırtında elini gezdirmiş ve “Fil duvara benzer!” demiş.

**

Fenciler ve felsefeciler kâinatta hükümran olan kanunları keşfederek ona bir isim ve bir ünvan takar sonra onunla işin hakikatini anladığını zanneder. Onu da tabiata ve tesadüfe havale ederek Allah’ı inkâra delil göstermeye çalışır.

İşte “cehl-i mürekkeb” yani, katmerli cehalet...

Mesela; Allah’ın “Nur isminin tecellisi olan elektriği “elektron akımı” adını vererek izah ettiğini zanneder. Yani atomların elektronları akarak ampüle gelince ortalığı aydınlattığını, elektrik ocağına gelince ısıttığını, buz dolabına girince soğuttuğunu, televizyona girince ses ve görüntüye dönüştüğünü, motora girince aracı hareket ettirdiğini iddia eder. 

Allah’ın sonsuz “İlim, irade ve kudreti” ile yapılan bu harika işleri elektron denen görünmeyen, ilim, irade ve kudretten yoksun olan aciz ve meçhul, yani bilinmeyen şeye verir izah ettiğini zanneder...

İşte cehl-i mürekkeb...

Yani, “Öğretilebilir cehalet...” 

**

Meyve kurduna “ağacı tarif eder misiniz?” diye sorsanız o ancak içinde bulunduğu meyvenin özünden bahsedecektir. 

Ne meyveyi ve ne de meyvenin ucuna takılı olduğu ağacı tarif edemez. 

“Zulmet-i münevvere” meyve kurdunun ağacı tarif ettiğini zannetmesidir.

İşte “cehl-i mürekkeb” de budur...

Okunma Sayısı: 1420
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı