"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Ağır yük nedir?

M. Fahri UTKAN
27 Ekim 2014, Pazartesi
Bediüzzaman Said Nursî Hazretlerinin, imanın güzellik ve özelliklerinden ve imanın ne kadar önemli olduğunu bahsettiği 23. Lem’a, üçüncü noktada, ayrıca imanlı bir kişinin gerektiğinde kâinata bile meydan okuyabileceğini anlatmaktadır.

Sonrasında ise, tevekkülden bahsederek şu şekilde bir cümleyi beyinlerimize adeta nakşediyor; “Demek, iman tevhidi, tevhid teslimi, teslim tevekkülü, tevekkül saadet-i dâreyni iktiza eder.” 
Fakat tevekkül konusunda insanların yanlış yorumlarla doğru yoldan saptıkları, bu suretle adeta Allah’ı suçlar duruma düştüklerini anlattığı bir hikâyeyi aktarıyor; “Vaktiyle iki adam, hem bellerine, hem başlarına ağır yükler yüklenip, büyük bir sefineye bir bilet alıp girdiler. Birisi, girer girmez yükünü gemiye bırakıp, üstünde oturup nezaret eder. Diğeri, hem ahmak, hem mağrur olduğundan, yükünü yere bırakmıyor. Ona denildi: “Ağır yükünü gemiye bırakıp rahat et.” O dedi: “Yok, ben bırakmayacağım. Belki zayi olur. Ben kuvvetliyim; malımı belimde ve başımda muhafaza edeceğim.” Yine ona denildi: “Bizi ve sizi kaldıran şu emniyetli sefine-i sultaniye daha kuvvetlidir, daha ziyade iyi muhafaza eder. Belki başın döner, yükünle beraber denize düşersin. Hem gittikçe kuvvetten düşersin. Şu bükülmüş belin, şu akılsız başın, gittikçe ağırlaşan şu yüklere takat getiremeyecek. Kaptan dahi, eğer seni bu halde görse, ya divanedir diye seni tard edecek; ya “Haindir, gemimizi itham ediyor, bizimle istihzâ ediyor. Hapsedilsin” diye emredecektir. Hem herkese maskara olursun. Çünkü ehl-i dikkat nazarında zaafı gösteren tekebbürünle, aczi gösteren gururunla, riyayı ve zilleti gösteren tasannuunla kendini halka müdhike yaptın. Herkes sana gülüyor” denildikten sonra o biçarenin aklı başına geldi. Yükünü yere koydu, üstünde oturdu. “Oh, Allah senden razı olsun. Zahmetten, hapisten, maskaralıktan kurtuldum” dedi.”   
Hikâye bu kadar.
Bu yazımda tevekkülün yanında üzerinde durmak istediğim asıl konu; gemiye bırakılan ağır yük nedir, ne olabilir? sorusuna cevap aramak.
Hikâyenin sonunda Üstad Said Nursî; “İşte, ey tevekkülsüz insan! Sen de bu adam gibi aklını başına al, tevekkül et. Tâ bütün kâinatın dilenciliğinden ve her hadisenin karşısında titremekten ve hodfuruşluktan ve maskaralıktan ve şekavet-i uhreviyeden ve tazyikat-ı dünyeviye hapsinden kurtulasın.” diyerek, ağır yükün ne olduğu hakkındaki sorumuza bazı ipuçları veriyor. 
Bu ipuçlarından birisi, kâinatın dilencisi olmak, bir diğeri ise, insanın başına gelen çeşit çeşit (dağlarvari dalgalı) hadiseler, olaylar olmalı.
Peki, kâinatın dilencisi olmak ne demek, kimler kâinatın dilencisi olur? 
Biz insanlar, dünyaya gelmemiz, dünyada büyümemiz, yeme içmemiz, yürümemiz, yani idaremiz için her şeye, ama kâinatın içinde bulunan her şeye, muhtacız. Eğer kendi kabiliyetimize, kuvvetimize, aklımıza vs güvenip de kendi idaremizi kendimizin sahip olduğu (elbette görünüşte) yukarıdaki özelliklerimizle yapmaya kalktığımızda ne kadar zorlanacağımız bedihidir. Örnek olarak yalnızca yeme içme olayının gerçekleşmesine baktığımızda bunun ne kadar zor bir iş olduğunu hemen anlayabiliriz. Yeme içme konusunda bizim yaptığımız (görünüşte) lokmayı ağzımıza götürmektir. Ondan sonraki bütün işler (yeme içme işlemlerinin % 99’u) bizim irademiz dışında olmaktadır. Bütün bunların olabilmesi için gereken her şeye, kâinatta cari adetullah kanunlarına ihtiyacımız vardır. Eğer bunların Kâinatın Sahibi olan Cenâb-ı Hak’tan istemezsek, kâinatın her zerresine dilenci olmak durumunda kalırız. 
Sırf yeme içmede böyle olduğuna göre bu dünyadaki bütün işlerimizin sonuçlanması için gereken işlemlerinin yaklaşık tamamı bizim gücümüz irademiz dışında olmaktadır. Biz eğer bütün bu işleri bütün faaliyetlerin gerçek sahibine bırakmazsak bu ağır yükün altında kalacağımız açıktır.
Yukarıda bahsedilen ağır yükün bir diğeri de, insanın ömrü boyunca yaşadığı hadiseler idi. Peki, yaşanan her hadise insan için bir ağır yük müdür? Elbette değildir. Ağır yük olarak, ancak insana, ahirete ait şikâyetler ile dünya hayatına ait stres ve sıkıntı oluşturacak olaylar olabilir.
İnsan aklı dolayısıyla yüksek amaçlar ve maksatları hayal edip, sonunda Cennet meyvelerini elde edebilmeyi, onlara ulaşmayı düşünüyor. Fakat dünyevî olarak, elinin ve ömrünün kısalığı ve sabırsız oluşu ve kuvvetinin ve iktidarının onlara ulaşamayacak seviyede olmasıyla, o hayalleri, dolayısıyla o hayalleri düşünen aklı, onun için ağır yük oluyor. Bu ağır yükten kurtulmanın çaresi, ahirete ait emellerinin gerçekleşmesi, Allah’a ve ahiret gününün geleceğine inanmaktan geçmektedir.
Ağır yükün başka bir anlamını da, 28. Lem’ada görmekteyiz; “Gurur ve kibirde öyle bir ağır yük var ki, mağrur adam herkesten hürmet ister ve istemek sebebiyle istiskal gördüğünden, daima azap çeker. Evet, hürmet verilir, istenilmez. Hem, meselâ, tevazuda ve terk-i enâniyette öyle lezzetli bir mükâfat var ki, ağır bir yükten ve kendini soğuk beğendirmekten kurtarır.” 
Gurur ve kibirde bulunan bu ağır yük dolayısıyla insan, herkesten ilgi ve hürmet beklediğinden ve bunu da istediği gibi elde edemeyeceği için bu yükün altında ezilecektir. Bu yükün altından kalkabilmek için tevazu içinde davranmak gerekmektedir.
Allah, kişiye “..en küçük ve hakir bir dairede, insanın elinin yetişebilecek kadar insana bir ihtiyar vermiştir.” Onun içindir ki, kişi elinin yetişemediği şeyler için (yani başındaki ağır yükler için)bu âcizliği ve fakirliği ile Rabbi’ne dayanıp O’ndan yardım istemeli ve “La havle vela kuvvete illa billah” demelidir. 

Okunma Sayısı: 3659
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı