"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Ailede eğitim

M. Fahri UTKAN
18 Ağustos 2016, Perşembe
Bediüzzaman Said Nursî; “Nevi beşerin hayat-ı dünyeviyesinde en cemiyetli merkez ve en esaslı zemberek ve dünyevî saadet için bir Cennet, bir melce, bir tahassüngâh aile hayatıdır.”1diyerek, ailenin hem dünya hem de ahiret hayatı için çok önemli bir merkez olduğunu söylemektedir.

Onun için, ailede çocuk ve anne-baba ilişkisi hem eğitim hem de aile bütünlüğü için çok önemlidir. Ailede, “Öncelikle birlikte bolca vakit geçirmeye ihtimam gösterilmeli, istişare düsturuyla hareket edilmeli. Yapılacak işlerde ehliyeti olanın, istişareyi prensip hâline getirmesi aile ortamında güzel bir örnek teşkil edebilir. ‘Ben’ yerine ‘Biz’ anlayışı ile aralarda, uzak mesafeler olsa bile, yakınlık hissetmek mümkün olacaktır. ” Ve ayrıca“ İletişim kurallarını öğrenmek, ölçülü olarak aile içinde uygulamalar yapmak, ikaz ve tenkide açık olmak, kavramlara dikkat ederek… Peşin hükümlerden kaçarak, karşı tarafa değişim fırsatı mutlaka bırakılmalıdır.”2 

Bizim gibi Müslüman toplumlarda, bir önceki yazımızda da bir nebze bahsettiğimiz gibi ailede eğitim, çocuğun doğumuyla, bir kulağına ezan diğer kulağına kamet okunup isminin verilmesiyle başlamış olur.

Ailede eğitim, ilk önce çok iyi bir iletişimle sağlanabilir. Bu iletişimin açık ve tesirli olması için anne-babanın tam ve samimî bir ilgi ile onları dinlemeyi istediklerini hissettirmelidirler. Aksi halde çocuklar iletişim kurmaya hiç istekli davranmazlar.

Ayrıca, “Çocuklara kesinlikle yalan söylenmemeli, onları yalancılıkla da suçlamamalıdır. Verdikleri sırlar saklanmalı, onların izni olmadan söylenmemeli veya sırları kendi yanında açıklanmamalıdır. Onların yanında başkaları çekiştirilmemelidir. Aynı hareketlerine bir iyi bir kötü denilmemelidir. Onlara verilen söz mutlaka tutulmalı, tutulamayacak sözler verilmemelidir. Onların düşüncelerine saygı göstermeli, (düşüncelerini açıklamalarına fırsat vermeli) fakat her istediğini de yapmamalıyız. Sabırlı olmaya alıştırmalıyız. Telkinlerimiz ikna edici olmalı, onların karşısında kararlı, sabırlı ve tutarlı olmalıyız.”3 

Bu konuda, yani, anne ve baba ile çocuklar arasındaki ilişkilerde ortaya çıkan ebeveyn tiplerini de Psikolog Dr. Kevin Steede, şu şekilde sınıflandırmıştır; 

“Otoriter anne-baba: Bunların hedefi, çocukları üzerinde mutlak bir hâkimiyet kurmak, murakabe-kontrol etmek ve disiplindir. Çocukların duyguları onlar için hiç önemli değildir. Onun için çocuklara sık sık müdahale ederler. Çocuğu hiçbir zaman kendi haline bırakmazlar. Çocukların ihtiyaçları onlar için önemli değildir, önemli olan kendi ihtiyaç ve beklentileridir.

Nasihatçi anne-baba: Anne-babanın yaptığı nasihatler, aslında kendileri için adeta bir müdafaa mekanizmasıdır. ‘Yapmalısın’  ‘Etmelisin’ gibi her bir nasihat, çocukla iletişim kopma eğilimi demektir. Hâlbuki, ‘Bu kadar üzülmemelisin; senin için neyin daha faydalı olduğunu öğretmenin daha iyi bilir.’ gibi veya ‘Böyle hissetmene gerek yok; maksadımın bu olmadığını biliyorsun’ gibi sözlerle, çocuğun neler düşünmesi ve yapması gerektiği empoze edilebilir. 

Suçlayıcı anne-baba: Bunlara göre, kendilerinin ne kadar üstün olduğu çocuk tarafından bilinmesi gerekir. Hedefte ise, ebeveynin daima haklı olduğunun çocuk tarafından kabul edilmesi fikri vardır. Zamanla bu grup anne-babalar, kendi görüşlerini tatbik ettirebilmek için, ‘Seni gidi aptal şey.’ , ‘Senden adam olmaz!’ gibi alaycı ve aşağılayıcı takma isimler kullanırlar. Böylece çocuk, anne-babasıyla herhangi bir konuyu görüşmek için tereddütte kalır.

Teselli verici anne - baba: Bu gruptaki anne - babalarda, bazı durumlarda verilen tesellilerin sorunları halledeceği fikri hâkimdir. Fakat;  ‘Boş ver, mühim değil‘ , ‘Bu sıkıntılar da geçer.’ gibi sözler sebebiyle çocuk, anne ve babası tarafından anlaşılmadığı ve başından savıldıkları fikrine kapılır. Hâlbuki teselliden önce problemle ilgilenip, daha sonra teselli yönüne gidilse, çocukla daha iyi bir iletişim kurulabilir.”4 

Bunlardan sonra sonuç olarak ailede eğitim ve çocuklarla iletişim için şunları söyleyebiliriz: Önce iyi bir dinleyici olmak gerekir. Empati kurallarını çok tesirli bir şekilde kullanmak gerekir. Tabi bunun için de ilk önce onlara belli bir zamanını ayırmak gerekiyor. 

Aile içi eğitim ve iletişim konusunda bir uzman olan sn. Prof. Doğan Cüceloğlu; “Gerek aile içinde gerekse okulda eğitim esnasında bireyleri birbirine göre kıyaslamak eksi yönde bir etki yapmakta, bireylerin motivasyonu ise bireylere artı yönde etki yapmaktadır.”  demektedir.

Aile içinde en etkili eğitici pozisyonundaki kişi hiç şüphesiz annelerdir. Bu konuda Üstadın şu sözünü aktarmadan geçemeyeceğim; ”Ben bu seksen sene ömrümde, seksen bin zatlardan ders aldığım halde, kasem ediyorum ki, en esaslı ve sarsılmaz ve her vakit bana dersini tazeler gibi, merhum validemden aldığım telkinat ve manevî derslerdir ki, o dersler fıtratımda, adeta maddî vücudumda çekirdekler hükmünde yerleşmiş. Sair derslerimin o çekirdekler üzerine bina edildiğini aynen görüyorum.” (24. Lem’a)

Okunma Sayısı: 1809
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Kader batur

    18.8.2016 17:34:44

    Türkiye de her aileden bir kişi mutlaka devlet kurumunda olacak şekilde iş verilmelidir. Bu yapılmalıdır Türkiyenin geleceği buna bağlıdır. Bunu mutlaka paylaşın. Böyle olursa devlet içinde bizimkiler diye bir grup oluşmaz.....

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı