"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Âlem-i mümkinat varlıkları

M. Fahri UTKAN
26 Ocak 2019, Cumartesi
Daha evvelki yazılarımızda bahsettiğimiz gibi, Mümkün’ül vücud; varlığı mümkün olan, ezelî ve ebedî olmayan yani, başlangıcı ve sonu olan varlıklardır.

Bunlar da, âlem-i mümkinat varlıkları olarak adlandırılırlar. Çünkü ezelî ve ebedî olan Allah’tır. Yedi gökte ve yeryüzünde, yani, kâinatta bulunan bütün yaratılmışlar/varlıklar bu kısma girerler. Yer ve gökler ile buralarda bulunan insanlar, cinler ve melekler namına mümkün’ül vücud olarak neler ve kimler varsa hepsi fanidir ve yok olup gideceklerdir.

Gördüğümüz ve anladığımız kadarıyla, mümkün’ül vücud dediğimiz varlıklarda devamlı bir değişim yaşanmaktadır. Varlık halinde olduğu sürece her an değişime uğramaktadır. Bunların tek bir şekilde devamlı olarak kalması o eşyanın, varlığın, cismin diğer mümkün, olabilecek şekil ve özellikleri için bir çeşit ademdir/yokluktur. Yani geçmişteki ve gelecekteki diğer sayısız, mümkün halleri ademdirler/ yokturlar.

İşte bunun için, Vacib’ül Vücud’un (Varlığı gerekli olan Cenab-ı Hakk’ın) kâinatta koymuş olduğu kanuna göre; bir varlığın şekillerinde meydana gelen değişiklikler sırasında geçmişteki halleri ile gelecekteki halleri ve şekilleri, hep birbirlerinden farklı oldukları halde bu farklılıklarından dolayı uygun şekilde hayatlarını devam ettirirler. Bu durum o varlığın hayat devrelerini saflaştırdığı gibi temizler ve düzenleştirir. Böylece hayatları  düzenli bir şekilde değiştiği gibi daima yenilenir.

Demek varlıkların vücutları bizzat, gerçekte göründüğü şekilde olmadığı, her bir halinin adeta bir gölge mesabesinde olduğuna karar verilebilir. Bütün bu haller, Vacib’ül Vücud’un yaratmasıyla yani ilmiyle, iradesiyle ve kudretiyle meydana getirdiği birer vücutlar/varlıklardır.

Üstad Said Nursî, varlıklar (âlem-i mümkinat veya mümkün’ül Vücudlar) ile Vacib’ül Vücud olan Cenab-ı Hak arasındaki farkları dört maddede örneklerle açıklamıştır. Buna göre; “Mümkinatın (imkân dairesindeki varlıkların) vücudu (varlığı) Vacib’in nurundan bir gölge olduğu cihetle, vehmî (yokken varmış sanılan) bir mertebededir; Vacib’in emriyle vücud-u hariciyeye (görünen varlık haline) girer, sabit ve müstekâr (kararlı, istikrarlı).” 1

Bu kanun, vacib olan Cenab-ı Hak ile mümkün varlıklar arasında da geçerlidir. Meselâ âlem-i mümkinattaki varlıklar, Cenab-ı Hakk’ın nurundan birer gölge olmaları itibarıyla vehmi bir mertebededir. Bu bütün yaratılmış varlıklar için geçerlidir. Bir zerre de bir gezegen de aynı şekilde Cenab-ı Hakk’ın zatına göre vehmi bir mertebededir.

Her bir varlık, her mümkün’ül Vücud, kader programında olan şekil, renk, koku, yaşayış biçimi kader kalemiyle yazılışı, Cenab-ı Hakk’ın kudret çekiciyle yapılışı adeta manalı birer kitap, mektup, bina ve saray hükmündedir. Her bir halleriyle, yaşayışlarıyla bin bir esma-ı İlâhiyenin tecellilerini gösterirler.

“Binaenaleyh, ilm-i muhit-i ezelîde (Allah’ın her zamanı ve her şeyi kaplayan ilminde) temessül eden (görülen) imkânî vücutlar, vücud-u vücubî’nin tecellîyât-ı nuriyelerine ayna ve mâkesdirler. Öyleyse, ilm-i ezelî, imkânî vücutlara ayna olduğu gibi, imkânî vücutlar da vücud-u vücubîye aynadır. Sonra o imkânî vücutlar, ilm-i ezelîden vücud-u haricîye (görünen vücut) intikal etmişlerse de, vücud-u hakikî (gerçek varlık=Allah) mertebesine vasıl olmamışlardır.” 2

Demek ki; bütün gördüğümüz, “…şu mevcudat, âyinelerdir” 3 ve bütün bu, “…her biri birer mu’cize-i san’at olan mevcudata bakıyoruz ki, hayretnümâ bir derecede suhuletle, kolaylıkla, külfetsiz, dağdağasız, kısa bir zamanda, fakat mu’ciznümâ bir surette icad edilir.” 4

Âlem-i mevcudatın varlıklarına, ‘Mükevvenat’ta denmektedir. Mükevvenat; genel anlamda, yaratılmışların tamamı, bütün mahlûkat ve kâinattır.

Mükevvenat, yani kâinattaki her şey, vücud bulmuş ve varlık âleminde gözle görülen ve aklen varlığı bilinebilen bütün yaratılmışlardır.

Dipnotlar:

1- Mesnevî-i Nuriye.

2- Mesnevî-i Nuriye, yeni tanzim. YAN. 232.

3- Mektubat. 407. yeni tanzim.

4- Mektubat. 412. yeni tanzim.

Okunma Sayısı: 2780
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı