"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Belâ ve musîbetlerdeki hikmetler

M. Fahri UTKAN
01 Mayıs 2018, Salı
İnsan aciz, zayıf olması itibarıyla ömrü boyunca çeşitli belâ ve musîbete maruz kalmaktadır. Bazıları bunlardan devamlı şikâyet ettikleri halde bazı insanlar da sabırla karşılarlar.

Bu konuda Batılı yazarlardan Tolstoy diyor ki; “Şikâyet ettiğimiz hayat, belki de başkasının hayalidir.” 

Aynı anlamda bizim cemiyetimizde de şu anlamda sözler duyarız: “Bende dert var diye dertlenme, senin derdini nimet sayanlar vardır.”

Üstad Bediüzzaman bu konuda yine son noktayı koymuş gibidir: 1 “Bazı zamanda ve bazı eşhasta belâ, belâ değil, belki bir lûtfu İlâhidir. Zahiri musîbetler altında neticesinde inayet-i İlâhiye’nin çok tatlı neticeleri var.”  

Bütün bu sözleri teyid eden herkesin başından geçmiş birçok olay vardır. Bu olaylara yani, başımıza gelen belâ ve musîbetlere karşı Hz. Peygamber (asm) da çok ibret alınacak bir söz iletmiştir ta 1400 sene öncesinden: “Mü’minin işine şaşarım, çünkü onun işleri tamamen hayırdır. Bu da ancak mü’mine özgüdür. Çünkü o, sevindirici bir şeyle karşılaşınca şükreder, hayır olur. Zararlı ve üzücü bir şeyle karşılaşınca sabreder, bu da hayır olur.”2 

Demek asıl iş, belâ ve musîbetlerde, bazı şeylerin farkında olmak. “Bu niçin bana geldi, niye bu zamanda geldi” vb. şekva sözleri, bir mü’mine yakışmaz. Her şeyde olduğu gibi belâ ve musîbetlerde de farkındalıklarımızı arttırırsak, her belâ ve musîbet hakkımızda iyiliklere, hayırlara tahavvül edebiliriz.

Bu farkındalıklarımızı önce bilmemiz ve fark etmemiz gereken şey; Cenâb-ı Hakk’ın, kendi sınırsız kudret ve sonsuz şefkat ve rahmetini göstermek için, biz insanlarda hadsiz bir acizlik, nihayetsiz bir fakirlik derc eylediğini bilmektir. 

Sonra sınırsız isimlerinin nakışlarını göstermek için biz insanları öyle bir surette yaratmış ki, bizler, birçok şeyden, olaydan, durumdan elemler aldığımız gibi, hadsiz cihetlerle de lezzetler alabilecek şekilde yaratılmışız.

Ayrıca bu vücut makinelerimizde yüzlerce âlet hükmünde organlarımız var. Her birinin elemi ayrı, lezzeti ayrı, vazifesi ayrı, mükâfâtı ayrıdır.

İşte bunların farkında olduğumuz zaman, küfür ve şirkten başka başımıza gelen her durumdan dolayı Allah’a şükreder oluruz.

Dipnotlar:

1-Lem’alar, İkinci Lem’a, s. 29.

2-Taberânî: 38 (Suheyb. Ra.’dan).

Okunma Sayısı: 4487
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı