"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Cehalet mutluluk verir mi?

M. Fahri UTKAN
04 Ağustos 2018, Cumartesi
Mutluluk, insanın hiçbir sıkıntı ve kederinin olmaması durumudur.

Kimi parada arar mutluluğu, kimi sevgilide. Mutluluk hayatımızın temel amacıdır. Bütün çabalarımız onun içindir.

TDK sözlüğünde ise mutluluk, “Bütün özlemlere eksiksiz ve sürekli olarak ulaşılmaktan duyulan kıvanç durumu, ongunluk, kut, saadet, bahtiyarlık” denilmektedir. Fatih Yargı.10 Nisan 2017 Facebook sayfasında mutluluğu şöyle tanımlıyor; “Mutluluk nedir bilir misin? Daha önce hiç görmediğin, tanımadığın insanların yardımına koşmaktır mutluluk. Mutluluk o insanların senin gıyabında duâ etmesini bilmendir.”

Mutluluk, manevî değerlere mi bağlıdır, maddî değerlere mi bağlıdır? Maddî değerlerin edinilmesiyle edinilen geçici hal mutluluk kapsamında değerlendirilebilir mi?

Önce, Cornell Universitesi’nde görevli olan psikologlar Justin Kruger ve David Dunning’in 2000 yılında yaptıkları ve Nobel ödülü aldıkları araştırmaya bakalım:

Bu iki psikiyatri uzmanının ortaya attıkları teori şöyleydi; “Cehalet, gerçek bilginin aksine, şahsın kendine olan güvenini arttırır.” (Bu da mutluluk getirir.) Ve bunun üzerine bir araştırma başlatıldı. Fizyolojik ve zihinsel alanda yapılan çeşitli uygulamaların sonucunda şu bulgulara ulaşıldı: 

· Niteliksiz insanlar ne ölçüde niteliksiz olduklarını fark edemezler. 

· Niteliksiz insanlar, niteliklerini abartma eğilimindedir. 

·  Niteliksiz insanlar, gerçekten nitelikli insanların niteliklerini görüp anlamaktan da acizdirler. 

· Eğer nitelikleri, belli bir eğitimle arttırılırsa, aynı niteliksiz insanlar, niteliksizliklerinin farkına varmaya başlarlar.

 Peki, bu cahillik ve haddini bilmeme bir itici güç oluşturup kişide başarıya ve sonunda mutluluğa ulaştırıyor mu?

Bir de olaya tersinden bakalım. “Kişi bilmediğinin düşmanıdır.” derler. Yani, kişi, bilmediği, cahili olduğu bir şeyin düşmanıdır. Cahil kişi, huzurun, saadetin ne olduğunu, nereden geleceğini, nasıl elde edileceğini bilmezse, nasıl huzurlu bir hayat sürecektir. Saadetli bir hayat sürdürmesi mümkün olacak mıdır?

Mademki, “kişi bilmediğinin düşmanıdır.” Düşmanlığı, kavgaları, korkuları ortadan kaldırmak için onları tanımalı, bilmeli ve öğrenmeli değil midir? Bilmek ve öğrenmek işin içine girince cahillik ortadan kalkıyor.

Cehaletin en önemli problemi veya sonucu kendinden habersiz olmaktır. Kendinin cahili olmaktır. Kendini tanımamaktır. Bundan dolayı Üstad Said Nursî; “Bir millet cehaletle hukukunu bilmezse, ehl-i hamiyeti (manevî ve millî değerlerin gayret gösterenleri) dahi müstebid eder.”1 demektedir. 

Hz. Ali (ra) ise, “Âlim, ölse de yaşar. Cahil ise, yaşarken de ölüdür.” demektedir.

Cahillik ne kendine ne de karsışındakine huzur getirir. Çünkü Şeyh Edebâli, diyor ki, “Cahil ile dost olma; ilim bilmez, irfan bilmez, söz bilmez üzülürsün.” (Yani huzurlu olamazsın.)

“İlim insanın cesaretini, cehalet küstahlığını arttırdığı” için belki kendini bazı durumlarda huzurlu (!) zannedebilir.

Bir atasözümüzde ise, “cahillik başa belâ” denilerek, cahilliğin ne kadar kötü bir şey olduğu ifade edilmiştir. Kötü olan hiçbir şey ise, insana mutluluk vermez.

Bediüzzaman bu konuya şöyle bir açıklık getiriyor. “Hakikî ve elemsiz lezzet ve kedersiz sevinç ve hayattaki saadet/mutluluk, yalnız imanda ve iman hakikatleri dairesinde bulunur.” (14. Şuâ. 506) demek hayattaki saadet/mutluluk imanda ve iman hakikatleri dairesinde bulunur. Onlar da bilgisiz olamayacağı için, hakikî mutluluk imanda yani Allah’ı bilmededir, diyebiliriz.

İnsana verilen en önemli ve kıymetli nimet olan akıl dolayısıyla, insan; geçmişte yaşadığı ve gelecekte yaşayabileceği korkuları düşünmekle, kalbi incinir ve hazır zamandaki huzuru kaçar. Aklı olmasa, cahilce davransa, bir ölçü huzur duysa, fakat akıl dolayısıyla 9 ölçü huzursuzluk duyabilir.

Yani “insanda akıl ve fikir olduğu için, hayvanın aksine olarak, hazır zamanla beraber geçmiş ve gelecek zamanlarla da fıtraten alâkadar olduğundan, o zamanlardan dahi elem alır.”2

Dipnotlar:

1- Münâzarât. 213.

2- Sözler. 13. Söz. 237.

Okunma Sayısı: 4971
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı