"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Devletin eğitim politikası ve mevcut eğitim sistemimiz

M. Fahri UTKAN
27 Ekim 2016, Perşembe
Bu konuda o kadar çok örnek vermek mümkün ki, bunları ancak maddeler halinde aşağıya alabildik:

1. Eski bakanlardan M. Tınaz Titiz eğitim sistemimiz hakkında şu değerlendirmelerde bulunmuştu: “Eğitim sistemimiz güvensizlik üzerine kurulmuştur. Meselâ, öğretmenler, imtihanlarda öğrencileri gözlerler. Bu şu demektir; “Biz size güvenmiyoruz. Eğer sizi serbest bıraksak, kopya çeker, hırsızlık yaparsınız. İleride, sizi kimse görmediği zaman hırsızlık yapabilirsiniz.”… Verilen bilgiler alternatifsiz, tek doğru kabul ediliyor; tartışmaya açık değil… Artık herkes görüyor ki, sistem, ideoloji dayatıyor! Sistem kılık kıyafet dayatıyor (giymeme hususunda) Sistem inanç dayatıyor (İlkeler!) Eğitim sistemiyle devlet, tek tip, tek kalıp, tek düşünce modeli yetiştirmeye mecbur ediyor. Sistem, ilkokuldan başlayarak üniversiteye kadar, model olarak tek şahsı gösteriyor… Eğitim sistemi aktif değil, ezbercidir. Demode olmuş, 30-40 yıl evvelki bilgileri vermektedir. (Sonuçlarını şu sıralarda çok açık bir biçimde görüyoruz) Başka bir sonucu; Türkiye 150 senede 2000 patent üretti; Amerika her sene 6-9 bin arası patent üretiyor. Yani yeni buluş ve keşiflere imza atıyor. 

2. Yine aynı eski bakanımız M. Tınaz Titiz 1995 yılında yapılan 4. Ulusal Kalite Kongresinde “Eğitimde KAISEN” adlı tebliğinde çarpıcı gerçeklerden bahsetmişti. Bu tebliğinden bazı alıntılar şöyle; “Kendi dar dünyalarının değerlerini bütün ülkeye benimsetmek – ve gerekirse zorla dayatmak - isteyen kadroların ‘büyük uzlaşısı’ bugünkü eğitimin ta kendisidir. Adına eğitim denilerek uygulanan şeyin baskın niteliğinin ‘ezber’ olması, bu savın en güçlü kanıtıdır… Eğitim düzeni, yalnızca doğru düşünmesini ve öğrenmesini öğrenmiş, yaratıcılığı bastırılmamış ve BAŞKA BİR ŞEYLER ÖĞRENMEYE ZORLANMAMIŞ, HELE VE HELE EZBERE KATİYEN MECBUR EDİLMEMİŞ insanlar yerine, bir kısım kısır doğruları ezberlemeye dayandığı sürece, ‘çağdaş eğitim’ unutulmalıdır.” dedikten sonra ise eğitim sistemimizin başka bir yarasına parmak basmaktadır. Tebliğinin başka bir bölümünde; “Her karşılaştığımız sorunun dersini okullara koyarak, her ders yılında ayrı bir sistem uygulayarak, bu hızlı değişim içinde kurumların ihtiyaç duydukları özel becerileri kamunun ortak kaynaklarıyla karşılamaya çalışmak ve sonuçta “ad ezberlemiş lâfazanlar yetiştirmek” çıkar yol değildir. 

3. “Ülkemiz millî eğitim sisteminin nicel olarak ölçülmesi mümkün olmayan temel sorunu yönetim sistemi ve sisteme egemen olan anlayıştır. 3/3/1340 tarih ve 430 sayılı Tevhid-i Tedrisat Kanunu’ndan başlayarak günümüze kadar çıkarılmış olan 12 kanun, bunlara dayanılarak kurulan örgüt yapısı ve yayımlanan çok sayıda yönetmelik, sistemi hiçbir ileri ülkede görülmeyen ölçüde merkezî ve bürokratik bir yapı içine hapsetmiştir. Bu yapı içinde, bırakınız sistemin ürünlerini kullanan toplumun diğer kesimlerini ve ebeveynleri, yönetici ve öğretmenlere dahi hiçbir inisiyatif tanımayan, yöneticileri ve kurumları bütçelerinin sahibi kılmayan, pazar şartlarını ve rekabeti tamamen dışlayan, sistemin en önemli unsuru olan öğretmenleri sıradan memur addeden ve kaliteye gereken önemi vermeksizin, öğretmenler, öğrenciler ve kurumlar arasında her ne pahasına olursa olsun eşitlik sağlamayı zımnen amaç edinmiş marazi bir eşitlik anlayışı oluşmuştur.” 

4. Ocak 2001’de İzmir’de tertiplenen “Yeni bir Türkiye için nasıl insan, nasıl bir eğitim?” mevzulu panelde konuşan DEÜ Rektörü Prof. Dr. Emin Alıcı, “Bu eğitim modeliyle tek düze, monoton insanlar yetiştirdik. Böyle devam ederse hep birlikte başkalarının kölesi olmaya devam edeceğiz. Batı teknoloji üretirken biz soğan-sarımsak satmaya devam edeceğiz. Başkalarına bağımlı olmaktan kurtulamayacağız. Bunları değiştirecek insan tipini yetiştirmek için eğitimin mutlaka yeniden yapılanması ve bütçeden Millî Eğitim’e ayrılan payın arttırılması gerekir” demişti.

5. Şimdiye kadar 70’e yakın hükümet değişti! Bu, bir siyasî istikrarsızlıktır. Nerede ise hükümet sayısı kadar da eğitim modelleriyle yaz-boz tahtasına çevrilmiştir. Aslında temel yanlış atıldığı için, çatı da çarpık... 

6. Laik, seküler bir eğitim sistemi uygulandı. 

7. Milletimizin tarihî, sosyal, kültürel değerlerinin dikkate alınmadan eğitim yapılandı. 

8. İlkokullardan üniversitelere kadar tek tip bir insan modeli esas alındı. Değişen ve gelişen şartlara değil, ideolojilere göre dizayn edildi. 

NOT: Aynı konuya devam edeceğiz, inşallah.

Okunma Sayısı: 2705
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı