"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Gıbta damarı

M. Fahri UTKAN
07 Nisan 2015, Salı
Gıbta: Kişinin başkasında bulunan nimetin yok olmasını temenni etmeyerek aynı nimetin kendisinde de olmasını arzu etmesidir.

Gıbta; bir nev’î imrenmek olup İslâmî açıdan sakıncalı olmadığı gibi kıskançlık da değildir. Çünkü kıskançlık; başkasında olan iyi halin ve nimetin yok olmasını, sadece kendisinde bulunmasını istemektir. Bu hâl, haram olduğu gibi aynı zamanda kötü bir ahlâktır. Kur’ân ve Hadislerde kötülenmiş ve yasaklanmıştır. Hâlbuki gıptada böyle bir arzu yoktur. Yani başkasında görülen nimetin yokluğunu temenni etmeksizin, kendisinin de aynı nimete sahip olmasını arzu etmesi demektir. İlim, zenginlik, yardım etme vb. gibi konularda gıpta mubah görülmüştür. Fakat hırsızlık, tembellik ve serserilik gibi fiiller üzerindeki gıpta ise yasaklanmıştır.

Gıpta, kıskanma ve hased ile karıştırılabilir bir özelliktir. 

Abdullah İbni Mes’ûd’dan (ra) rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: “Yalnız şu iki kişiye gıpta edilmelidir: Biri, Allah’ın kendisine verdiği malı hak yolunda harcayıp tüketen kimse, diğeri, Allah’ın kendisine verdiği ilimle yerli yerince hükmeden ve onu başkalarına öğreten kimse.” 

İyi davranışlarıyla topluma huzur dağıtan, iyi eserleriyle insanların hakla tanışmasını sağlayan kimselere gıpta ile bakmak ve onlar gibi olma özlemini çekmek normal davranışlar olarak görülebilir. Resulullah (asm), Allah’ın kendisine verdiği malı hak yolunda harcayan, Allah’ın verdiği ilimle amel eden ve bunu insanlara öğreten kimseye karşı hasetliğin olmadığını, bilâkis bunun gıbta ile karşılanması gerektiğini vurgulamıştır. Şuurlu bir Müslüman, insanların hayırlılarına gıbta eder, insi ve cinni şeytanlarından kötülüklerden uzaklaşır.

Bu söylediklerimizi teyit eden bir hadisi nakledersek; “Salim, babasından rivayet etti. Resulullah (asm) şöyle buyurmuştur: “Ancak iki kişiye gıpta edilebilir: Biri, Allâhu Teâlâ kendisine Kur’ân (öğrenmesini) nasib etmiş, o da gece ve gündüz bununla meşgul olur. Diğeri, Allâhu Teâlâ kendisine mal vermiş, o da bunu gece ve gündüz (Allah yolunda) sarf eder.” 

Üstad Bediüzzaman Hazretleri de Risalelerde birkaç yerde gıpta ile ilgili ifadelerde bulunur. Hasedlik derecesine varan gıptanın yanlış olduğunu belirtir. 

Meselâ, bunlardan biri 20. lem’a, 7. sebepte şu şekildedir; “Umur-u diniye ve uhreviyede rekabet, gıpta, haset ve kıskançlık olmamalı. Ve hakikat nokta-i nazarında olamaz.” 

Çünkü kıskançlık ve hasedin sebebi: Bir tek şeye çok eller uzanmasından ve bir tek makama çok gözler dikilmesinden ve bir tek ekmeği çok mideler istemesinden, müzahame, münakaşa, müsabaka sebebiyle gıptaya, sonra kıskançlığa düşerler.” Burada, Üstad, gıptayı, belli aşamalardan sonra hased ve kıskançlığa ulaştırabileceği için diğerleri ile aynı sınıflandırmanın içine almış olduğu anlaşılıyor.

Peki, gıptakârâne müzâhame, ne demek, kardeşler arasında bir mahzuru var mı, acaba? 

Gıptakârâne müzâhame; karşılıklı olarak birbirine eziyet verecek şekilde imrenmek anlamına gelmektedir. İşte sırf bu yüzden Üstad, yani kardeşler arasında bir sıkıntı, eziyet meydana gelmesin diye, “rekabet, gıpta, haset” kelimelerini bir arada kullanıyor. Zaten, Üstad Bediüzzaman Said Nursî, ihlâs Risalesinde konunun devamı olan, ihlâsı kıran ikinci mânide gıptanın niye olmaması gerektiğini şu şekilde açığa kavuşturuyor; “Evet, eğer mesleğimiz şeyhlik olsaydı, makam bir olurdu veyahut mahdut makamlar bulunurdu. O makama müteaddit istidatlar namzet olurdu. Gıptakârâne bir hodgâmlık olabilirdi. Fakat mesleğimiz uhuvvettir. Kardeş kardeşe peder olamaz, mürşid vaziyetini takınamaz. Uhuvvetteki makam geniştir; gıptakârâne müzâhameye medar olamaz.”

Bu mâniyi bizlerin nazarına sunmakla, Üstad, hem tenkit kapısını kapatmış, hem faziletini satmak gibi hâletlerinin oluşmasını önlemiş hem de gıptanın kıskançlığa, hasede dönüşmesini ve dolayısıyla cemaatin birlik ve tesanüdünün bozulmasının önünü tıkamış olmaktadır. 

Okunma Sayısı: 2077
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı