"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İnsan sınıflarındaki oran/denge

M. Fahri UTKAN
01 Kasım 2016, Salı
İnsanların yaratılışlarında nasıl ki, görünüş, karakter, dil, ses, renk ayırımı gözetilmişse, anlayışlarında, akıl ve zekâ seviyelerinde de farklılıklar vardır.

Hemen bütün toplulukların geneline bakıldığında, profesyonel, iyi eğitimli kişi-grup sayısı daha azdır. “Bilgili insan azınlıkta, bilgisiz insan çoğunluktadır. Anlayışsız bol, anlayışlı ise çok az bulunur. Bilgisiz bilgiliye düşmandır.”1

Toplumdaki genel yapıya baktığımızda; meselâ bir fabrikada yöneticiler az, bedence çalışanlar çoğunlukta, okulda öğretenler az, talebeler çoğunlukta, orduda komutanlar az, askerler çoğunlukta. Peki, niye böyle? “Çünkü nasıl bir nefer yüz muhtelif adamın idaresine verilse, yüz müşkülât olur. Ve yüz nefer bir zabitin idaresine verilse, bir nefer hükmünde kolay olur.”

Bütün bu saydıklarımızın yer değiştirdiğini farzettiğimizde o yerlerde düzen ve intizamın en kısa zamanda bozulacağı aşikârdır.

Bu durum normal gibi gözüküyor. Çünkü böyle topluluklarda çok fazla sosyal problem, çatışmalar yaşanmıyor. 

Fakat bir topluma az veya çok o toplumun ayarında, seviyesinde başka insanlar geldiğinde, karıştığında çatışma ve problemler başlıyor.

Topluluklardaki bu denge; az sayıdaki yönetici-çok yönetilen, az sayıda bilgili-çok sayıda az bilgili v.s. olduğunda, o topluluklarda paylaşımlar dengeli, iletişimler seviyeli ve etkin, dolayısıyla insanlar dengeli ve huzurlu oluyor. 

Risale-i Nur Külliyatı’nda ve Kur’ân’ın hitaplarında bir sınıflandırma olduğu dikkatimizi çekti.

“Yüzde on mesabesinde olan ehl-i nifak ve dalâletin, yüzde doksan ehl-i hakikatı mağlûp etmesi.”2 “Bil ki, Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyânın ifadesinde çok şefkat ve merhamet var. Çünkü muhatapların ekserisi, cumhur-u avamdır. Onların zihinleri basittir. Nazarları dahi dakik şeyleri görmediğinden, onların besâtet-i efkârını okşamak için, tekrarla, semâvat ve arzın yüzlerine yazılan âyetleri tekrar ediyor, o büyük harfleri kolaylıkla okutturuyor. Meselâ, semâvat ve arzın hilkati ve semâdan yağmurun yağdırılması ve arzın dirilmesi gibi bilbedâhe okunan ve görünen âyetleri ders veriyor. O huruf-u kebîre içinde küçük harflerle yazılan ince âyâta nazarı nadiren çevirir, tâ zahmet çekmesinler.”3

“Kur’ân’ın muhataplarından kısm-ı ekseri avamdır. Avam sınıfının hakaik-i İlâhiye’nin ince ve müşkül kısmına fehimleri kadir değildir. Ancak, temsil ve icmaller (özetler) ile fehimlerine yakınlaştırmak lâzımdır.”4

Bunun için, “..ekseriyet-i mutlakayı teşkil eden avam-ı nâsın fehimleri Kur’ân’ca o kadar müraat edilmiştir ki, birkaç dereceyi, birkaç ciheti ihtiva eden bir meselede, avamın fehimlerine en me’nus, en karip ciheti ve nazarlarına en vazıh, en zahir dereceyi söylüyor. Çünkü, öyle olmasa, delilin neticeden hafî olması lâzım gelir. Kur’ân’ın kâinattan yaptığı bahis, Hâlık’ın sıfatlarını ispat ve izah içindir. Binaenaleyh, ne kadar cumhurun fehmine yakın olursa, irşada daha lâyık ve daha muvafık olur.”5

Demek bir konunun en iyi biçimde anlaşılması için insanların fehimlerine/ anlayışlarına uygun anlatılması gerekiyor. 

Dipnotlar: 1- Çetin. E. Sır içinde sır. Edabali’nin Osman Gaziye nasihatlarından, s. 176. 2- Kastamonu Lâhikası, 111. mektup (“Birkaç biçare gençlere verilen bir tenbih, bir ders, bir ihtarnamedir” başlıklı yazı). 3- Mesnevî-i Nuriye, Zühre, 266. yeni tanzim. 4- Agk. 368. 5- Agk. 308.

Okunma Sayısı: 1620
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı