"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Ön yargı veya etiketleme

M. Fahri UTKAN
31 Ocak 2018, Çarşamba
Allah, Hz. Musa (as) ve Hz. Harun (as)’a, “Firavun’a gidin, çünkü o gerçekten azdı. Fakat ona yumuşak söz söyleyin. Olur, da nasihat dinler ve korkar.”1 buyuruyor.

Bundan anlıyoruz ki, karşımızdaki Firavun bile olsa, konuşmaya çalıştığımızda peşin hükümle, ön yargı ile davranmadan gerekeni yapmalıyız.

Üstad Said Nursî ise, Uhuvvet Risalesi’nde, “Risale-i Nur ve talebelerinin mesleği 4 esas üzerine gidiyor. Birincisi, tefekkür, İkincisi şefkat, Üçüncüsü acz, Dördüncüsü fakr’dır.” diyor. Bunlardan hangisine bakarsak bakalım, hiç kimseyi küçük görüp onları bazı kötü sıfatlarla etiketleyerek lekemek bizlere yakışmaz.

Meselâ, tefekkür mesleğimiz icabı muhatabımızdaki kötü bir hareketi düşündüğümüzde, hemen ona düşmanlık gerekmez. Uhuvvet Risalesi’nde denildiği gibi, “Sen mesleğini ve efkârını hak bildiğin vakit, “Mesleğim haktır veya daha güzeldir” demeye hakkın var. Fakat “Yalnız hak benim mesleğimdir” demeye hakkın yoktur.”2

Aynı zamanda, önyargı ile, “mü’min kardeşinden sana gelen bir fenalığı bütün bütün ona verip onu mahkûm edemezsin. Çünkü evvelâ kaderin onda bir hissesi var. Onu çıkarıp, o kader ve kazâ hissesine karşı rıza ile mukabele etmek gerektir.

Saniyen, nefis ve şeytanın hissesini de ayırıp, o adama adâvet (düşmanlık) değil, belki nefsine mağlûp olduğundan, acımak ve nedamet (pişmanlık) edeceğini beklemek. Salisen, sen kendi nefsinde görmediğin veya görmek istemediğin kusurunu gör, bir hisse de ona ver. Sonra bâki kalan küçük bir hisseye karşı, en selâmetli ve en çabuk hasmını mağlûp edecek af ve safh ile ve uluvvücenaplıkla mukabele etsen, zulümden ve zarardan kurtulursun.“3

Demek, kimden gelirse gelsin (özellikle mü’min kardeşlerimizden gelen), kötü davranışlara karşı tavrımız ilk aşamada, ön yarısız olarak, yukarıda anlatılanlar gibi olmalıdır.

İkinci olarak da, zamanında, Tolstoy demiş ki; “İnsanoğlunun değeri bir kesirle ifade edilecek olursa; payı, gerçek kişiliğini gösterir; Paydası da, kendisini ne zannettiğini. Payda büyüdükçe kesrin değeri küçülür.” Buna göre acaba kimin payı her zaman paydasından büyük ki, başkalarına karşı önyargı ile bakıp onları şunla bunla yaftalamaya çalışıyoruz.

İnsan niçin ön yargılarla başkalarını küçük görüp bazı etiketlerle onları yaftalamaya çalışır? Büyük bir ihtimalle, kendini herkesten üstün gördüğü için.

Hâlbuki bir Hint atasözünde denildiği gibi; “Başkalarından üstün olman önemli değil, Sen dünküne göre kendinden üstün müsün, önemli olan o...” demek ki, neymiş? İnsan önce kendini bilmeli, ona buna yafta takmaya kalkmamalı.

Bazı zaman da, bazı makamları, işleri, görevleri ele geçirmek veya kariyer merdivenlerinde yükselmek için insanları küçük görürüz. 

Hâlbuki Mevlânâ diyor ki; 

“Yükselirken kırarak çıkarsan, inerken tutunacak dal bulamazsın. Ey can, kimseyi kırma, sözden ağırı yoktur, beden çok yükü kaldırır, ama gönül her sözü kaldıramaz.”

Dipnotlar: 1- Taha 44. 2- 22. Mektup. 3- Age.

Okunma Sayısı: 4283
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı